Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

KİN, KİBİR, KİMLİK… SİYASETİ

Kin: Düşmanlık besler. Kibir: Toplumu ayrıştırır. Kimlik:  Her insan ulus ve inanç kimliğini özgürce ifade etmesi,  farklılıklara hoşgörü göstermesi uluslararası bir anlaşmadır. Zira ulusal kültürler ve inançların hiç biri diğerinin üzerinde olmayı, yok etmeyi buyurmaz.   Buna ulusal kültür ve inançlar buna müsaade etmezler. Her inanç sevgiden, eğitimden, ortak yaşamdan, özgürlüklerden bahseder. Her ulus oluşumu içerisinde kimliksel iç ve dış savaşlar yaşayarak dersler çıkarıp içinde bulundukları gezegeni canlı ve cansız varlıklar ile birlikte yaşamayı ilke edinmişlerdir. Peki neden? Yerel seçimler sürecinde “Zillet, illet, vatan haini, terörist, onursuz, gurursuz, çapsız, dinsiz… Söylemleri seçim meydanlarında siyasi parti Genel Başkanlarının, Bakanların, Milletvekillerinin, Belediye Başkan adaylarının söylemleri ile baloncuk, boncuk havaya bırakıldı? Mesele bir Belediye Başkanı seçerek nahiyeleri, kasabaları kentleri yönetmek değil mi? Asıl mesele; Yerel seçimlerde yerel yönetici belirleme, ortak talepleri öne çıkarma, ortak taleplere çözüm üreten yöneticiyi seçmek değil mi? O zaman bu kadar öfke, kin, kibir niye? Ne kazandırdı? Yerel seçim sürecinde bu söylemler Türkiye’ye, şehirlerimize, kasabalarımıza, nahiyelerimize, mahallelerimize,  çocuklarımıza, gençlerimize, kadınlarımıza, insanlığa ne kazandırdı? Şüphesiz, kazanımdan çok duyguyu, duyarlılığı, siyasetten uzaklaştırıcı bir görüntü sergiledi. Genel başkanlar yerel seçimlere müdahil olmalı mı? Elbette, genel başkanlar, aday belirleme sürecinde parti örgütleri ile istişare yaparak tüzüklerine uygun şekilde müdahil olurlar.  Yerel seçim sürecinde ismi ile de şekillendiği gibi yerel sorunların konuşulup, tartışıldığı bir seçim kampanyası olmalı. Her şehrin, kasabaların, nahiyelerin, mahallelerin farklı yerel sorunları var.  Bunu en iyi o şehir, kasaba ve mahallelerde yaşayan insanlar bilirler. Ortak sorunlarını öne çıkaran seçmen bu sorunlara çözüm üretecek Başkanı seçecek seçmen yaşını yasalar belirler. Neden seçmene güvenilmiyor? Sistematik gerileme Genel başkanların,  bu tutumu seçmenin öz güvenini, hoşgörüsünü, yapıcı eleştiriyi, öz eleştiriyi yok ediyor. Seçmen “ benim yerime konuşan var” diye kendi sorunlarına duyarsızlık göstererek siyaset ile ayrışıyor. Sormuyor, sorgulamıyor, vaat dinliyor, alkışlıyor. Söylemlerin yarattığı hava ile farklılıklara kindarlık besliyor, kibir gösteriyor... Pazar günü sonuçlar belli olacak.  Önemli olan Türkiye’nin bu seçimlerin sonucundan ders çıkararak insanlığın ortak değerleri olan inanç, ulus üzerinden siyaset yapmaması. Ayrıştırıcı, aşağılayıcı, onur kırıcı dil kullanmaması. Sonuç olarak! Memleket meselelerini konuşup, tartışıp çözüm üretmeliyiz. Türkiye’de yaşayan insanlar;  Vurunmak, döğünmek, ağıt yakmak, öfke duymak, yakınmak tutumundan vazgeçmeli. Türkiye’de yaşayan insanlar;  Bizi bölüyorlar, böldüler, iç güçler, dış güçler, şucular, bucular, bayrak, ezan, millet… “Korkularından” vazgeçmeli. Ortak; İnanç, ulus ve bayrak değerleri üzerinden Türkiye’yi ayrıştırma kimsenin haddine değil. Bu coğrafyada atalarımız,  inancı, vatanı, bayrağı, ülkeyi nasıl savunduklarını her yıl kutladığımız sadece Çanakkale Zaferi ortaya koymuyor mu? Gördesli Makbule’nin, Halil Efe’nin torunları buna müsaade ederler mi? Korkmamak, öz güvenli olmak, bilimsel kaynaklar ve öğretiler ile tartışmak, çözümler üreterek ülke kalkınmasına katkı sağlamak, farklılıklara hoşgörü ile yaklaşmak… Türkiye’dir 2019 Yerel seçimleri ders çıkaracağımız, huzur içinde geçen bir seçim olsun! Birliğimiz, dirliğimiz, bütünlüğümüz bozulmasın Hadi hayırlısı…    
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2019 - Perşembe
Ali GÜLTEKİN

