Referandum siyasi çevrelerin “ayrıştırıcı” ve sert söylemleri ile start aldı. Demokrasinin gereği olarak seçimler veya referandum sürecinin kuralları olur. Kuşkusuz, bu süreç hukuksal kurallar ve ahlaki, etik değerler içinde yürütülür. Toplum içinde şu söylemler ne anlama geliyor? “Siyasetçi gibi konuşma”, “politika yapma” Bu söylemlerden ders çıkarılması gerekmez mi? Siyasi liderlerin parti çalışmaları yürütecek tabana yayılmadan ayrıştırıcı, kamplaştırıcı dili yumuşatmaları gerekmiyor mu?
BU NEYİN AYRIŞMASI?
Parti liderlerinin, siyasilerin, siyasi propaganda ve ajitasyon guruplarının ısrarla bölücü, ayrıştırıcı söylemleri toplumu geriyor. Sakarya medyam muharebesi, Çanakkale savaşı naraları atılıyor. Gayri Müslimlere İslam dini tebliğ edilircesine kurandan ayetler indiriliyor. Din, mezhep, ulus, vatan, bayrak değerlerimiz siyasi arenaya indiriliyor. Nutuk yeniden “hatmediliyor.” Cumhuriyetin bilmem kaçıncısı yeniden inşa ediliyor. Referandum sisli havaya çekilerek bütün bunları kim, hangi yetki ile ne adına yapıyor? Bunların gafleti içinde olanlar şu çok iyi bilinsin ki; Türkiye halkları bu ayrışma senaryolarınızın içinde yer al-maz.
TOPLUM BÜTÜNLEŞMEDEN YANA
İşçi kendi çalışma koşullarından, memur kendi görüş açısından, köylü kendi yaşamından, gençler kendi kapsama alanı içinden, kadınlar kendi dünyasından, öğrenciler kendi sorunlarından, küçük işletme, sanayici kendi piyasasını değerlendirerek, toplum kendi sorumlulukları içerisinde referanduma giderek oylarını kullanacaklar.
TOPLUM “AYRIŞMA DİLİNE” KARŞI TEMKİNLİ
Toplum ”siyasilere bakmayın televizyonlarda bir birine olmadık sözleri söylüyorlar, karşılaştıklarında balım gülüm oluyorlar” değerlendirmesini yapmıyor mu?
Siyaset kanallarından beslenen azınlığın militan söylemlerini, hukuksuz davranışlarını, tüm değerleri siyasi çıkarın önüne serme ahlakını toplum yadırgamıyor mu?
Toplumun büyük çoğunluğu din, mezhep ve ulus üzerinden yapılan siyasi ayrışmaya karşı değil mi? Korku yayarak değil sevgi ve şefkatle toplum ile buluşsanız bunları göreceksiniz. Toplumun içinde kimileri kendini ifade edemeyerek yanlışları inandığı yere havale ediyor. Kimileri duyarsız kalıyor. Kimileri düşüncesini ortaya koyacağı ortam bulamıyor. Kimileri de ortaya çıkmaktan korkuyor.
Sonuçta, toplum ortak sorunlarına ortak çözüm bulmak için taleplerini dile getirerek tüm ayrışma ve kışkırtma söylemlerine karşı birlikte hareket edeceği aşikârdır.
SİYASİLERİN SÖYLEMLERİ!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (16 Nisan 2017) HAYIR diyenlerin konumu aslında 15 Temmuz'un bir yerde de yanında yer almaktır.
Başbakan Yıldırım: PKK, FETÖ, HDP hayır dediği için evet diyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu: …Böyle bir Anayasa'ya evet demek, parlamentoya, milli iradeye ihanet etmek demektir.
Devlet Bahçeli: Biz 16 Nisan'da demokrasinin Sakarya Savaşı'nı yapacağız.
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder: …Bir şey tutturmuşlar.’HDP hayır diyor o halde biz evet demeliyiz.’IŞİD de Allah'a inanıyor diye inanmaktan vaz mı geçeceksiniz?
SOSYAL MEDYA
Twitter: 7 Haziran 2015’ten bu yana 594 sivil,551 asker,311 polis hayatını kaybetti HAYIR!Twitter: Erdoğan, bize yeniden büyük devlet olma heycanını yaşattığı için, boyun eğen değil dik duran devlet gücünü hatırlattığı için EVET!
Twitter: 7 Haziran’ın intikamını 17 Nisan sabahı demokrasinin zaferini HAYIR ile karşılayacağız.
BASINDAN
Abdul Kadir Selvi: (15 şuba 20179 Hürriyet)
…Evet, olumsuz etkilendi.‘Evet’ cephesinde son 2 hafta olumsuz gelişmeler yaşandı. İlk defa rüzgârın tersine dönmeye başladığı söyleniyor.
…Peki, olumsuz bir hava esmesine neden olan gelişme ne?
1- ‘Hayır’ diyenlerin PKK, DAEŞ ve FETÖ’cü olarak gösterilmesi
2- KHK’larla akademisyenlerin ihracı.
3- Varlık Fonu tartışmaları.
4- Meral Akşener’in Çanakkale’de konuşturulmaması.
Bu gelişmeler tek adamlık, otoriterleşme gibi olumsuz algıları güçlendiren eylemler olarak görünüyor.
Hüseyin Gülerce: (14 Şubat 2017) ABD Gülen’i tutuklar ya da iade etmeye karar verirse, bu da 16 Nisan’daki referandumdan önce gerçekleşirse, işte o zaman ‘evet’te patlama olur. ‘Evet’ oranı yüzde 70’leri aşabilir.
SONUÇ OLARAK!
Geçmişi unutmamak biraz da ders almak gerektiğini yine Abdul Kadir Selvi’den okuyalım.
“…AK Parti 2011 seçimlerinde benzer bir durum yaşamıştı. Kılıçdaroğlu üzerinden girilen soy sop tartışması oyları aşağıya çekmeye başlamıştı. Bu durumun tespit edilmesi üzerine Erdoğan söylemini değiştirip, kucaklayıcı bir dil kullanmış, ibre tersine dönmüştü.
Hadi hayırlısı…