Sabah güvenliği bulunan yüksek duvarlarla çevrili siteden ayrılıp öğrenci servisi ile okula geldiğimde telle çevrili, yüksek duvarların açık kapı bıraktığı, güvenliğin beklediği kapıdan öğrenci olarak okula giriyorum.
Ben neredeyim?
Ben kimim?
Elinde kitap
Soğuk duvar,
Beton zemin,
Yürek soğuk,
Can soğuk,
Sesimi duyan yok mu?
Gazeteler manşet atıyor.
Ajanslar haber geçiyor.
Yunusemre’de Okul Bahçeleri Spor Alanlarına Dönüşüyor.”
Perşembe pazarında meyve sebze tezgâhı önünde müşteriler tezgâhlardan meyve seçiyorlar.
Pazarcı, bir poşet pırasa alan müşterisi ile muhabbet ediyor.
“Yunusemre’de okul bahçesine spor alanı yapılıyor. Başkan bunlarla uğraşıyo
Pazar arabası elinde, kasadan nar seçen kadın sesin geldiği yöne bakınca Pazarcı ile göz göze geldi.
Pazarcı’nın prasa alan müşterisine cevap vermesine fırsat vermeden “Uğraşır! Uğraşır!” diyerek eli ile tuttuğu pazar arabasını portakal kasalarına yasladı.
Pazarcı: “Emmee”…
Kadın Sesi tam pazarcının gırtlağında bıraktı.
“Uğraşır!” diyerek tekrar susturdu. “Bene bak biyu ben Fatma gadın, yaşta 70’i devirdim. Goca nene olduvedim. Len bizim oğlan!” sesini yükselten Fatma kadın:
Hindi sen ne aranıp duruyon.
Başkan, organik tarımla uğraşır
Etimizle uğraşır
Sütümüzle uğraşır
Hastamızla uğraşır
Parkımızla uğraşır
Yaşlımızla uğraşır
Engellimizle uğraşır
Sporcumuzla uğraşır
Ölümüze, dirimize sahip çıkıverir gari.
Bizim orta köye biyolojik gölet yapıveriyo.
Sen bilmiyon mu?
Göleti biliyom, emme biyolojik goleti bende bilmiyom. Hincik öğrencem.
Yoksa sen yabandan mı geldin Manisa’ya ?
Pazarcı ağzını açacak olduğu anda Fatma ana bir adım daha öne attı.
Fatma Ana: Kızım Manisa’da mensucatta çalışıyo. Eve, Manisa’nın dengesini sağlayan denge gazetesi getirivedi. Böyük harflere gozümü gezdirdim.
Abooo!
Yunusemre’de Okul Bahçeleri Spor Alanlarına Dönüşüyor”
Güccük yazıları gozlüksüz okuyamıyom. Gızıma okuttum.
“Okul Bahçeleri Spor Alanına Dönüşüyor, Geleceğin Yıldızları Yetişiyor” lafını pek beğendim. Gızım gazeteyi okurken benim adam da beğenerek kafasını sallayıvedi. Yüksek yüksek duğarları, gapıda bekcileri, beton bahceleri, taş, toprak okul mu olur?
Olmaz!
Netcen olmayınca
Yavruyu okula göndermecen mi?
Gönderceen!
Senin gördüğünü Belediye Başkanı gorüyo emme senin gibi mel mel bakmıyo, badırdamıyo.
Çocukları seviyor. “Ben Başganım” diyo. “Ne yaparım?” diyo
Okul bahçelerine spor alanı yaptırıyor. “Benim param var yaptırırım” demiyo. Mebuslukta Angara’da çok galdı. Devlette çok böyük adam tanır. Gafa çalışıyo, yapacağı spor alanlarının parasını Spor Toto’ya ödetiyo. Kimin aklına geliverir bu “gurnazlık”? “Ben buna harcayacağım parayı yola, suya, parka, fakir fukaraya yardıma, tayziye evlerine harcarım.” diyerek gonuşurken Spor bakanı bunu duyuverir.
“Benim aklıma neden gelmedi” diyerek Bakan gendine gızmış. Çerçi’yi o mu aradı, Çerçi onumu aradı bilmem garikin. Kıza sordum onun da haberi yok imiş. Belki de benim gibi gazetelerden okudu.
Başka şehirlere de haber göndermiş. “Yunusemre Belediyesi’nin Başkanı’nın yaptığı gibi siz de yapın” diye yanındakini kaktırıvermiş.
Digide anam de!
Bizim Başgan yaman adam çok.
Herbişeyi okuyup, sorup, bakıp, öğreniyo. Gafasına yatarsa yapıyo.
Mehmet Çerçi Belediye Başganı olalı bizim muhtar emminin yüzü gülüyo. Köğ’de çamur yok. Çöplerimiz alınıyo. Sokaklar tertemiz. Düşkünlere, yaşlılara, hastalara el uzatılıyo. Başımız dara düşse gapımıza gadar geliyorlar. Muhtarın çalımından yanına varılmıyo gari.
Biz memnun olunce, Muhtar memnun oluyo. Muhtarın yüzü gülünce Yunusemre Belediyesi Başkanı Çerçi’nin gönlü gulüyo.
Arabaların üzerindeki resimlerde hep gülüveriyo yüzü.
Bizim köye geldi. Gonuşması güzel. Bizim köğü bir anlattı sanki bizim köğde doğmuş henki. Sanki biz anlattık o dinledi öğrenivedi.
Anladın mı evlad!
Öp ulen goca nenein elini.
Başgan,
Eyi şeylerle uğraşıyor.
Okulla, çocukla, gençle, yaşlı ile uğraşsın.
Parkla, çiçekle, yolla, suyla, memleket meseleleri ile uğraşsın.
Gapısını gapatıp içerde oturmasın.
Hadi hayırlısı…