Ali GÜLTEKİN
Köşe Yazarı
Ali GÜLTEKİN
 

SEÇİM “ MUHABERESİNDEN” ÇIKIŞ

 AK PARTİ: Seçim sonuçları nedeniyle değil yürüttüğü politikalar nedeniyle oy kayıp etti. Şüphesiz öncelikli olarak tek parti iki seçim meydanı mitingleri oy getirmedi tam aksine kaybettirdi. İç politika: Başkanlık sistemi, kahramanlık destanı, Allah, Kitap, Ecdat sloganları seçmene yansımadı. Bunun sonucu olarak toplum içinde Sultanlık-Halifelik tartışmaları bariz bir şekilde ortaya çıktı.  Ortak akıl geleneği: İlk önce solcularından başlanarak, sonra liberaller küstürüldü. Ne Arınç’ın gözünün yaşına bakıldı ne de Çelik’in söylemlerine kulak asıldı. Dış politika: Yeni Osmanlı çıkışı, Çin füzesi, Rus doğalgazı, Şanghay İşbirliği Örgütü’yle yakınlık, Yabancı ülke politikaları ve basın, yayın organlarına meydan okuma oylara yansımadı.    HDP: Halkın HDP’ ye  ilgi göstermesi toplumun ihtiyaçlarını belirleyerek AK parti’nin 2003 çıkışı ile bezerlik taşıyan somut sorunları belirleme, yerinde söylemleri ve liderlerinin sempatik tutumu ile seçmen hitap etmesindendir. HDP seçmeni, Türkiye’de birliği, dirliği, barışı savunarak ayrışmaya karşı demokratik reformların yapılmasını işaret etti. Barajın yıkılarak Türkiye’de tüm kesimlerin farklılıklarına hoşgörü göstererek TBMM’de kendini temsil etmesi gerekliliğinin altını çizdi.  CHP: Cumhuriyet tarihi sonrası en etkili seçim programı ile seçim meydanlarına çıktı. Ulusalcı çevrelerin çekmek istedikleri çizgiden çıkarak yönünü halka dönerek girdiği seçimde seçmen küstürmedi tam aksine gücü oranında kazandı. MHP: Artık şu gerçek kabul edilmeli. Türkiye, farklı ulus, milliyet söylemleri üzerinden politika yapmaya taraf olmuyor. Seçmen sosyal devlet, halkçı iç politika, güçlü ve milli değerlerimizden ödün vermeden uzlaşmacı dış politika istiyor. MHP seçmenin verdiği mesajını iyi okumalı. NERESİNDEN TUTMALI? Muharebe meydanlarında, baskı ve talanın, yolsuzluk, rüşvet yalan söylemleri ile inledi. Türkiye ulusal, milli değerlerin, inançların, mezheplerin yarıştırılıp çatıştırıldı. … “seçim meydanı muharebesi” içinden çıkarak derin bir nefes aldık. Geriye baktığımızda enkazın altından nasıl kalkacağımızın hesabını yapan, kendi kayıplarını sayanda yok. Partiler mağlup olmadıklarına inanarak hala zafer naraları atıyorlar. Türkiye’nin, huzura, barışa, hükümete, istikrara, reformlara… ihtiyacı var. BIRAKIN % LİK ORANLARINI Ebette hala inanç, etnik kimlik, farklılıkları üzerinden etkilenerek partilere oy veren büyük bir kesim var. Türkiye nüfusunun % kaçı Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Bakanların adını biliyor? Kaç kişi Anayasa’yı, yargıyı, ekonomiyi, insan haklarını, demokrasiyi, sosyal devlet olmanın görevlerini biliyor? Kaç kişi vatandaşlık bilincine sahip? Bu halkı küçümsemek değil. Bu hala eğitim başta olmak üzere gelişmiş bir ülke olmadığımız gerçeğinin sonucudur. SES TABANDAN GELDİ Seçim meydanı “muharebesi” içinde her ne kadar çatışmalı, ayrışmalı bir ortam ve uçuk gelişme, büyüme rakamları açıklansa da halkın buna itibar etmediği sonucunu gördük.  İlk kez ekonomik-sosyal talepler ile siyasal hak ve özgürlükler seçim bildirgelerinde yer aldı.  Elbette bunun en önemli nedenleri, artan yoksulluk, açlık ve işsizliğin halk kitleleri içinde yarattığı tepkinin dışa vurması oldu. SEÇMEN KENDİ  İHTİYACINI DAYATTI. Dış fonlar, tarım, hayvancılık, küçük üretici, köylü, kentsel dönüşüm, şeffaf olmayan ilaheler, imar planı, milli sanayinin uluslar arası sermayenin eline geçmesi, TOKİ hasarları, giderek ağırlaşan borçluluk ve yoksullaşmayı önleyecek yoğun ve yaygın kampanyalar inandırıcılığını kaybetti. Seçmen, sosyal devlet politikaları istedi. Seçmen; Ulus, din, mezhep söylemi bezirganlığının “büyü”sü bozdu. Bu seçimlerde; Türk - Kürt, Alevi-Sünni ve diğer inanç, mezhep ve milliyetler bir arada yaşamak istediklerinin mesajını acıkça verdiler.  Bölücü, gerici ideolojik etkiler ve ayrışmalar gerçek anlamda bozguna uğratılmıştır. Asgari ücret, sendikasız ve sigortasız çalıştırılma, taşeron sisteminin yasaklanması Türkiye gündemi oldu. Tüm emekçiler için genel sağlık sigortası; emeklilerin, engellilerin, işsizlerin, bakıma ihtiyaç duyanların günümüz koşullarında gerekli ihtiyaçlarının karşılanması düzeyinde bir gelire kavuşturulmaları gerektiğinin kaçınılmaz olduğu ortaya çıktı. Tarım işçilerinin, mevsimlik işçilerin, kent-kır yoksullarının, topraksız ve az topraklı köylünün, küçük üreticinin sosyal güvenceye ihtiyaçları ortaya çıkmıştır.  Halk, eğitim ve sağlığın uluslararası tekellerin ve ‘iç sermaye’ kesimlerinin denetiminde ticarileştirilmesinden vazgeçilmesi gerektiğinin ihtarını verdi.  İYİ YOLDAYIZ Türkiye halkları; Sosyal devlet, eşit sosyal siyasal haklar, demokrasi, barış, inançların ve etnik kimliklerin kendilerini TBMM içinde özgürce ifade etmesini istedi. Yeni anayasa yapılmasını, yeni iç ve dış politikaların belirlenmesini istedi. Bu konuda dört partiye yetki vererek dört eğilimin birleşerek ülkeyi yönetmesini istedi. NASIL YAPMALI? Genel seçimlerde seçmenin partilere verdiği oy oranları ile aynı zamanda partilere bir görev de verdi. Bu göreve dudak bükenler sanmasınlar ki halk dudak okumayı öğrenmedi. İşte seçmen işte 2015 seçim sonuçları. Dört partinin de milletvekili sayılarına orantılı olarak yer alacağı bir hükümet kurulmalı. Altı ay içinde yeni bir anayasa yapmak üzere kurucu meclis seçimleri yapılmalı. Meclis bir anayasa taslağını oluşturmalı. Anayasa reformu yapılmalı, yeni anayasa kabul edilirse, kabulün hemen ardından erken genel seçimlere gidilmeli. Seçmenin verdiği mesajı iyi okuyamayan partiler ANAP, DYP, DSP ile tavla oynamak için randevu alsınlar. Hadi hayırlısı…
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2015 - Perşembe
Ali GÜLTEKİN

