Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

İŞ GÜVENLİĞİ!

Geçtiğimiz günlerde Manisa-İzmir Çevre yolu Büyükşehir Belediyesi Arıtma Tesisleri önündeki orta refüjde çalışan Kent Estetiği Daire Başkanlığına bağlı 3 taşeron işçi kaza sonucu hayatını kaybetti. Bir kez daha hep bir ağızdan  ‘iş güvenliği’ dedik? Neden her iş kazası sonrası iş güvenliği aklımıza gelir? İş güvenliği sorumluluğu sadece yasaları atlatmak için, kirli dökük, rüzgârın bir taraflara savurduğu, geceleri görülmeyen levhaları kullanmak mı? Değilse sokakta yürürken, Asfalt atan, park bahçe, temizlik… işlerinde çalışan işçilerin aldığı iş güvenliğine bir bakınız lütfen! Ne göreceksiniz? Uyarı ışıkları, uyarı levhaları, yol kapama, trafik akışı, işçilerin üzerindeki giysi ve güvenlik ekipmanlarına… bir bakınız? Gece ve gündüze göre; Giriş rakordmanı, arka emniyet alanı, yaya bariyeri, ön emniyet alanı çalışmanın genişliği çalışma Sahası lastik bariyer, çıkış rakordmanı, Uyarı Işıkları… (Flaşörler) ve çalışan işçi giysilerini, olması gereken standartta iş güvenliğini görebilecek misiniz?  Mesele kaza olduğunda ileri geri konuşup ahkâm kesmek, lanetlemek, ağlayıp, dövünmek değil. Asıl mesele iş güvenliği eğitimini, önlemini alarak çalışmak ve denetlemek olmalı. Şu günlerde devam eden Manisa-Muradiye arasındaki köprü yapılan bölgedeki çalışmaları bir izleyiniz. İş güvenliğini, alınan önlemleri, sürücülere tahsis edilen tali yolu, uyarıları levhalarını lütfen bir inceleyiniz. İŞ GÜVENLİĞİ NEDİR? İşyerinde çalışanların, işin yapılmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan tehlikelerden bedensel ve ruhsal olarak zarar görmemesi için alınması gerekli hukuki, teknik ve tıbbi önlemleri sağlamaya yönelik sistemli çalışmalara “iş güvenliği” denir. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, teknik ve sosyal alanda her gün yeni biçim, düşünce ve gelişmenin yaşanıldığı bir yüzyıldır. Bir ülke için; Teknolojinin gelişmesi, üretimin artması, kalite standartlarının yükselmesi nasıl önemliyse bütün bunları gerçekleştirecek olan işçilerin sağlığı ve iş güvenliği daha önemlidir.   Hala, iş kazaları sonucu yaralananlar veya yaşamlarını yitirenler, çeşitli sanayi kollarında birçok işçi işleri gereği elledikleri, kullandıkları veya bulundukları ortamdaki tehlikeli veya zararlı maddelerin neden olduğu mesleki hastalıklara yakalananların sayısı endişe verici.   İşçinin iş güvenliği ve sağlığı konusunda eğitmek, önlem almak, denetlemek, meslek hastalıklarına karşı gerekli tedbirleri almak, korumak yasaları atlatmak için göstermelik önlem almak değil, insani bir görevdir. İş güvenliği; sadece işçilerin iş güvenliğinden ibaret değildir. Aynı zamanda işçilere gelecek zararın yanında makineye, hammaddeye dolayısıyla milli ekonomiye gelebilecek zararların ortadan kaldırılmasıdır. İŞ GÜVENLİĞİ VE EĞTİMİ İnsan yaşamının her alanında eğitim kaçınılmaz bir konudur. İş güvenliği açısından eğitim işveren için bir yük değil tam aksine güvenli bir çalışma alanı yaratılan eğitimli bir işçinin daha verimli olmasıdır. Yapılan araştırmalar sonucu iş kazalarının çoğunun sebebinin bilgisizlik, eğitimsizlik ve denetimsizlikten dolayı olduğu ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre: “Sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” Bu tanımlama, kişilerin sağlık durumlarındaki farklılıkları ortaya koyduğu gibi, sağlıklı davranışlarla varılmak istenen amacı da belirtmektedir. Eğitim kadar denetim de önemlidir. İşçi-memur örgütleri olan sendikalar bu ihtiyaçlardan ortaya çıkmıştır. Sendikaların güçlü olduğu ülkelerde hem ülke ekonomisinin gelişmiş hem de iş kazalarının çok az olduğunu görüyoruz. Bunların bilimsel açıklamaları, pratik sonuçları açıkça ortada olmasına rağmen hala sendikalar lüzumsuz örgütler olarak görülerek sendikasız çalışan yığınlarca işçi iş güvencesi ve iş güvenliği olmadan kölelik koşullarında çalışıyor. Ülkemizde taşeronlaşma, eğitimsiz işçilerin iş güvenliği ortamının sağlanılmadan çalıştırılması, denetlenmemesi sonucu ölümlü iş kazaları yaşanılmakta. SON 10 YILIMIZ Nobel barış ödülü kazanan Fransız Leon Jouhaux, uluslararası îş Kanunları Demeği liderlerinden olan Fran­sız Arthur Fontaine, Belçikalı Emest Maha-im, Belçikalı sosyalist lider Emile Vonder-velde den oluşan komisyonun bir araya gelişi ile 1919 yılında Uluslar Arası Çalışma Örgütü (İLO) kuruldu. Türkiye 1934 yılından günümüze kopan ve yeniden tutuşturulan çalışmaları ile bu örgütün içinde olmasına rağmen iş kazaları konusunda örgütün aldığı kararların hayli gerisindeyiz. SON 10 YILIMIZ 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında en az 1044 işçi, 2008 yılında en az 866 işçi, 2009 yılında en az 1171 işçi, 2010 yılında en az 1454 işçi, 2011 yılında en az 1710 işçi, 2012 yılında en az 878 işçi, 2013 yılında en az 1235 işçi, 2014 yılında en az 1886 işçi, 2015 yılında en az 1730 işçi, 2016 yılının Nisan ayına kadar en az 586 işçi.   Bu yılın ilk dört ayında en az 586 işçi yaşamını yitirdi. Ocak 2006-Nisan 2016’ya kadar geçen on yıl içerisinde en az 14.161 işçi yaşamını yitirdi.  İşçilerine sosyal-siyasal hakları vermeyen, iş güvencesi, sağlıklı çalışma koşulları, iş güvenliği, sendikaları olmayan, halkın refahı, milli sermaye, ulusal kalkınmayı hedeflemeyen ülkeler; yönetimlerini, ülke zenginliklerini, kültürlerini, dillerini… uluslar arası sermayenin talanından kurtaramazlar.   Hadi hayırlısı…
Ekleme Tarihi: 26 Mayıs 2016 - Perşembe
Ali GÜLTEKİN