KİN, KİBİR, KİMLİK… SİYASETİ

Kin: Düşmanlık besler.
Kibir: Toplumu ayrıştırır.
Kimlik:  Her insan ulus ve inanç kimliğini özgürce ifade etmesi,  farklılıklara hoşgörü göstermesi uluslararası bir anlaşmadır.
Zira ulusal kültürler ve inançların hiç biri diğerinin üzerinde olmayı, yok etmeyi buyurmaz.   Buna ulusal kültür ve inançlar buna müsaade etmezler. Her inanç sevgiden, eğitimden, ortak yaşamdan, özgürlüklerden bahseder. Her ulus oluşumu içerisinde kimliksel iç ve dış savaşlar yaşayarak dersler çıkarıp içinde bulundukları gezegeni canlı ve cansız varlıklar ile birlikte yaşamayı ilke edinmişlerdir.
Peki neden?
Yerel seçimler sürecinde “Zillet, illet, vatan haini, terörist, onursuz, gurursuz, çapsız, dinsiz… Söylemleri seçim meydanlarında siyasi parti Genel Başkanlarının, Bakanların, Milletvekillerinin, Belediye Başkan adaylarının söylemleri ile baloncuk, boncuk havaya bırakıldı?
Mesele bir Belediye Başkanı seçerek nahiyeleri, kasabaları kentleri yönetmek değil mi?
Asıl mesele; Yerel seçimlerde yerel yönetici belirleme, ortak talepleri öne çıkarma, ortak taleplere çözüm üreten yöneticiyi seçmek değil mi?
O zaman bu kadar öfke, kin, kibir niye?
Ne kazandırdı?
Yerel seçim sürecinde bu söylemler Türkiye’ye, şehirlerimize, kasabalarımıza, nahiyelerimize, mahallelerimize,  çocuklarımıza, gençlerimize, kadınlarımıza, insanlığa ne kazandırdı? Şüphesiz, kazanımdan çok duyguyu, duyarlılığı, siyasetten uzaklaştırıcı bir görüntü sergiledi.
Genel başkanlar yerel seçimlere müdahil olmalı mı?
Elbette, genel başkanlar, aday belirleme sürecinde parti örgütleri ile istişare yaparak tüzüklerine uygun şekilde müdahil olurlar.  Yerel seçim sürecinde ismi ile de şekillendiği gibi yerel sorunların konuşulup, tartışıldığı bir seçim kampanyası olmalı.
Her şehrin, kasabaların, nahiyelerin, mahallelerin farklı yerel sorunları var.  Bunu en iyi o şehir, kasaba ve mahallelerde yaşayan insanlar bilirler. Ortak sorunlarını öne çıkaran seçmen bu sorunlara çözüm üretecek Başkanı seçecek seçmen yaşını yasalar belirler. Neden seçmene güvenilmiyor?
Sistematik gerileme
Genel başkanların,  bu tutumu seçmenin öz güvenini, hoşgörüsünü, yapıcı eleştiriyi, öz eleştiriyi yok ediyor. Seçmen “ benim yerime konuşan var” diye kendi sorunlarına duyarsızlık göstererek siyaset ile ayrışıyor. Sormuyor, sorgulamıyor, vaat dinliyor, alkışlıyor.
Söylemlerin yarattığı hava ile farklılıklara kindarlık besliyor, kibir gösteriyor...
Pazar günü sonuçlar belli olacak.  Önemli olan Türkiye’nin bu seçimlerin sonucundan ders çıkararak insanlığın ortak değerleri olan inanç, ulus üzerinden siyaset yapmaması. Ayrıştırıcı, aşağılayıcı, onur kırıcı dil kullanmaması.
Sonuç olarak!
Memleket meselelerini konuşup, tartışıp çözüm üretmeliyiz.
Türkiye’de yaşayan insanlar;  Vurunmak, döğünmek, ağıt yakmak, öfke duymak, yakınmak tutumundan vazgeçmeli.
Türkiye’de yaşayan insanlar;  Bizi bölüyorlar, böldüler, iç güçler, dış güçler, şucular, bucular, bayrak, ezan, millet… “Korkularından” vazgeçmeli.
Ortak; İnanç, ulus ve bayrak değerleri üzerinden Türkiye’yi ayrıştırma kimsenin haddine değil.
Bu coğrafyada atalarımız,  inancı, vatanı, bayrağı, ülkeyi nasıl savunduklarını her yıl kutladığımız sadece Çanakkale Zaferi ortaya koymuyor mu?
Gördesli Makbule’nin, Halil Efe’nin torunları buna müsaade ederler mi?
Korkmamak, öz güvenli olmak, bilimsel kaynaklar ve öğretiler ile tartışmak, çözümler üreterek ülke kalkınmasına katkı sağlamak, farklılıklara hoşgörü ile yaklaşmak… Türkiye’dir
2019 Yerel seçimleri ders çıkaracağımız, huzur içinde geçen bir seçim olsun!
Birliğimiz, dirliğimiz, bütünlüğümüz bozulmasın
Hadi hayırlısı…
 
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.