SEÇİM “ MUHABERESİNDEN” ÇIKIŞ

 AK PARTİ: Seçim sonuçları nedeniyle değil yürüttüğü politikalar nedeniyle oy kayıp etti. Şüphesiz öncelikli olarak tek parti iki seçim meydanı mitingleri oy getirmedi tam aksine kaybettirdi.

İç politika: Başkanlık sistemi, kahramanlık destanı, Allah, Kitap, Ecdat sloganları seçmene yansımadı. Bunun sonucu olarak toplum içinde Sultanlık-Halifelik tartışmaları bariz bir şekilde ortaya çıktı.

 Ortak akıl geleneği: İlk önce solcularından başlanarak, sonra liberaller küstürüldü. Ne Arınç’ın gözünün yaşına bakıldı ne de Çelik’in söylemlerine kulak asıldı.

Dış politika: Yeni Osmanlı çıkışı, Çin füzesi, Rus doğalgazı, Şanghay İşbirliği Örgütü’yle yakınlık, Yabancı ülke politikaları ve basın, yayın organlarına meydan okuma oylara yansımadı.   

HDP: Halkın HDP’ ye  ilgi göstermesi toplumun ihtiyaçlarını belirleyerek AK parti’nin 2003 çıkışı ile bezerlik taşıyan somut sorunları belirleme, yerinde söylemleri ve liderlerinin sempatik tutumu ile seçmen hitap etmesindendir. HDP seçmeni, Türkiye’de birliği, dirliği, barışı savunarak ayrışmaya karşı demokratik reformların yapılmasını işaret etti. Barajın yıkılarak Türkiye’de tüm kesimlerin farklılıklarına hoşgörü göstererek TBMM’de kendini temsil etmesi gerekliliğinin altını çizdi. 

CHP: Cumhuriyet tarihi sonrası en etkili seçim programı ile seçim meydanlarına çıktı. Ulusalcı çevrelerin çekmek istedikleri çizgiden çıkarak yönünü halka dönerek girdiği seçimde seçmen küstürmedi tam aksine gücü oranında kazandı.

MHP: Artık şu gerçek kabul edilmeli. Türkiye, farklı ulus, milliyet söylemleri üzerinden politika yapmaya taraf olmuyor. Seçmen sosyal devlet, halkçı iç politika, güçlü ve milli değerlerimizden ödün vermeden uzlaşmacı dış politika istiyor. MHP seçmenin verdiği mesajını iyi okumalı.

NERESİNDEN TUTMALI?

