“Global Bir Savaş İçin Düğmeye Basıldı.” Geçen hafta bu başlık altında uzunca bir yazı yazmıştım. Kafalarda soru işareti oluşturan mevzuular üzerine de daha detaylı yazacağımı belirtmiştim. Gelelim meselenin özüne... Geçen hafta "Küreselciler" (Emperyalistler, Tapınakçılar) ve "Ulusalcılar" (Kapitalistler, Siyonistler) tanımını da bizzat yapmıştım. Yazımın en çok dikkat çeken kısmı, aldığım tepkiler doğrultusunda söylüyorum; "Küreselcilerin kökeni İran'a, Irak'a dayanıyor" söylemim idi. Girizgah kısmından sonra, konuyu biraz daha açacak olursak, şöyle ki; Dünya'yı tek bir sistem ile yönetmeye çalışan, yeryüzünü tamamen ele geçirmeye çalışan devletler üssü bir çete var ve o çetenin adı da "Tapınakçılar" yani diğer bir adı ile "Küreselciler"dir. Bu Tapınakçılar şu an dünyaya kan kusturan, savaşları başlatan, azgın caniler dediğimiz emperyalist güçlerdir. Tek amaçları Dünya haritasını, tüm sınırları istedikleri gibi yeniden, kendi çıkarlarına göre çizmek. Bunun ilk adımını 2.Dünya Savaşı'nda attılar.100 yıllık projelerini hayata geçirmek için örgütlenmiş derin bir çeteden bahsediyorum... Tapınakçılar’ın (Küreselciler) kökeni Babil topraklarına dayanıyor. Yani Mezopotamya bölgesi... Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgedir Mezopotamya. Günümüzde Irak, Suriye, ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İran topraklarının bir kısmı Mezopotamya olarak ifade edilir. ORTADOĞU SAVAŞLARININ SEBEBİ NEDEN ACABA? Küreselciler, kendi anayurtlarının burası olduğunu savunuyorlar ve atalarının topraklarının kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar. Tapınakçılar’ın  (Küreselciler) pagan ve ona dayalı kabala dinine mensup olduklarını da bir önceki yazımda yazmıştım. Pagan dini yine Babil topraklarında doğan bir dindir. Paganlar güneşe, suya toprağa yıldızlara taparlar. Çok dikkat ederseniz Tapınakçılar yakalarında, "yıldız rozeti" taşırlar. Tarih bilgisi olanlar çok iyi bilir ki; Mezopotamya verimli topraklara sahiptir. Ayrıca coğrafi konumu ve kültürel mirası nedeniyle medeniyet Mezopotamya'da dünyanın diğer bölgelerine göre hep daha hızlı gelişmiştir. İlk yazı burada bulundu, ilk ordu, ilk imparatorluk bu bölgede kuruldu. Tarihi açıdan da önemli bir bölge diyebiliriz. Bu yüzden de yüzyıllardır bu bölge paylaşılamaz bir duruma gelmiştir. Bu bölgeyi ele geçirme savaşları daha çok süreceğe benziyor... TRUMP VE KÜRESELCİLERİN ARASINDAKİ SAVAŞ Bir önceki yazımda Trump'ın kapitalist sisteme hizmet ettiğini yazmıştım. Trump, küreselci mi? Ulusalcı mı?  Diye soru işaretleri oluşuyordur akıllarda. Biraz iyi gözlemlendiği takdirde, Trump'ın küreselci olmadığını çok net anlayabiliriz. Peki, ulusalcı mı? Bence ulusalcı da değil. Trump tamamen "yerelci". Çünkü her hamlesi, tamamen vatandaşının isteğine göre gerçekleşiyor. Mantıklı düşünecek olursak  karşısında dünyaya hükümranlık sergileyen küreselcilere rağmen, büyük zorluklara, tehditlere rağmen devam edebiliyor ise; bunun tek sebebi vatandaşın isteklerine göre hareket etmesindendir. Vatandaşını arkasına bir güç gibi alarak ilerliyor. Ha! Bu şekilde ne kadar daha ilerler, orası tartışılır. Çünkü Trump küreselcilerin isteklerine göre hareket etmeyen hatta onlara karşı çıkan bir başkan. Küçük bir anekdot geçmekte isterim. ABD'nin daha önceki başkanları olan Clinton, Bush, Barack Obama küreselci idi. Başkanların en çok öldürüldüğü bir ülke olarak bilinen ABD'de, başkanlar küresel çetenin senaryosunun dışına çıkarsa öldürülür. Yani bu durumda suikast ve darbe de ihtimal dahilinde diyebilir miyiz? Bu da tartışılır. AMERİKA, İNGİLTERE, ALMANYA GERÇEKTEN KENDİ İRADELERİ İLE YÖNETİLEN ÜLKELER Mİ? Bilinmesi gereken en önemli konu belli ki de bu! Küreselciler dediğimiz yani bu Tapınakçılar aslında ne İngiltere ne Amerika ne de Almanya... Bunların üstünde bir sistem var ve bu ülkeler de bu sistem tarafından yönetiliyor. Hiç ordusu olmayan bir ülke duydunuz mu?  