Batı emperyalizminin dünyayı götürdüğü felaketlere tanıklık ediyoruz son günlerde.
Batı emperyalizminin son üçlü örgütü olan; ABD, İngiltere ve İsrail'in dünyayı nasıl bir felakete götürdüğünü tüm dünyanın ibretle izlediği şu günlerde, "Acaba bundan sonra ABD hangi ülkeye çökecek" sorusunu akıllara getiriyor.
Biden'ın göreve başlarken vurguladığı bir söz geliyor aklıma. Diyor ki;
"Amerika geri döndü." Bu sözü ne ile örtüştürmek gerekiyor bilemedim! Belki de bilmek istemedim.
Evet, ABD'nin gizli anlaşmalar yaptığı ülkelerin sonu görüldüğü gibi Afganistan gerçeğidir.
"En kötü ihtimalle ülkeden kaçarım" fikri ile yaşayan, cahil beyinli, satılmış, köleleşmiş yöneticilerin hainliğinin bedelini masum halk ödüyor, ne yazık ki...
***
ABD'nin, hedef aldığı ülke üzerine çökme sistemi;
Üstüne çökeceği ülkelerle öncelikle gizli anlaşmalar yapıyor. Anlaştığı ülkelerden, kendi düşmanı olduğu ülkelere savaş açmasını isteyerek para ve silah desteği sağlıyor.
İstediği sonuca ulaştıktan sonra; gizli anlaşma yaptığı ülkede sinsice iç karışıklık çıkartıyor ve o ülkeyi kendi içinde parçalara bölüyor. Ordusunu itibarsızlaştırma planlarını dikte ederek, ordunun gücünün yok olmasını sağlayacak tüm baskıyı gizli gizli uyguluyor. Yeraltı, yerüstü zenginliklerini ele geçiriyor.
Ülkede büyük çaplı bir karışıklık yaratmak için yetiştirdiği ve kullandığı militanlara ve örgüt başlarına büyük vaatlerde bulunuyor. Bu zavallılar da çıkan çatışmada galip geldi ise bir savaş kazanmış düşüncesi ile zafer nidaları atıyor... işi bitince birçoğunu bir çöp gibi atıyor.
Köleleştiğini akıl edemeyen, cahil cühela, şuursuz ve milli hakimiyetini-değerlerini kaybeden toplumları bu yönde yönetmek ve kullanmak bu kadar basit, gördüğümüz üzere...
Bir toplumun otoriteye dair ilkelerini yıktığınız zaman, onu totaliter bir otoriteye maruz bırakırsınız. Sonuç olarak; bu, otorite figürü tüm gücü kendi üstüne alır ve herkes ona teslim olmak zorunda kalır. İşte ABD'nin uyguladığı "Mecburi ikna" yöntemi bu!
ABD'ye, İngiliz'e hizmet ederek kendini kurtaracağını sanan kitlelerin akıbetini tarih sayfalarında hep okuduk, şimdi de canlı canlı şahit oluyoruz.
***
Siz hala türbanın, tesettürün, kara çarşafın ve kara sakalın, Taliban'ın, El Laiden'in, İŞİD’in, Suud-vehhabi'liğin ve dini nükteler ile siyaset yapanların İslamiyet’le ilgisi olduğunu mu sanıyorsunuz?
Bir dinin içinde bu kadar farklılıklar olabilir mi? Eğer oluyorsa bu, din midir? Biraz beyin fırtınası yapma zamanı...
Neden hep Müslümanlar hedef alınıyor, hiç düşündünüz mü?
Her şeye biat eden, sorgulamayan, sadece duyduğuna inanan, bilgiye, bilime, gelişime kapalı olan ve sadece inançlara dayalı bir bakış açısı geliştiren toplumları köleleştirmek çok daha kolay değil mi?
Bu sorunun cevabını güvensiz-kararsızlıkla merak ediyorum.
İnsan bazen, bildiği bir konuda yanılmak ister ya, öyle bir şey...
Milli hakimiyetini kaybetmiş bir ülke, Batı emperyalizmin kölesi olmaya mecburdur.