‘Din elden gidiyor’, ‘vatan bölünüyor’, ‘şeriat gelecek’ korkularının tozları üzerimizde büyüdük.
Bu kurguyu uzun yıllarca farklı ülkelerde yaşayanlar gözlemlerini ülkesi ile karşılaştırdığında fotoğrafı daha net görebiliyor.
Türkiye’de darbelere zemin hazırlayan güçler körpe kuzuları bizlerden koparıp, koparıp demokrasi adına almadılar mı? Adları; Muhammet, Mustafa, Ayşe, Fatma olarak farklıydı. Ortak yönleri ise yoksul ailelerin çocukları olmaları. Bir kemsi fabrikalarda köleleştirmek istediler. Diğerlerini, kara propaganda ile sokaklarda vuruşturdular. Bir diğer kemsi; Uyuşturucu, kumar, fuhuş pazarlarında, sermaye ve masalarında meze yaptılar.
Dünya işçileri ortaçağ cehenneminin; köleliğine, baskı ve sömürüsüne baş kaldırarak, emeklerine ve insanlık onuruna sahip çıktı. Sendika, grev, 8 saatlik çalışma, sosyal- siyasal- haklar… Kazanmalarının simgesi 1 Mayıs ortaya çıktı.
Türkiye’de 1 Mayıs 2012 „Allah Ekmek Özgürlük" „İs Ekmek Özgürlük" pankartlarının yan yana gelmesinden; „dinimi yaşarım; emeğime, vatanıma, insani değerlerime sahip çıkarım" ortak sorunlara birlikte sahip çıkmak gerektiğini okuduk. Çatışma ortamından beslenen kesimler "Devrimci mücadeleyi İslamlaştırıyorlar", „İslamlı siyasallaştırıyorlar” şeklinde yorumlayarak bu birliği sabote etmek isteyecekler. O nedenle bu birliğin ortak sorunlarımızın olduğu her alanda birlikte çözmek için harekete geçirmeliyiz.
İsçilerin grev çadırından çıkarak ibadet etmek için Cami'ye gitmelerinin kime ne zararı olur? Gitmeyenlerin "Allah kabul etsin" demeleri kime ne zarar verebilir? Bundan kimler neden rahatsız oluyor? İşçilerin ortak sorunlarında, kazanımlarında; sağcı-solcu, dinci-dinsiz, vatansever-vatan haini olarak ayrışması izah edilebilinir mi?
1 Mayıs eylem günü değil, Bayram günüdür. İşçi Bayram yaparken, otobüs durağı camı kırmaz, otobüs yakmaz, elinde sopayla parkın çiçeklerini ezmez. Hakları verilmediği zaman greve hakkını kullanır. Bayram şölenlerini provoke etmek isteyenlere karşı kenetlenerek birlik olur.
Geçtiğimiz günlerde Manisa il Genel Meclisi üyesi bir ağabey bana “Köln’de kaç Cami var? Almanların buna tepkisi nasıl?” dedi. 100 Bin civarında Türk yaşıyor. 30’un üzerinde Cami var dedim.
Almanya’da “göçmenlere” karşı çıkan yasalara, ırkçı saldırılara, Cami karşıtlarına, bizden çok Alman solcuları, sosyalistleri, tepki gösteriyor. Bu nedenle; Türkiye’de sağ ve muhafazakâr partileri destekleyen çoğunluk Avrupa’da seçimlerde sol ve sosyalist partileri destekliyor. Neden mi? Irk, din, mezhep ayrışmasına karşı olduklarından. Neden mi? Bizim Almanya’nın bir parçası olduğumuzu kabullenmelerinden. Neden mi? Güçlü bir ülkenin örgütlü bir toplum ile olacağına inanmalarından.
Misafir Ağabey: Almanların Sosyalistleri, solcuları bizimkilerden iyilermiş. Manisa’ da 500 Alman yaşasa Kilise yapmak isteseler, halleri nice olur? Ali kardeş, biz de Almanlar gibi olsak, ne vatan bölünür, ne de din elden gider. Bak, 3,5 milyon Türk, binlerce Camimiz var. Almanya bölünmemiş tam tersine gelişmiş.
Irak, Suriye, Libya, Mısır, Afganistan’da örgütlü toplum olsaydı ABD ve Caz arkadaşları bu ülkeleri işbirlikçileri ile talan edebilirlerimiydi?
Yanlışı olanları eleştirerek rezil etme hırsımızı yener, edebimizle eleştirerek yanlışından döndürmeyi öğretecek eğitim standartlarını yükseltirsek, biz oluruz.
Tartışma üslubumuzu insani değerlerde tutarak, farklılıklarımızı kabullenebilirsek, biz oluruz
1 Mayıs’ da, Müslüman gençliğin; Allah, Ekmek, Özgürlük söylemi, solcu gençliğin İs, Ekmek, özgürlük söylemi ile bütünleşmesi Türkiye’ye çok yakıştı.
Hadi hayırlısı…
deneme bonusu veren siteler - canlı bahis siteleri - kaçak bahis - casino siteleri - kaçak iddaa -