Dünya Mimarlık Günü Basın Açıklaması….

Bilindiği üzere Dünya Mimarlık Günü , 1985 yılında Uluslararası Mimarlar Birliği  tarafından , her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanmaktadır.

2024 yılı teması "Katılımcı Kentsel Tasarımda Yeni Nesli Güçlendirmek" olarak belirlenmiş ve genç mimarların kentsel planlama ve gelişimdeki rolüne dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma için taze perspektifler sunan genç mimarların katılımcı süreçlere dahil olmaları teşvik edilmektedir.

Bu yılki Dünya Mimarlık Günü’nde, yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamalarla büyümeyi ve kalkınmayı sağlayan şehirlerin rolü vurgulanarak, dayanıklı kentsel ekonomiler geliştirilmesine özel bir önem verilmektedir. Odaklanılan alanlar arasında ise enerji verimliliği, atık yönetimi, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve sürdürülebilir ulaşımın teşviki bulunmaktadır.

Bu çabalar sonucunda, dış kaynaklara bağımlılığı azaltan çevre dostu şehirler yaratmak hedeflenmektedir. Genç mimarlar ise bu süreçte aşağıdaki konularda kritik rol oynamaktadır:

– Dayanıklı ve sürdürülebilir kentler yaratmak

– Sosyal adaleti ve sürdürülebilir uygulamaları savunmak

– Kentsel planlama süreçlerinde yer almak

– Mevcut yapıların uyarlanabilir yeniden kullanımı ve canlandırılmasını teşvik etmek.

– Döngüsel ekonomi prensipleri ve sürdürülebilir inşaat uygulamalarını benimsemek.

Genç mimarların aktif katılımı, bireylerin ve dünya refahını ön planda tutan şehirler inşa etmek ve gelecek nesiller için sürdürülebilir bir gelecek sağlamak açısından hayati öneme sahiptir.

Dünya Mimarlık Günü 2024 kutlamasında, toplulukları dönüştüren ve kentsel yaşam koşullarını iyileştiren başarılı gençlerin liderliğindeki projeleri sergilenerek, katılımcı kentsel tasarımın önemi vurgulanacaktır.

 Genç mimarların katılımcı tasarım süreçlerine dahil olmasının faydaları ise şöyledir:

Genç mimarlar, yenilikçi ve yaratıcı fikirler sunarak sürdürülebilir gelişim için önemli katkılarda bulunurlar. Bu yeni bakış açıları, kentsel planlama ve tasarım süreçlerini zenginleştirir. Genç mimarlar, vatandaşların karar alma süreçlerine katılımını artırarak toplulukların ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olurlar. Bu, tasarımın daha kapsayıcı ve etkili olmasını sağlar. Katılımcı tasarım süreçlerinde, genç mimarlar mevcut yapıların yeniden kullanımı ve canlandırılması konularında aktif rol alarak, çevresel sürdürülebilirliği artırabilirler. Genç mimarların katkılarıyla, enerji verimliliği, atık yönetimi ve sürdürülebilir malzeme kullanımı gibi konulara odaklanarak çevre dostu şehirlerin oluşturulması sağlanır.

Sonuç olarak, genç mimarların katılımcı tasarım süreçlerine dahil olmaları, hem şehirlerin sürdürülebilirliğini artırmakta hem de toplulukların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt veren, yaşanabilir ve adil bir kentsel ortam yaratılmasına katkıda bulunmaktadır.

Peki Sürdürülebilir kentsel gelişim için hangi stratejiler geliştirilmelidir?

