Dünya zor bir süreçten geçiriyor. Ortadoğu karanlığı içinde kaynatılan cadı kazanına odun taşımaya devam ediyoruz. Emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda Dünya’yı ekonomi ve askeri açıdan yeniden şekillendiriyor. Ulus, din, mezhep çalışmaları ile yaratılan savaş ekonomisi, fuhuş, uyuşturucu, mülteci gelirleri ile destekleniyor.
Küresel güçler, “Arap baharı“, “özgürlük savaşı”, söylemlerini esen çöl rüzgârının önüne katarak insanlığın gözlerini kör ediyor.
Avrupalı Türkiyeliler seçim malzemesi yapılıyor.
Emperyalistlerin çatışma, savaş, iç karışıklıklar hazırlama, kurma ve yönetme uzmanları Ortadoğu ‘da ”özgürlük direnişi” olarak pembe vitrine çıkardığı vahşetin görüntülerini ekran arkasında “İslam-şiddet-barbarlık” olarak dünyaya yayarak İslamofobi akımlarını güçlendiriyor. Bu nefretin en sert estiği yerlerin başında Avrupa geliyor. İkiz binalar ile başlatılıp, Ortadoğu süreci ile beslenen İslam’a karşı nefretten yayılıyor. Avrupa ‘da yaşayan Türkiyeliler Avrupa ülkelerindeki her seçimde seçim malzemesi haline getiriliyor. Almanya’da seçim startı ile çifte vatandaşlık tartışmaları alevlendi. Yabancılar yasası ile enselerinde boza pişirilen Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin çifte vatandaşlık sorunu hala masada. Türkiye; İran, Fas ve diğer ülkeler gibi vatandaşını anlaşmalı vatandaşlıktan çıkarmayarak yaşadığı ülkede çifte vatandaş olarak kalabilmesinin yolunu açmıyor.
Türkiye nerede?
Devlet Ortadoğu zenginliği için kan denizine olta atıyor, Hükümet ısıtılan, soğutulan parada dört mevsimi yaşıyor. Ekonomistler rakamları alt üst, sağ sol yaptırarak tahlil ediyor. Araştırmacılar, analistler yerli kelimeleri yabancı kelimeler ile eşleştirerek çıkış yolu arıyorlar. Haber kanalları holdinglerin kasalarına doğru esen rüzgârın önünde sürükleniyor.
Yanı başımızda
Ortadoğu ülkelerinde ölümler, katliamlar, cinayetler, açlık, yoksulluk, organ nakli, çocuk ticareti, mülteci pazarı sıradanlaştı. Türkiye emperyalistlerce akıtılan kanın gök kuşağına dönüştürülmüş şekline bakarak umutlanıyor. “Musul Kerkük bizim olacak” rüyasından Suriye'den gelen top sesleri ile uyanıyoruz.
Söylem yerine adım atmak
Türkiye sınırları içinde emperyalist üstlerde dalgalanan bayraklara selam durarak Suriye, Mısır, Irak, Filistin işgaline karşı olunmaz. Emperyalistlerin ürettiği silahların ilk sıra alıcılarından olup, Ortadoğu için timsah gözyaşları dökülmez. Emperyalist antlaşmaları harfiyen yürüterek Ortadoğu halkının yanında olamaz.
Bize düşen görev
Türkiye halkları olarak savaşa karşı barışı öne çıkararak emperyalist işgale, savaşa ve çatışmalara karşı Ortadoğu halklarının özgürlüğü için mücadelemizi yükseltmektir.
Dünya nereye?
Nükleer tehlike ile yaşıyoruz
Doğamız yok oluyor.
Beslenemiyoruz.
Ortadoğu yangın yeri, Fırat kan akıyor.
Açlık, yoksulluk, savaş, çatışmalardan dolayı yurtlarından kopan milyonlarca insan mülteci durumuna düştü.
Ulus, inanç, mezhep düşmanlığı yayılıyor…
Türkiye nerede?
Benzin çöl faresinin kuyruğuna bağlı oynuyor.
Dolar Ağrı dağının zirvesine tırmanıyor
Savaş ekonomisi şehir varoşlarına, Anadolu kırsalına yayılıyor.
Çöl sıcakları ormanlarımızı yakıyor, Balkanlardan gelen soğuk hava ürünlerimizi dondurdu. Denizden esen poyraz Turizmi baltaladı. HES planı selle kapıldı. Nükleer hayalimiz Rus ruleti ve Japon Samuray vuruşmasının sonucuna bağlı devam ediyor.
İzmir’den Antalya’ya acil yüz nakli için gidecek olan Recep Sert uçak bileti parası bulamıyor. Baba kaymakamlık yardımı ile Bursa’dan Antalya’ya gönderiliyor.
Hatay, gezi, sel ve Suriye savaşından yara aldı.
Umutsuzluk ile boyun bükme yerine, insanca yaşamak için birlikte mücadele etmekten başka çaremiz yok.
Hadi hayırlısı…
Anasayfa
Yazarlar
Ali GÜLTEKİN
Yazı Detayı
Bu yazı 585+ kez okundu.
