Siyaset Arapça kökenli bir sözcük olarak ortaya çıktı. At eğitimi anlamına geliyor. Politika sözcüğü yunan kökenlidir. Yunanca “ polis” kent devletlerine verilen isimdir.
Siyaset sözcüğü 14. yüzyıldan sonra kullanılmıştır. Eş anlamlısı olan politika sözcüğü ise Fransız devrimi sonrası kullanılmaya başladı.
Siyaset Bilimini: Siyasal otorite ile ilgili kurumların ve bu kurumların oluşmasında ve işlemesinde rol oynayan davranışların bilimi olarak tanımlanır.
İktidar: Otoriteyi içerir. Otoritenin görüldüğü her yerde “ yöneten” ve “yönetilen” ayrımı vardır. Karar alma ve onu uygulama gücünü içerir.
SİYASAL DEĞİŞİM
Gordon Childe: Fiziksel çevredeki değişikliklere hayvanlar biyolojik evrimle insanlar ise kültürel gelişmeyle uyarlar.
Karl Marx: Toplumsal yapının temelinde üretici güçler yer alır. Üretici güçler ile üretim ilişkileri, birlikte bir toplumun alt yapısını oluşturur. Üst yapı da ise dinsel inançlar, siyasal ideolojiler, çeşitli değer yargıları ile birlikte siyasal, toplumsal ve hukuksal kuramlar bulunur. Teknolojik değişim - ekonomik değişim- toplumsal değişim -siyasal değişim.
SİYASAL İNSAN
Siyaset; bir meslek, bir rütbe ya da ele geçirilen bir makam mıdır? Halkı temsil edenlerin mevki ya da mal kaygısı olur mu? Günümüzde siyaset bir paravan, kişilerin şahsını tatmin ettiği bir araç, mevki, şan, şöhret olarak ön plana çıkmıyor mu?
Mevcut politika algısı değişmedikçe halkı temsil etmeden başka hiçbir beklentisi olmayan on binlerce fedakâr insan kendilerini siyasetin dışında tutuyorlar. Bu yapı içerisinde olmak yerine yazarlık, sanatçılık, eğitimcilik ya da işsiz olarak “günün önemli insanı olma” yerine “önemsiz insanlar” olarak yaşam sürdürmenin doğruluğunu savunuyorlar. İnsanlığın neler kaybettiğinin farkında mıyız?
Elbette bugün halkı temsil etmekten başka bir kaygısı olmayan politikacılar var. Elbette, kenarda durup sadece eleştiri yapma doğru bir tutum olamaz. Ancak günümüzde günlük bir gazete okumayan, kitapları sevmeyen, toplumsal sorunlardan uzak insanların politika yaptıkları da bir gerçek değil mi? Ekonomik güçleri, aşiret, cemaat, tarikat ilişkilerinden dolayı siyasette ön planlarda olanlar çoğunlukta değiller mi?
İl başkanlarına, Milletvekillerine, Bakanlara yalakalıkla “yaver olanın” siyasetteki yeri ne yeri ne olur? Her kademede üyelerin seçimi ile görev alıp, üyelerin oyları ile temsilci seçilmek yerine genel başkanla göz teması kurup parmak işareti anlına denk gelsin diye boynunu uzatarak temsilci seçilenlerin millet kaygısı olur mu?
SİYASET-POLİTİKA
NE YAPMALI?
Siyaset- politika; Kahvehanede okey oynarken taş çalanı oyuncunun yakalandığında suçlunun taş çalmasını gerekçelendirmesine diğer oyuncuların “ politika yapma lan!” demeleri gündemi ve görüntüsünden çıkarılarak saygınlık kazandırılmalı. Halka güvenmeli. Milletvekilleri; Köylünün, gençlerin, işçilerin, emeklilerin, gençlerin, akademisyenlerin, kadınların, üreticilerin… Arasından çıkan vekiller olarak meclise girmeli. İnsan ve ülke sevilmeli. İnsanlar, hayvanlar ve doğa bir bütün olarak kendi doğallığı ile korunmalı. Tarih, kültür, sanat öne çıkarılmalı. Milli üretim güçlendirilmeli. Doğal kaynaklar bilimsel olarak kendi doğallığı içinde kullanılmalı. Dil, din, mezhep, milliyet ayrımı yapılmaksızın eşit sosyal- siyasal haklar ile sosyal devlet olunmalı. Yasalar insan-doğa-hayvanları koruyan bütünlükte çıkarılmalı. Partiler yasası değiştirilmeli. Politika, rüzgârla uçan söylem değil, yaşam biçimi olarak saygın hale getirilmeli.
Bugün mevcut partilerde güçsüzüz diyerek siyasal değişim için duyarlılık göstermeyenler, dışında “bu dünya böyle gelmiş böyle gider” diyerek siyasetin dışında durarak sorumluğu üzerinden atanlar yarınları değiştiremezler.
Her insan; önce kendi insani değeri, sonra vatandaş olma bilinci, vatan sevgisi, dünyanın insanca yaşanılır olarak korunması için sorumluluk almalıdır. Her söyleme kendinden geçerek alkış tutmak veya uzaktan uzağa yuh çekmek insan aklı, ahlakı olmaz. Daha önemlisi bu türden insanın kendine saygısı olmaz.
Napoleon Bonaparte: Aptallık politikada bir handikap değildir.
Charles DeGaulle: Politika, politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir meseledir.
Charlie Chaplin: Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum, o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir.
Che Guevara: Ben kurtarıcı değilim. Kurtarıcı diye bir şey yoktur. İnsanlar kendilerini kurtarırlar.
Hadi hayırlısı…
Anasayfa
Yazarlar
Ali GÜLTEKİN
Yazı Detayı
Bu yazı 789+ kez okundu.