İŞ GÜVENLİĞİ!

Geçtiğimiz günlerde Manisa-İzmir Çevre yolu Büyükşehir Belediyesi Arıtma Tesisleri önündeki orta refüjde çalışan Kent Estetiği Daire Başkanlığına bağlı 3 taşeron işçi kaza sonucu hayatını kaybetti. Bir kez daha hep bir ağızdan  ‘iş güvenliği’ dedik? Neden her iş kazası sonrası iş güvenliği aklımıza gelir? İş güvenliği sorumluluğu sadece yasaları atlatmak için, kirli dökük, rüzgârın bir taraflara savurduğu, geceleri görülmeyen levhaları kullanmak mı? Değilse sokakta yürürken, Asfalt atan, park bahçe, temizlik… işlerinde çalışan işçilerin aldığı iş güvenliğine bir bakınız lütfen!
Ne göreceksiniz? Uyarı ışıkları, uyarı levhaları, yol kapama, trafik akışı, işçilerin üzerindeki giysi ve güvenlik ekipmanlarına… bir bakınız?
Gece ve gündüze göre; Giriş rakordmanı, arka emniyet alanı, yaya bariyeri, ön emniyet alanı çalışmanın genişliği çalışma Sahası lastik bariyer, çıkış rakordmanı, Uyarı Işıkları… (Flaşörler) ve çalışan işçi giysilerini, olması gereken standartta iş güvenliğini görebilecek misiniz?  Mesele kaza olduğunda ileri geri konuşup ahkâm kesmek, lanetlemek, ağlayıp, dövünmek değil. Asıl mesele iş güvenliği eğitimini, önlemini alarak çalışmak ve denetlemek olmalı.
Şu günlerde devam eden Manisa-Muradiye arasındaki köprü yapılan bölgedeki çalışmaları bir izleyiniz. İş güvenliğini, alınan önlemleri, sürücülere tahsis edilen tali yolu, uyarıları levhalarını lütfen bir inceleyiniz.

