Meydanlara iftar çadırları kuruldu. Müslüman inançlı yoksullar ellerinde yemek kabı iftar çadırlarının önünde sırasına girdiler. İftar çadırları reklam afişleri ile cephe çevre sarıldı. Naklen yayın, özel baskılar ile gazete ve televizyonlarda“hayırseverlere itibar" kazandırılırken, yoksular teşhir ediliyor.
HAYIRSEVERLER VE HAYIRA MUHTAÇLAR
İş yerlerinde açlık ve yoksulluk, sosyal güvencesiz, kölelik koşullarında emek sömürüsü ile işçileri çalıştıranlar, devlet olanakları ile servet kazananlar kurulan iftar çadırlarının finansörleri olarak “hayırsever iş adamı-iş kadını”, “vatanseverler” olarak plaketlerini alıyorlar.
Yaşamlarını iş gücü, alın teri, emeği üzerinden kazanan yoksullar “hayra muhtaç” vatandaşlar olarak iftar çadırlarının önünde erken saatlerde yemek kuyruğuna giriyorlar.
YOKSULLUK KADER Mİ?
Kader, alınyazısı, Allahın takdiri… dini söylemler ile dini değerleri kullanan. Aç kal ama vatansız kalma, yoksul ol ama yurtsuz olma… söylemleri ile milli duyguları sömürenlere soralım:
Dini değerlerimiz:
-Zenginler inançsız mı?
-Vatan, bayrak sadece yoksullar için mi?
-İslam inancında zengin ve yoksul müminler ayrımı var mı?
Milli değerlerimiz:
-Yasaları kim yapıyor?
-Gelir dağılımını kim sağlıyor?
-Devlet olanaklarının kullanılmasına kim karar veriyor?
-Adaleti sağlamak kimin kontrolünde?
-Devletlerin askeri, polisi kimlerin saraylarını, yalılarını, iş yerlerini, rezidanslarını koruyor?
-Devlet kim için var?
Bütün bunları çoğalta biliriz. Tüm bu haksız, hukuksuz uygulamaları insanlık yapıyor. Haksız hukuksuz uygulamalarına dini ve ulusal söylemler ile şeffaf perde gererek yumuşak geçiş sağlıyorlar. Oysa İslam inancının ortaya çıktığı dönemde ibadet günümüzden çok farklıydı. Hak, hukuk, adalet, eşitlik, paylaşım olarak ortaya çıkan İslam inancı bugün zengin sofraları ve yoksul çadırları olarak ayrıldı.
YOKSULLUĞU ANLAMAK
1- Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genel müdürler, Parti liderleri üst bürokratı alarak Anadolu’nun yoksul bir köyüne giderek bir akşam orada konaklasınlar. Evdeki olanaklar ile sabah kalkıp sahur yesinler. Köylülerin yaptığı günlük işler için iş bölümü yapsınlar. Kimi sabah ellik orağını alarak tarlaya ekin biçmeye, kimi çapa yapmaya, kimileri bağ- bahçe işlerinde çalışmaya gitsinler. Akşam saatlerinde gelerek köylülerin olanakları ile iftar açsınlar.
2-Türkiye Odalar ver Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı üyelerini alarak sanayi şehrimizin varoş mahallelerindeki işçi evlerine misafir olsunlar. Akşam işçi evlerinde konaklayarak işçilerin koşullarında gece sahur yesinler. Sabah fabrikalara, tarlalara, atölyelere, inşaatlara çalışmak, iş aramak için yollara düşsünler. Akşam evlerine dönerek işçilerin olanakları ile iftar açsınlar.
3- Yoksulu anlamak: “Rejim yapar gibi oruç tutup aç kalmakla olur mu?” Yoksulu anlamak: Bir ay sahur-iftar sofralarını “kuş sütü” dâhil donatarak oruç tutmak olur mu? Yoksulluğu, sağlıksız barınaklar, sosyal güvencesiz, açlık, sefalet içinde yaşam sürdürenler en iyi bilirler.
İFTAR ÇADIRLARI UTANCIMIZDIR.
Dünya ülkeleri yöneticileri; Kendi çıkardıkları yasalar, kendi çıkarlarına uygulamaları, adaletsiz paylaşımları, sömürü düzenleri içinde insanları ulus, inanç, mezhep, renk olarak ayrıştırıp yönetmeye ihtiyaç duyarlar. Kendi zengin yaşamları için iş gücünü kullanacakları kölelere ihtiyaç duyarlar. Zenginliklerini korumak için yoksulların yoksul olarak varlıklarını sürdürmelerine ihtiyaç duyarlar. Milli ve dini değerlerimizi kendi çıkarlarına kullanmak için ne Allahtan korkarlar ne de kullardan utanırlar.
-İftar çadırı, insani değer taşır mı?
-İftar çadırı, İslam inancı içinde var mı?
-İftar çadırı, Hz. Muhammet döneminde var mıydı?
-İftar çadırı, İslam inancına göre nasıl izah edilebilinir?
… Yoksullaştırarak kölelik koşullarında çalıştırdığınız halklar, zenginliğiniz uğruna kirlettiğiniz doğa, pis nefsinize uyarladığınız dini değerler, peşkeş çektiğiniz milli miraslar, insanlığa karşı işlediğiniz suçu “hayırsever” olma gösterişi hevesinizi “kirli paralarınızla” finans ettiğiniz iftar çadırları ile “hayırsever” unvanı alarak vicdanınızı rahatlatabilecek misiniz? Bir elinde küçük oğlu, sırtına sardığı kızı, eteğine yapışmış ortanca çocuğu ile elinde boş yemek tabağı kurduğunuz “iftar çadırı” önünde yemek alma kuyruğunda bekleyen ana’nın yoksulluğunu gazete ve televizyonlarınızda hangi vicdanla? Hangi inançla? Hangi insani değerlerinizle teşhir ediyorsunuz? Bunun sorumluluğunun utancını anlınızdan nasıl sileceksiniz?
…Aç gözlülüğünüzün, insanlıktan çıkışınızın, milli değerleri peşkeş çekişinizin, Dini inancınızdan kopuşunuzun hesabını kime nasıl vereceksiniz? Allah sizi ıslah etin…
Hadi hayırlısı…