SİYASET VE SAYGI
Siyaset Arapça kökenli bir sözcük olarak ortaya çıktı. At eğitimi anlamına geliyor. Politika sözcüğü yunan kökenlidir. Yunanca “ polis” kent devletlerine verilen isimdir.
Siyaset sözcüğü 14. yüzyıldan sonra kullanılmıştır. Eş anlamlısı olan politika sözcüğü ise Fransız devrimi sonrası kullanılmaya başladı.
Siyaset Bilimini: Siyasal otorite ile ilgili kurumların ve bu kurumların oluşmasında ve işlemesinde rol oynayan davranışların bilimi olarak tanımlanır.
İktidar: Otoriteyi içerir. Otoritenin görüldüğü her yerde “ yöneten” ve “yönetilen” ayrımı vardır. Karar alma ve onu uygulama gücünü içerir.
SİYASAL DEĞİŞİM
Gordon Childe: Fiziksel çevredeki değişikliklere hayvanlar biyolojik evrimle insanlar ise kültürel gelişmeyle uyarlar.
Karl Marx: Toplumsal yapının temelinde üretici güçler yer alır. Üretici güçler ile üretim ilişkileri, birlikte bir toplumun alt yapısını oluşturur. Üst yapı da ise dinsel inançlar, siyasal ideolojiler, çeşitli değer yargıları ile birlikte siyasal, toplumsal ve hukuksal kuramlar bulunur. Teknolojik değişim - ekonomik değişim- toplumsal değişim -siyasal değişim.
SİYASAL İNSAN
Siyaset; bir meslek, bir rütbe ya da ele geçirilen bir makam mıdır? Halkı temsil edenlerin mevki ya da mal kaygısı olur mu? Günümüzde siyaset bir paravan, kişilerin şahsını tatmin ettiği bir araç, mevki, şan, şöhret olarak ön plana çıkmıyor mu?
Mevcut politika algısı değişmedikçe halkı temsil etmeden başka hiçbir beklentisi olmayan on binlerce fedakâr insan kendilerini siyasetin dışında tutuyorlar. Bu yapı içerisinde olmak yerine yazarlık, sanatçılık, eğitimcilik ya da işsiz olarak “günün önemli insanı olma” yerine “önemsiz insanlar” olarak yaşam sürdürmenin doğruluğunu savunuyorlar. İnsanlığın neler kaybettiğinin farkında mıyız?
Elbette bugün halkı temsil etmekten başka bir kaygısı olmayan politikacılar var. Elbette, kenarda durup sadece eleştiri yapma doğru bir tutum olamaz. Ancak günümüzde günlük bir gazete okumayan, kitapları sevmeyen, toplumsal sorunlardan uzak insanların politika yaptıkları da bir gerçek değil mi? Ekonomik güçleri, aşiret, cemaat, tarikat ilişkilerinden dolayı siyasette ön planlarda olanlar çoğunlukta değiller mi?
İl başkanlarına, Milletvekillerine, Bakanlara yalakalıkla “yaver olanın” siyasetteki yeri ne yeri ne olur? Her kademede üyelerin seçimi ile görev alıp, üyelerin oyları ile temsilci seçilmek yerine genel başkanla göz teması kurup parmak işareti anlına denk gelsin diye boynunu uzatarak temsilci seçilenlerin millet kaygısı olur mu?
SİYASET-POLİTİKA
NE YAPMALI?
Siyaset- politika; Kahvehanede okey oynarken taş çalanı oyuncunun yakalandığında suçlunun taş çalmasını gerekçelendirmesine diğer oyuncuların “ politika yapma lan!” demeleri gündemi ve görüntüsünden çıkarılarak saygınlık kazandırılmalı. Halka güvenmeli. Milletvekilleri; Köylünün, gençlerin, işçilerin, emeklilerin, gençlerin, akademisyenlerin, kadınların, üreticilerin… Arasından çıkan vekiller olarak meclise girmeli. İnsan ve ülke sevilmeli. İnsanlar, hayvanlar ve doğa bir bütün olarak kendi doğallığı ile korunmalı. Tarih, kültür, sanat öne çıkarılmalı. Milli üretim güçlendirilmeli. Doğal kaynaklar bilimsel olarak kendi doğallığı içinde kullanılmalı. Dil, din, mezhep, milliyet ayrımı yapılmaksızın eşit sosyal- siyasal haklar ile sosyal devlet olunmalı. Yasalar insan-doğa-hayvanları koruyan bütünlükte çıkarılmalı. Partiler yasası değiştirilmeli. Politika, rüzgârla uçan söylem değil, yaşam biçimi olarak saygın hale getirilmeli.
Bugün mevcut partilerde güçsüzüz diyerek siyasal değişim için duyarlılık göstermeyenler, dışında “bu dünya böyle gelmiş böyle gider” diyerek siyasetin dışında durarak sorumluğu üzerinden atanlar yarınları değiştiremezler.
Her insan; önce kendi insani değeri, sonra vatandaş olma bilinci, vatan sevgisi, dünyanın insanca yaşanılır olarak korunması için sorumluluk almalıdır. Her söyleme kendinden geçerek alkış tutmak veya uzaktan uzağa yuh çekmek insan aklı, ahlakı olmaz. Daha önemlisi bu türden insanın kendine saygısı olmaz.
Napoleon Bonaparte: Aptallık politikada bir handikap değildir.
Charles DeGaulle: Politika, politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir meseledir.
Charlie Chaplin: Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum, o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir.
Che Guevara: Ben kurtarıcı değilim. Kurtarıcı diye bir şey yoktur. İnsanlar kendilerini kurtarırlar.
Hadi hayırlısı…
Ekleme
Tarihi: 25 Mayıs 2017 - Perşembe
SİYASET VE SAYGI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.