Enerji Verimliliği: Binaların ve altyapının enerji verimliliğini artırmak için yenilikçi tasarım ve teknolojilerin kullanılması gerekmektedir. Bu, hem enerji tüketimini azaltır hem de çevresel etkileri minimize eder. Atık Yönetimi: Etkili atık yönetim sistemleri oluşturmak, geri dönüşüm ve yeniden kullanım uygulamalarını teşvik etmek, şehirlerin çevresel sürdürülebilirliğini artırır. Sürdürülebilir Malzeme Kullanımı: İnşaat süreçlerinde çevre dostu ve sürdürülebilir malzemelerin tercih edilmesi, kaynakların daha verimli kullanılmasına yardımcı olur. Katılımcı Tasarım Süreçleri: Genç mimarların ve toplulukların tasarım süreçlerine dahil edilmesi, yerel ihtiyaçların daha iyi anlaşılmasını sağlar ve toplulukların karar alma süreçlerine katılımını artırır. Sosyal Adalet ve Eşitlik: Kentsel gelişim süreçlerinde sosyal adaletin sağlanması, tüm toplulukların ihtiyaçlarının gözetilmesi ve eşit fırsatlar sunulması önemlidir. Sürdürülebilir Hareketlilik: Şehir içi ulaşımda sürdürülebilir çözümler (toplu taşıma, bisiklet yolları, yaya yolları) geliştirmek, çevresel etkileri azaltır ve yaşam kalitesini artırır.

Bu stratejiler, şehirlerin hem çevresel sürdürülebilirliğini artırmakta hem de toplulukların yaşam kalitesini iyileştirmekte önemli bir rol oynamaktadır. Genç mimarların katılımı, bu süreçlerin daha yenilikçi ve etkili bir şekilde uygulanmasına katkıda bulunabilir.

Katılımcı kentsel tasarımda toplulukların rolü nasıl artırılabilir?

Eğitim ve Bilinçlendirme: Topluluk üyelerine kentsel tasarım süreçleri hakkında eğitim vermek, onların bilgi ve becerilerini artırarak daha etkin bir şekilde katılım göstermelerini sağlar. Bilinçlendirme kampanyaları, toplulukların tasarım süreçlerine olan ilgisini artırabilir. Halk Toplantıları ve Atölye Çalışmaları: Düzenli olarak halk toplantıları ve atölye çalışmaları organize etmek, topluluk üyelerinin fikirlerini paylaşmalarına ve tasarım süreçlerine katkıda bulunmalarına olanak tanır. Bu tür etkinlikler, katılımcı bir ortam yaratır. Geri Bildirim Mekanizmaları: Tasarım süreçlerinde toplulukların geri bildirimlerini almak için etkili mekanizmalar oluşturmak, onların görüşlerinin dikkate alındığını hissettirir. Anketler, çevrimiçi platformlar veya yüz yüze görüşmeler bu amaçla kullanılabilir. Kamu Alanlarının Tasarımı: Kamu alanlarının tasarımında toplulukların katılımını teşvik etmek, bu alanların sahiplenilmesini ve korunmasını sağlar. Topluluk üyeleri, kendi ihtiyaçlarına uygun alanlar yaratma sürecinde aktif rol alabilirler. Sosyal Adalet ve Eşitlik Vurgusu: Katılımcı tasarım süreçlerinde sosyal adaletin sağlanması, tüm toplulukların ihtiyaçlarının gözetilmesini ve eşit fırsatlar sunulmasını sağlar. Bu, toplulukların tasarım süreçlerine katılımını artırır. Başarı Hikayelerinin Paylaşılması: Gençlerin liderliğinde gerçekleştirilen başarılı projelerin sergilenmesi, diğer toplulukları teşvik eder ve katılımcı tasarımın önemini vurgular. Bu tür projeler, toplulukların ilham almasını sağlar.

Bu stratejiler, katılımcı kentsel tasarımda toplulukların rolünü artırarak, daha sürdürülebilir ve yaşanabilir şehirlerin oluşturulmasına katkıda bulunabilir.

Dünya Mimarlar Birliğinin bu yıl için seçtiği temadan da anlaşılacağı üzere sürdürülebilir , çevresiyle uyumlu ,doğaya saygılı , sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine uygun ve enerji kaynaklarını dengeli kullanan kentler yaratmak istiyorsak öncelikle katılımcı bir topluma ve bu toplumu besleyecek eğitimli genç bireylere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda kentin yöneticilerine toplumsal katılımcılık anlayışını kuvvetlendirmek için çok görev düşmektedir.