Devlet yönetim kademelerinde yetkililer, toplum, çevre ve aile de büyükler, eğitim sürecinde öğretmen, çıraklık ve iş yaşamında yöneticiler gençlere nasıl davranıyor?
Gençler nasıl bir yaşam sürüyor.
Gençliğin spordaki yeri nedir?
Gençlik bayramları nasıl algılıyor?
Genç kuşaklar!
Son 60 yıl içerisinde dört kuşak gençlik günümüze kadar değişik yaşam sürdüler. Bilimsel eğitim seviyesi düştükçe gelecek üzerine beklentiler, sanatsal-kültürel donanım, sosyalleşme, birey olama, vatan-millet sevgisi duyarlılığının dönemin koşullarına göre seviyesi yükseliyor veya düşüyor. Ülke yönetim kademelerinde ve siyasette yer alma dönemin koşullarına göre güçleniyor veya zayıflıyor. Bugünün gençleri ailesinin konumu, mevkisi, makamı, sahip olduğu imkânlar kadar kendini güçlü hissediyor. Üzerindeki giysilerin, kullandığı eşyaların markaları ile dikkat çekerek önemsendiğini, öne çıktığını düşünüyor.
60’ların gençleri
O yıllara 68 kuşağının öncülük ettiği eğitimde, iş yaşamında, toplumda, ülkede özgürlükçü, vatansever ve antikapitalist gençlik ruhu damgasını vurdu.
70’lerin gençleri
Ulusların, milliyetlerin, düşüncenin ve inançların kendilerini özgürce ifade edebilme haklarını savundular. Farklılıklarına hoş görü ile yaklaşarak ön yargıları kaldırdılar. Savaş, Atom, Nükleer karşıtı ve çevreci örgütlenmeler ortaya çıktı. Fönlü saçlar, İspanyol paçalı pantolonlar, çizgili-renkli büyük yaka gömlekleri, Deniz Gezmiş özentisi parkaları ile kendilerine özgü yaşam şekli yarattılar. Okuyan-yazan, tartışma, kütüphane kurma, kültür- sanat alanında gelişen, aralarında oluşturdukları müzik grupları ile halk konserleri, halk festivalleri düzenleyerek sosyal yaşam geliştirdiler.
80'lerin gençleri
Evde kardeşleri, okulda sıra arkadaşı, iş yerinde iş arkadaşları ile yarıştılar. Bana neci, duygusuz, duyarsız, bencil bir gençlik yığınları ortaya çıktı.
Spor ayakkabılı, yabancı müzik dinleyen, gelişmiş ülke hayranı, modacı bir kuşak “türedi”. Spor kulüpleri taraftarı bağımlılığı ile öne çıktılar.
90'ların gençleri.
Az sayıda olsalar da bir kesimde önceki kuşak gençlik liderlerinin simgeleri ve resimleri taşınmaya başlandı. Türkiye; Trend, Ar- Ge, Ceo, Cv, Smoll, Medium, Lac … kelimeler ile tanıştı. Bilgisayar, sosyal medya gençlerin günlük yaşamlarına girdi. Melez, mazlum, bireyci, sanal eğlenip zaman geçiren yalnızlaşan gençlik ortaya çıktı.
Bitarafta, Medya, seyahat üzerindeki kültürel değişim ve yabancı bir ülkede yaşama tutkusu gelişirken eğitimi ve algısı düşük kesimlerde kendi ırkı ve inancı dışındaki inançlara hoşgörüsüzlük gelişti. Dağınık ve sorumsuz yaşamlarını ergen olmalarına bağlayarak ailelere karşı kullanan, azarlayan, geçimsiz gençler günümüzde çoğunluğu oluşturuyorlar.
SPOR
Ülkemizde, yoksulların “kaderine” sürekli çileli spor kulüpleri taraftarlığı düşüyor. Sezon süresince; yemeyip, giymeyip, içmeyip borçlanarak bilet alıp, yol parası temin ederek spor kulübü takımlarına destek veriyorlar. Takımlarının balo ve salon eğlencelerine bırakın girmeyi yakınına bile yanaşamıyorlar. Orijinal takım formalarını alacak maddi olanakları bulamıyorlar. Takım sporları yoksul kesimlerin çileli taraftarlığı üzerinde şekillenirken, bireysel sporlar zengin çevrelerce yapıldığından yoksullara televizyon ekranlarından seyretmek kalıyor.
BAYRAMLAR!
Dini bayramlarımız büyük ölçüde geleneksel özelliğinden çıktı. Mahalle, Site, Apartman, köy aile büyükleri ziyaret edip, elini öpüp, hayır duası alma geleneği azaldı. Bunun aksine; gösteriş, nispet, göstermelik, çıkara dayalı kutlamalar gelişmeye başladı.Çoğulcu bir kesim bayramları telefon ederek, sosyal medya üzerinden mesaj ve simgeler göndererek kutlamaktalar.
Yerli ve milli bayramlar “uzun süredir hükümet ve muhalefet arasında gerginlikler yaratır oldu”. Milli uzlaşma sağlanılan bayram kutlamaları terör tehlikesi ile iptal ediliyor. İşçi bayramı resmi makamlar ve Sendika Konfederasyonları arasında Taksim pazarlığı ile geçiyor.
Gençlik, Spor, Bayram
Hadi hayırlısı…