MANİSA’YA NE OLDU?
Keçi, Koyun, develeri ile göçer Türkmenleri nerede? Üzüm, inciri satan ova köylüsü nerede? Yağ, peynir, yoğur, süt, kaymak satan, hayvancılık yapan Yörüklerimiz nerede? Sabah iş yerini açıp akşam “Allah bereket versin” diyerek kapatan güler yüzlü esnaflarımız nerede? Gediz’de oynaşan balıklarımız nerede? Hayvan türleri, bitki çeşitleri, insani değerlerimiz nerde?
MANİSA NEDEN DEĞERİNİ KORUYAMIYOR?
-Manisa neden turizm şehri değil?
-Manisa neden tarım şehri değil?
-Manisa neden “sanayi” şehri değil?
-Manisa neden tarihi değerine sahip şehir değil?
-Manisa neden marka bir şehir değil?
NE HALE GETİRDİK?
Çobanisa, Gürle mevkilerinde taş ocakları ile Manisa’nın görsel güzelliğini gözleri görmeyen Berber’in saç tıraşı ettiği gibi alaca bulaca ettik. İnsanların, bahçelerin, bitkilerin, hayvanların üzerine taş yağdırıyoruz. Çarpık sanayileşme ve yerleşim ile harabe kent görüntüsü içindeyiz. Dağ ve ormanlarımızın içinden yol yaparak, tarıma açarak doğal dokuyu yok ettik. Ovamızı zehirli zirai ilaçlar ile verimsizleştirdik. Sanayi atıklarını döktüğümüz Gediz’i bize küstürdü. Obalarımızda hayvancılığı yok ettik. El sanatlarımızın üretimini durdurduk. Antik değerleri koruyamadık. Tarihsel köklerimizi yok ettik. Daha neyi bekliyoruz?
NE YAPMALI?
İvedilikle kurumlar arası diyalog oluşturulmalı. Toplumsal bilinç, bilimsel çalışma yürütülmeli. Sabah namazı sonrası Spil’e tırmanan Ömer dedenin dönüp gerisine baktığında “Manisa’ya ne oldu böyle” çığlığını duymalıyız. Çobanisa, Gürle’de taş ocaklarının verdiği zararları görmek gerek. Gediz’in küskün akışını bilmek gerek. Kaybolan hayvan ve bitki türlerimizi sorgulamak gerek. Belediyeler tüm evsel atıkları toplayacak tesisler inşa etmeli. Manisa’nın tarihsel değerleri ortaya çıkarılarak marka kent olarak turizme kazandırılmalı.
MANİSA’YA NE OLDU?
-Manisa turizm alanlarına ne oldu?
-Manisa tarımına ne oldu?
-Manisa sanayisine ne oluyor?
-Manisa tarihi değerleri ne oldu?
-Sayısı yirmiyi aşan antik kentlerimize ne oldu?
-Yontma taş devrinden kalma 15 bin ile 25 bin yıl öncesine ait ayak izlerine ne oldu?
-Kurtuluş savaşında Yunan işgal ordusuna karşı Manisa’yı savunan kahramanların çocukları torunlarına ne oldu?
NEREDEN BAŞLAMALI?
Bin tepeler bölgesinde Lidyalılardan kalma Tümülüslerin ve kral mezarlarını ziyaret ederek Manisa’ya sahip çıkamadığımız için özür dilemeliyiz. Lidya Krallığının başkenti Sard kentinde tarihte ilk altın paranın basıldığı yerden Manisa’yı altın çağa taşıma yürüyüşünü başlatmalıyız. Aigai de yapılan ticaret, hayvancılık ve tarım anlayışını çağımıza uygun hayata geçirmeliyiz. Antik ticaret yolu olan Kral yolundan yürüyerek sınırlarımızı aşıp tüm dünya’ya Manisa’yı tanıtmalıyız.
Çobanisa, Gürle mevkilerinde bahçelerin, bitkilerin, hayvanların, evlerin, insanların üzerine taş toprak yağdırdığımız taş ocaklarını yerleşim alanları dışına taşımalıyız. Çarpık kentleşmeye son vererek Manisa dokusuna uygun kent modelleri yaratmalıyız. Tarihsel ve antik tüm değerlerimizi ortaya çıkarmalıyız. Turizme uygun alanlarımızın tanıtımlarını yapmalıyız. Tarım alanlarımız sanayi ve konuta yemlik yapmamalıyız. Elimizde kalan tarım alanlarımızı; sulama, ilaçlama, ürün seçme insan sağlığına uygun kaliteli ürün elde etme bilincini üreticiye yayarak bilgilendirmeliyiz. Hayvancılığı geliştirmeli desteklemeliyiz. Hayvancılık ve tarım ile ilgili kooperatifler kurarak kaliteli ürün ve pazarlama yöntemlerini çağa uygun hala getirmeliyiz. Manisa sanayisi ve üniversitesinin değerlerinden yararlanabileceği çalışmaları acilen hayata geçirmeliyiz.
NE YAPILIYOR?
Manisa Valisi Erdoğan Bektaş’ın sanayi atıkları, geri dönüşüm, organik tarım, Gediz havzası temizlenmesi çalışmalarını başlatmış ve kararlılıkla sürdürüyor olması bizi heyecanlandırıyor. Bu çalışmalar içinde tüm Manisa halkını yer almalı. Her Manisalı bilgi, birikim, deneyimini bu çalışma içerisine katmalı.
Manisasız Türkiye, Türkiyesiz dünya düşünülemez
Hadi hayırlısı…