"Rızkımı veren Hüda'dır, kula minnet eylemem!" Büyük tasavvuf ehli ve ezoterist Nesimi bu sözleri söylerken İlahi sistemin farkındaydı. Ruhsal ilimlerle uğraşan kişiler de kalp gözü diğer insanlara göre daha açık olur. Çünkü diğer insanlar paraya, statüye çalışırken, ruhsal kişi "ruhunun" üzerinde çalışır. Her zaman söylerim; bir şeyin uzmanı olmak için o konuya yıllarınızı vermeniz gerekir. 'Para' gibi dünya uğraşlarına yıllarını veren kimselerin yıllar sonunda ellerinde sadece koca bir boşluk kalacaktır. Ruhunun üzerinde çalışan ise yıllar geçtikçe ışıldar, olgunlaşır, Yaratıcıya yaklaşır. Zaten rızkın sahibi olan Yaratıcıdır. Dünya hayatı koca bir rüyadır. Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Bilinmelidir ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve mülk çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur.
"Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir" söylemi insanların dikkatini dünya hayatının para, mal, mülk ve statünün İlahi sistemde bir sabun köpüğü olduğuna yöneltiyor. Tasavvufta bile para ve malk, mülk hırsı kavramı kalbi kirletir diye geçer. O halde ne kadar sabun köpüğü dünya hırslarının peşinde koşarsanız o kadar kalbiniz kirlenir, ruhunuz yıpranır ve sağlığınız bozulur. Rızkı veren Hüda iken, din ve ahlak kurallarını göz ardı edip, nefsin (şeytan) peşinde koşmak neden?