Vah halimize!
Dünya zor bir süreçten geçiriyor. Ortadoğu karanlığı içinde kaynatılan cadı kazanına odun taşımaya devam ediyoruz. Emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda Dünya’yı ekonomi ve askeri açıdan yeniden şekillendiriyor. Ulus, din, mezhep çalışmaları ile yaratılan savaş ekonomisi, fuhuş, uyuşturucu, mülteci gelirleri ile destekleniyor.
Küresel güçler, “Arap baharı“, “özgürlük savaşı”, söylemlerini esen çöl rüzgârının önüne katarak insanlığın gözlerini kör ediyor.
Avrupalı Türkiyeliler seçim malzemesi yapılıyor.
Emperyalistlerin çatışma, savaş, iç karışıklıklar hazırlama, kurma ve yönetme uzmanları Ortadoğu ‘da ”özgürlük direnişi” olarak pembe vitrine çıkardığı vahşetin görüntülerini ekran arkasında “İslam-şiddet-barbarlık” olarak dünyaya yayarak İslamofobi akımlarını güçlendiriyor. Bu nefretin en sert estiği yerlerin başında Avrupa geliyor. İkiz binalar ile başlatılıp, Ortadoğu süreci ile beslenen İslam’a karşı nefretten yayılıyor. Avrupa ‘da yaşayan Türkiyeliler Avrupa ülkelerindeki her seçimde seçim malzemesi haline getiriliyor. Almanya’da seçim startı ile çifte vatandaşlık tartışmaları alevlendi. Yabancılar yasası ile enselerinde boza pişirilen Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin çifte vatandaşlık sorunu hala masada. Türkiye; İran, Fas ve diğer ülkeler gibi vatandaşını anlaşmalı vatandaşlıktan çıkarmayarak yaşadığı ülkede çifte vatandaş olarak kalabilmesinin yolunu açmıyor.
Türkiye nerede?
Devlet Ortadoğu zenginliği için kan denizine olta atıyor, Hükümet ısıtılan, soğutulan parada dört mevsimi yaşıyor. Ekonomistler rakamları alt üst, sağ sol yaptırarak tahlil ediyor. Araştırmacılar, analistler yerli kelimeleri yabancı kelimeler ile eşleştirerek çıkış yolu arıyorlar. Haber kanalları holdinglerin kasalarına doğru esen rüzgârın önünde sürükleniyor.
Yanı başımızda
Ortadoğu ülkelerinde ölümler, katliamlar, cinayetler, açlık, yoksulluk, organ nakli, çocuk ticareti, mülteci pazarı sıradanlaştı. Türkiye emperyalistlerce akıtılan kanın gök kuşağına dönüştürülmüş şekline bakarak umutlanıyor. “Musul Kerkük bizim olacak” rüyasından Suriye'den gelen top sesleri ile uyanıyoruz.
Söylem yerine adım atmak
Türkiye sınırları içinde emperyalist üstlerde dalgalanan bayraklara selam durarak Suriye, Mısır, Irak, Filistin işgaline karşı olunmaz. Emperyalistlerin ürettiği silahların ilk sıra alıcılarından olup, Ortadoğu için timsah gözyaşları dökülmez. Emperyalist antlaşmaları harfiyen yürüterek Ortadoğu halkının yanında olamaz.
Bize düşen görev
Türkiye halkları olarak savaşa karşı barışı öne çıkararak emperyalist işgale, savaşa ve çatışmalara karşı Ortadoğu halklarının özgürlüğü için mücadelemizi yükseltmektir.
Dünya nereye?
Nükleer tehlike ile yaşıyoruz
Doğamız yok oluyor.
Beslenemiyoruz.
Ortadoğu yangın yeri, Fırat kan akıyor.
Açlık, yoksulluk, savaş, çatışmalardan dolayı yurtlarından kopan milyonlarca insan mülteci durumuna düştü.
Ulus, inanç, mezhep düşmanlığı yayılıyor…
Türkiye nerede?
Benzin çöl faresinin kuyruğuna bağlı oynuyor.
Dolar Ağrı dağının zirvesine tırmanıyor
Savaş ekonomisi şehir varoşlarına, Anadolu kırsalına yayılıyor.
Çöl sıcakları ormanlarımızı yakıyor, Balkanlardan gelen soğuk hava ürünlerimizi dondurdu. Denizden esen poyraz Turizmi baltaladı. HES planı selle kapıldı. Nükleer hayalimiz Rus ruleti ve Japon Samuray vuruşmasının sonucuna bağlı devam ediyor.
İzmir’den Antalya’ya acil yüz nakli için gidecek olan Recep Sert uçak bileti parası bulamıyor. Baba kaymakamlık yardımı ile Bursa’dan Antalya’ya gönderiliyor.
Hatay, gezi, sel ve Suriye savaşından yara aldı.
Umutsuzluk ile boyun bükme yerine, insanca yaşamak için birlikte mücadele etmekten başka çaremiz yok.
Hadi hayırlısı…
Ekleme
Tarihi: 23 Temmuz 2013 - Salı
Vah halimize!
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.