ÖLÜME YOLCULUK
Asya ve Ortadoğu ülkelerinde diktatör yönetimlerce savaşlar, ölümler, açlık, yoksulluk, talan içinde yaşam koşulları can güvenliği olmayanlar “umut yolculuğu” ile ülkelerini terk ediyorlar. İnsanlar, “böyle ölmektense şansımı deneyerek ölmek istiyorum” diyerek umut ve ölümü göğüslüyorlar.
AVRUPA KAPILARI NEDEN ÖLÜM DERYASI
AB, dışarıdan “cennet” bir ülke olarak görülüyor. Kazılan hendeklerde, mızrak ucunda, tel örgülerde, dağlar başında, denizin dalgaları arasında ölüm yolculuğuna çıkıyorlar. Avrupa ülkeleri yanı başında yaşanılan trajedilere kulak tıkayarak çığlıkları duymuyor, siyah gözlüklerinden ölümleri görmüyor. Karaya ne kadar çok insan ceset vurursa AB güvenlikte başarı kazandıklarının memnuniyet sergiliyorlar.
CADI KAZANINA ODUN TAŞIMAK
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanılan karışıklıkların sorumlularından birisi de AB değil mi? Askerleri, silahları, sermayeleri ile o ülkelerde ne arıyorlar? Kaynayan cadı kazanına odun taşıyanlar arasında AB ülkeleri yok mu? Ölümler üzerinde uçuşan kuzgunlar kim?
UMUDA YOLCLUK
“Umut yolcuları” en çok Almanya’yı tercih ediyorlar. Almanya bu sayıyı azaltmak için daha çok baskıcı uygulamalar ve yasalar çıkarıyor. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, bugüne kadar izlenen politikalara geçtiğimiz aylarda bir yenisini daha ekledi. Katıldığı bir televizyon programında “transit ülkelerde sığınmacı alım kampları kurulmalı” önerisini ortaya attı. Kamplara “Hoş geldin ve Seyahat Merkezleri” adını veriyor. Daha önceki SPD hükümetinde içişleri bakanlığı yapan Otto Schily de aynı öneriyi yıllar önce yapmıştı. Bu öneri toplumsal tepkiler nedeniyle geri adım atılmışt. Ne yazık ki; Bu gün aynı duyarlılık yok.
ÖLÜMLERDEN ÖLENLERİ SUÇLAMA
Avrupa’ya sığınmayı imkânsız hale getirmek için Akdeniz’deki ölümler gösteriliyor. Sınır ülkelerde “sığınmacı kampları” kurulacak. AB, BM yetkilileri denetiminde iltica başvuruları tek tek alacak. Kabul edilenler AB ülkeleri arasında nüfus oranına göre dağıtılacak. Sırat köprüsünden geçirilen insanlar AB dışındaki ülke kamplarına hapsedilecekler.
AB KAPILARA YENİ “BEKÇİ” ARIYOR
“Arap baharı” öncesi Kuzey Afrika ülkelerinden transit gelen sığınmacıların AB ülkelerine girmemeleri için Libya bekçilik görevini çeşitli maddi ve siyasi yardımlar karşılığında gönüllü üstleniyordu. Sığınmacıların Türkiye ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaştığı biliniyor. AB sırat köprüsünü Türkiye üzerine kurmak için girişimler başlattı.
TEPKİLER…
Sığınma başvurularının Avrupa’nın dışına çıkarılmasındaki amaç sığınmacıların Akdeniz üzerinde ölümüne engellemek değil, Avrupa’da sığınma hakkını kaldırmaktır.” (proasyl.de)
Gerçekten de maksat savaşın, açlığın, sefaletin sürdüğü bölgelerden insanların Avrupa’ya ulaşmasını engellemektir. Bu ülkelerde kurulacak kamplarda insanlık dışı yaşam sürdürmeleri dayatılan insanların sığınma hakları ortadan kaldırılacak.
Amaç ölümleri durdurmak olsa çoğunluğu kadınlar ve çocuklar olmak üzere 390 kişi Akdeniz’in sularına gömülmesinin önlemleri alınmaz mıydı? Daha sonraki sürede 3 bin kişi AB sınırlarında can vermedi mi? Akdeniz’de, Eğe’de hala ölümler yaşanmıyor mu?
Der Spiegel dergisine göre, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana sığınma arayışı içinde olan insanların sayısının rekor düzeye ulaştığını yazıyor. Savaşlar, çatışmalar, yoksulluk, sefalet her geçen gün artarken, umuda yolculuk daha çok can alacak gözüküyor.
SEFALET SON BULMUYOR
Yoksul ülkelerden AB’ye gelen “sığınmacılar” sefalet içinde yaşıyorlar. Meslek, dil, eğitimi olmayanların çoğunluğu bir süre sonra hırsızlık, fuhuş, kumar çetelerinin ellerine düşerek “cennet” hayal ettikleri ülkelerde cehennemi yaşıyorlar. Şanslı olanlar, hiçbir bir sosyal güvencesi olmayan, zor şartlarda kölece kaçak çalıştırılıyorlar.
Pembe rüyamızın “umuda yolculuk” hayalleri üzerinde dolaşan karabulutların arasında kuzgunlar uçuşuyor. Avrupa artık kaçak yollar ile pembe hayallerimizi süsleyen yaşama başlanılacak ülke olmaktan çıkarak ölüme yolculuk oldu…
Öyle ölümler gördük ki…
Defalarca dönüp ülkeme baktım
Yıldızlar yerde, yürekler gökte, hüzünler serde
Üzülsem de olmaz, dönsem de olmaz
Yenilsem de olmaz, eğilsem de olmaz
Umuda yolculuğa böyle çıktık.
Hadi hayırlısı…