Duymasıysanız ben söyleyeyim. Almanya! Ordusu olmayan tek ülke. Almanya, Amerika'nın bir üssüdür. Almanya'yı başkanları, cumhurbaşkanları veya askeri bir güç yönetmiyor. Tüm paradigmaları alt üst edecek bir bilgi olabilir belki ama Almanya, Üniversite Koruma Kurulu tarafından yönetiyor aslında. Üniversite Koruma Kurulu da derin çetelere bağlıdır. Bu çetelerin de neler yapabileceğini siz düşünün artık! Yine biraz geriye dönecek olursak 2.Dünya Savaşı'nın amacı da aslında bu idi. Bir grup azınlık olan Yahudilerin başlattığı bu savaş ile sınırlar belirlendi, devletlerin sınırları çizildi ve bu devletlerin başına seçilmiş kişiler getirildi. Yani birçok ülkenin, kendi devlet başkanları tarafından yönetildiğini düşünmemiz bu durumda çokta gerçekçi değil... Dünya'yı bir perde arkasından yöneten küresel bir çetenin olduğunu sanırım artık yavaş yavaş herkes anlamaya başladı. "Dünya uyanıyor" demiştim bir önceki yazımda. Evet, Dünya uyanıyor! ORTADOĞU PROJESİ VE KÜRESELCİLERİN BU BÖLGEDEKİ BEKLENTİSİ  İsrail ve Yahudi sermayesini temsil eden Neo Con'lar, CIA, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı küreselcilerin en hakim olduğu yerlerdir. Pentagon'dan gelen "Suriye'de IŞİD henüz bitmedi" açıklamasını hatırlayanınız var mı? Bu mesaj küreselcilerin Trump'a yaptığı bir tehditti ve ABD'yi istikrarsızca bir kaos içine sürükleme amacı vardı. Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi, uzun erimli bir Neo Con projesidir. Irak, Suriye, Yemen, Libya, Mısır, İran ve Türkiye, onların oluşturduğu haritada İsrail'in güvenliği için kurulacak ikinci bir İsrail (Kürdistan) Devleti için kurban edilecek ülkelerdir. Bunun için de PKK ve diğer ülkelerdeki türevleri ile IŞİD, Müslüman kardeşler, El Kaide ve benzeri dinci terör örgütleri de hep ABD Neo Conları tarafından kuruldu ve beslendi. "Ulusalcı" Trump, şimdi bu geniş kapsamlı projeyi tehdit eder bir konumda olduğu için, Trump'a kontrast olarak hareket eden bir sistem var, "küreselciler". KÜRESELCİLERİN TÜRKİYE PROJESİ ABD'deki 17 istihbarat kurumunu bünyesinde barındıran Ulusal İstihbarat Konseyi (NIC) her beş yılda dünyanın geleceğine yönelik tahminlerini açıklar. NIC'in raporları incelenirse, Küreselcilerin gelecekteki planlarının şifreleri de çözülebilir. Küreselciler bu tür raporlarda gelecekte olacak dedikleri olayların bir bölümü de aslında kendilerinin planladığı olaylardır. NIC'in 2030 Global Trendler raporunda, 2030 yılına gelindiğinde birçok yeni devlet ve mega şehirlerin ortaya çıkacağı varsayılıyor. Bu nedenle yeni yönetim modelleri ortaya çıkacak deniyor. Türkiye'deki yönetim modelini kökünden değiştirme projesi! Özerklik verilerek oluşturulmak istenen şehir modelleri, Küreselcilerin şehirlerimizin yönetimine müdahil olma planı olabilir mi? Sorusunu akıllara getirmiyor mu? Bu konulara dair araştırarak, analiz ve gözlemler eşliğinde, daha fazla bilgi paylaşımı kapsamında buluşmak dileği ile....