Muharebe meydanlarında, baskı ve talanın, yolsuzluk, rüşvet yalan söylemleri ile inledi. Türkiye ulusal, milli değerlerin, inançların, mezheplerin yarıştırılıp çatıştırıldı.

… “seçim meydanı muharebesi” içinden çıkarak derin bir nefes aldık. Geriye baktığımızda enkazın altından nasıl kalkacağımızın hesabını yapan, kendi kayıplarını sayanda yok. Partiler mağlup olmadıklarına inanarak hala zafer naraları atıyorlar. Türkiye’nin, huzura, barışa, hükümete, istikrara, reformlara… ihtiyacı var.

BIRAKIN % LİK ORANLARINI

Ebette hala inanç, etnik kimlik, farklılıkları üzerinden etkilenerek partilere oy veren büyük bir kesim var. Türkiye nüfusunun % kaçı Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Bakanların adını biliyor? Kaç kişi Anayasa’yı, yargıyı, ekonomiyi, insan haklarını, demokrasiyi, sosyal devlet olmanın görevlerini biliyor? Kaç kişi vatandaşlık bilincine sahip? Bu halkı küçümsemek değil. Bu hala eğitim başta olmak üzere gelişmiş bir ülke olmadığımız gerçeğinin sonucudur.

SES TABANDAN GELDİ

Seçim meydanı “muharebesi” içinde her ne kadar çatışmalı, ayrışmalı bir ortam ve uçuk gelişme, büyüme rakamları açıklansa da halkın buna itibar etmediği sonucunu gördük.  İlk kez ekonomik-sosyal talepler ile siyasal hak ve özgürlükler seçim bildirgelerinde yer aldı.  Elbette bunun en önemli nedenleri, artan yoksulluk, açlık ve işsizliğin halk kitleleri içinde yarattığı tepkinin dışa vurması oldu.

SEÇMEN KENDİ  İHTİYACINI DAYATTI.

Dış fonlar, tarım, hayvancılık, küçük üretici, köylü, kentsel dönüşüm, şeffaf olmayan ilaheler, imar planı, milli sanayinin uluslar arası sermayenin eline geçmesi, TOKİ hasarları, giderek ağırlaşan borçluluk ve yoksullaşmayı önleyecek yoğun ve yaygın kampanyalar inandırıcılığını kaybetti. Seçmen, sosyal devlet politikaları istedi. Seçmen; Ulus, din, mezhep söylemi bezirganlığının “büyü”sü bozdu. Bu seçimlerde; Türk - Kürt, Alevi-Sünni ve diğer inanç, mezhep ve milliyetler bir arada yaşamak istediklerinin mesajını acıkça verdiler Bölücü, gerici ideolojik etkiler ve ayrışmalar gerçek anlamda bozguna uğratılmıştır.

Asgari ücret, sendikasız ve sigortasız çalıştırılma, taşeron sisteminin yasaklanması Türkiye gündemi oldu. Tüm emekçiler için genel sağlık sigortası; emeklilerin, engellilerin, işsizlerin, bakıma ihtiyaç duyanların günümüz koşullarında gerekli ihtiyaçlarının karşılanması düzeyinde bir gelire kavuşturulmaları gerektiğinin kaçınılmaz olduğu ortaya çıktı. Tarım işçilerinin, mevsimlik işçilerin, kent-kır yoksullarının, topraksız ve az topraklı köylünün, küçük üreticinin sosyal güvenceye ihtiyaçları ortaya çıkmıştır.  Halk, eğitim ve sağlığın uluslararası tekellerin ve ‘iç sermaye’ kesimlerinin denetiminde ticarileştirilmesinden vazgeçilmesi gerektiğinin ihtarını verdi. 

İYİ YOLDAYIZ

Türkiye halkları; Sosyal devlet, eşit sosyal siyasal haklar, demokrasi, barış, inançların ve etnik kimliklerin kendilerini TBMM içinde özgürce ifade etmesini istedi. Yeni anayasa yapılmasını, yeni iç ve dış politikaların belirlenmesini istedi. Bu konuda dört partiye yetki vererek dört eğilimin birleşerek ülkeyi yönetmesini istedi.

NASIL YAPMALI?

Genel seçimlerde seçmenin partilere verdiği oy oranları ile aynı zamanda partilere bir görev de verdi. Bu göreve dudak bükenler sanmasınlar ki halk dudak okumayı öğrenmedi. İşte seçmen işte 2015 seçim sonuçları. Dört partinin de milletvekili sayılarına orantılı olarak yer alacağı bir hükümet kurulmalı. Altı ay içinde yeni bir anayasa yapmak üzere kurucu meclis seçimleri yapılmalı. Meclis bir anayasa taslağını oluşturmalı. Anayasa reformu yapılmalı, yeni anayasa kabul edilirse, kabulün hemen ardından erken genel seçimlere gidilmeli. Seçmenin verdiği mesajı iyi okuyamayan partiler ANAP, DYP, DSP ile tavla oynamak için randevu alsınlar.

Hadi hayırlısı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.