İŞ GÜVENLİĞİ NEDİR?
İşyerinde çalışanların, işin yapılmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan tehlikelerden bedensel ve ruhsal olarak zarar görmemesi için alınması gerekli hukuki, teknik ve tıbbi önlemleri sağlamaya yönelik sistemli çalışmalara “iş güvenliği” denir.
İçinde bulunduğumuz yüzyıl, teknik ve sosyal alanda her gün yeni biçim, düşünce ve gelişmenin yaşanıldığı bir yüzyıldır. Bir ülke için; Teknolojinin gelişmesi, üretimin artması, kalite standartlarının yükselmesi nasıl önemliyse bütün bunları gerçekleştirecek olan işçilerin sağlığı ve iş güvenliği daha önemlidir.
 
Hala, iş kazaları sonucu yaralananlar veya yaşamlarını yitirenler, çeşitli sanayi kollarında birçok işçi işleri gereği elledikleri, kullandıkları veya bulundukları ortamdaki tehlikeli veya zararlı maddelerin neden olduğu mesleki hastalıklara yakalananların sayısı endişe verici.
 
İşçinin iş güvenliği ve sağlığı konusunda eğitmek, önlem almak, denetlemek, meslek hastalıklarına karşı gerekli tedbirleri almak, korumak yasaları atlatmak için göstermelik önlem almak değil, insani bir görevdir.
İş güvenliği; sadece işçilerin iş güvenliğinden ibaret değildir. Aynı zamanda işçilere gelecek zararın yanında makineye, hammaddeye dolayısıyla milli ekonomiye gelebilecek zararların ortadan kaldırılmasıdır.

İŞ GÜVENLİĞİ VE EĞTİMİ
İnsan yaşamının her alanında eğitim kaçınılmaz bir konudur. İş güvenliği açısından eğitim işveren için bir yük değil tam aksine güvenli bir çalışma alanı yaratılan eğitimli bir işçinin daha verimli olmasıdır. Yapılan araştırmalar sonucu iş kazalarının çoğunun sebebinin bilgisizlik, eğitimsizlik ve denetimsizlikten dolayı olduğu ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre: “Sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” Bu tanımlama, kişilerin sağlık durumlarındaki farklılıkları ortaya koyduğu gibi, sağlıklı davranışlarla varılmak istenen amacı da belirtmektedir. Eğitim kadar denetim de önemlidir. İşçi-memur örgütleri olan sendikalar bu ihtiyaçlardan ortaya çıkmıştır. Sendikaların güçlü olduğu ülkelerde hem ülke ekonomisinin gelişmiş hem de iş kazalarının çok az olduğunu görüyoruz. Bunların bilimsel açıklamaları, pratik sonuçları açıkça ortada olmasına rağmen hala sendikalar lüzumsuz örgütler olarak görülerek sendikasız çalışan yığınlarca işçi iş güvencesi ve iş güvenliği olmadan kölelik koşullarında çalışıyor. Ülkemizde taşeronlaşma, eğitimsiz işçilerin iş güvenliği ortamının sağlanılmadan çalıştırılması, denetlenmemesi sonucu ölümlü iş kazaları yaşanılmakta.

SON 10 YILIMIZ
Nobel barış ödülü kazanan Fransız Leon Jouhaux, uluslararası îş Kanunları Demeği liderlerinden olan Fran­sız Arthur Fontaine, Belçikalı Emest Maha-im, Belçikalı sosyalist lider Emile Vonder-velde den oluşan komisyonun bir araya gelişi ile 1919 yılında Uluslar Arası Çalışma Örgütü (İLO) kuruldu. Türkiye 1934 yılından günümüze kopan ve yeniden tutuşturulan çalışmaları ile bu örgütün içinde olmasına rağmen iş kazaları konusunda örgütün aldığı kararların hayli gerisindeyiz.

SON 10 YILIMIZ
2006 yılında 1601 işçi,
2007 yılında en az 1044 işçi,
2008 yılında en az 866 işçi,
2009 yılında en az 1171 işçi,
2010 yılında en az 1454 işçi,
2011 yılında en az 1710 işçi,
2012 yılında en az 878 işçi,
2013 yılında en az 1235 işçi,
2014 yılında en az 1886 işçi,
2015 yılında en az 1730 işçi,
2016 yılının Nisan ayına kadar en az 586 işçi.
 
Bu yılın ilk dört ayında en az 586 işçi yaşamını yitirdi. Ocak 2006-Nisan 2016’ya kadar geçen on yıl içerisinde en az 14.161 işçi yaşamını yitirdi. 
İşçilerine sosyal-siyasal hakları vermeyen, iş güvencesi, sağlıklı çalışma koşulları, iş güvenliği, sendikaları olmayan, halkın refahı, milli sermaye, ulusal kalkınmayı hedeflemeyen ülkeler; yönetimlerini, ülke zenginliklerini, kültürlerini, dillerini… uluslar arası sermayenin talanından kurtaramazlar.  
Hadi hayırlısı…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.