Türkiye ile Avrupa Birliğinde arasında imzalanan GKA (Geri Kabul Anlaşması)kamyona 3,5 yıl sonra serbest dolaşımın başlayacağı açıklamaları ile verildi. Kendi gerçeğimizi gizleme, toplumda umut yaratma uzmanlığımıza diyecek bir şeyim yok.
Bir, Anlaşma Türkiye vatandaşlarına Avrupa’ya vizesiz seyahat hakkını içermiyor.
İki, Gerçekleri halktan saklayan basın ve politikacılar 3,5 yıl sonra “vizesiz Avrupa” yolunun herkes için açılacağını ilan ederek bizleri kandırtıyorlar. Böyle bir anlaşma yok.
Üç, Anlaşmayla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, sporcular, işadamlarına... Az evrak, vize harçlarında indirim ve uzun süreli vize verilmesinin yolu açılıyor.
Dört, Somalı kömür işçisi, Saruhanlı çiftçi, Yuntdağlı köylü bu anlaşmadan faydalanamayacak. Ya paran, ya ”şanın” veya şöhretin olacak.
VİZE ANLAŞMASINDA GERİ ADIM ATTIK
Daha vahim olanı biz vize konusunda 2005 anlaşmalına göre geri adım attık. Avrupa Adalet Divanı tarafından daha önce verilen kararda, Türkiye ile AB arasında imzalanan Ortaklık Anlaşması kapsamında “hizmet almak ve vermek şartıyla” her Türk vatandaşının Avrupa Birliği ülkelerine seyahat edebileceği karara bağlanmıştı. Bu karar üzerinde ısrarcı tutum alarak hayata geçirtemedik. Anlaşmaların içeriğinde kayıplarımız varken kamyona açıklamalarda zafer naraları atılıyor.
AB’DEN YÜK ALDIK
Gümrük birliği, tam üyelik anlaşmaları Türkiye’nin aleyhine imzalayarak havai fişek gösterileri ile kutladık. Geri Kabul Anlaşması sonrası aynı manzaralar ile kamyonu yanlış bilgi veriliyor.
GKA ANLAŞMASI: MÜLTECİ KAMPLARI VE HAPİSANE DEMEK.
Ülkemizin yeri altından boydan boya AB ülkelerinin gaz boruları geçecek. Yer üstün AB mallarının ve vatandaşlarının serbest dolaşımına açıldı. Ülkenin her köşesi yabancı şirketlere yatırım için sunuldu. Şimdi de AB ülkelerine mülteci olarak giden üçüncü dünya ülke vatandaşlarını geri kabul etme anlaşmasının altına imza atarak memleketimizi mülteci kampları ve hapishanelerine çevireceğiz
GKA NEYİN KARŞILIĞINDA İMZALANDI?
AB Türk vatandaşı işadamı, sanatçılar, sporcular için az evrak, uzun süreli vize vererek esnekleştirecek. Türkiye, AB ülkelerine yasa dışı yollarla giren üçüncü ülke vatandaşlarının geri iadesini kabul edecek. Bu ne demek oluyor? Türkiye, üçüncü dünya ülkelerinden AB ülkelerine geçen mültecilerin tümünü geri alacak. Mültecilerin üçte ikisi AB ülkelerine Türkiye üzerinden geçtiği biliniyor. Şu an Türkiye’de 1 milyon kaçak mülteciden söz ediliyor. Bunlar için kamplar, hapishaneler inşa ederek barındıracak. Sınır dışı ettiğimiz mülteciler idam edilecek, hapishaneye atılacak, yargılanacak, kolu bacağı kesilecek… Onların ahını alacağız.
3,5 YIL SONRA VİZE GARANTİSİ YOK!
Türkiye AB'nin vize muafiyeti süreciyle ilgili taahhütlerini yerine getirse bile 3,5 yıl sonra AB parlamentosundaki oylamada çoğunluk sağlanmadığında anlaşmanın hiçbir hükmü kalmayacak. Hiçbir yaptırımı olmayan sürecin tekrar başına döneceğiz.
NASIL OLMALIYDI?
Türkiye Gümrük Birliği anlaşmasını bugünkü hali ile imzalamamalıydı. Türkiye, 2005 yılında başladığını AB’ye tam üyelik görüşmelerinden geri adım atmamalıydı. AB yaptırımlarına boyun eğmemeliydi. Bugün Geri Kabul Anlaşmasını bu haliyle imzalamamalıydı.
HALK İLE DOĞRULARI PAYLAŞMIYORUZ.
Gümrük Birliği, Tam üyelik anlaşmaları, Fasıllar… AB sürecinde Türkiye talepleri üzerinde direnmemesi sonucu mevziler kaybetti. Bu kayıplarını Türkiye kamyona zafer kazanımı olarak ilan ederek halktan gerçekler saklanıyor. AB ile anlaşmalara başladığımızdan bu güne lehimize bir tek kazanımımız yok.
BU ANOSLAR SÜREKLİ YAPILIYOR
Alman Sosyal Demokrat Partinin seçim beyannamesi gereği koalisyon hükümeti ile aldığı karar doğrultusunda ülkede doğan Türkiye kökenli çocukların çifte vatandaşlığını kabul etti. (istediği an geri alma hakkı var) Bu Türkiye kamyona “Almanya çifte vatandaşlığı kabul etti” şeklinde yansıdı. Türkiye ve AB arasında 3,5 yıl sonra Türk vatandaşlarına serbest dolaşım diye bir anlaşmanın tutanağı olmadığı halde biz kamyonu 3,5 yıl sonra AB ülkelerinde serbest dolaşım ilanı ettik. Günü birlik politikalar yaparak gerçekleri halktan saklayarak umutlandırıyoruz. Gün geliyor, devran dönüyor, bu anonsların yalan olduğu ortaya çıkıyor. Sonra “halkın politikacılara güveni yok” diye yakınıyoruz. Oysa gerçekleri halkı ile paylaşanlar, halkı ile bütünleşerek uluslararası pazarlıklarda daha güçlü olurlar.
Darısı başımıza.
Hadi hayırlısı…