Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

SEVİLME İÇGÜDÜSÜ İLE KURTARICI MI ARIYOR, İNSAN DENİLEN VARLIK!

Her insanın doğasında, bir şeyleri alabileceği insanlara çekilme içgüdüsü vardır. Yani ihtiyacı olan sevgiyi ve ilgiyi alabilme isteği gibi... Aslında olgun insan, sadece aldığı şeyi sevmez. O, insanda bulduğu özü sever. Karşısındakine de bulduğu öze duyduğu şefkat ve saygı ile muamele eder. Tüm varlıkların bizim gibi değerli ve anlamlı olduğunu idrak etsek, sevgi anlayışımız, sevgide beklentimiz değişir miydi acaba? Hiç kendinize sordunuz mu; olgun bir sevgi anlayışına sahip miyim diye? Olgun bir sevgi anlayışına sahip olmayan insan, sadece sevilmeyi sever ve sevildikleri zaman bunun kıymetini de bilmezler. Sevgiyi akıtan kişiyi bir şekilde hayatlarında tutar ama dengi olacak türden bir sevgi ile besleyemezler. Zira sevilme ihtiyaçları giderildiği zaman odakları tamamen kendilerine kayar. Bu sevilme hissinin kaynağından mahrum kaldıklarında, yine büyük bir yoksunluk hissederek geri döner... ve bu kısır döngü sürüp gider. SEVGİ DE MUTLU ETMEZ İNSANI, KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEDİKTEN SONRA! Sevgiliye kavuşmuş nice insan görürüz değil mi? Peki, her sevgi, her sevgili mutlu eder mi insanı? …kendi özünü ve ne istediğini bilmedikten sonra? Eğer sevgili, seni sana, seni öteye, seni karşıya taşıyan değilse; ki genelde de pek öyle olmuyor, o zaman o doyumsuzluk devam etmiyor mu? Ya gerçek doyum? Gerçek doyum ve huzur insan kendisiyle bütünleşmeye başladığında, ruhu ile içsel bir bağlantı kurmaya, yüreğinin derinliklerini görmeye, hissetmeye başladığında oluşmaz mı? Ve sen kendinden memnun değilsin, kendinle barışık değilsen, ne istediğini bilmez isen, sevgili sana ne yapsın? Neyini tamamlasın? Böyle bir tamamlanma yok ki... Belki de bu yüzden boşanmalar artıyor, ilişkiler dejenere oluyor, duygular erozyona uğruyor. "Ah, eski insanlar," diyorum var gücümle, iç sesimle… Eski insanların hiç olmazsa sabrı vardı, şimdilerde sabır da demode oldu. Çağ hızlı, herkes her şeyi çabucak tüketmeye alıştı... Her şeyi hızla tüketme mantığı ile bir yere varılamayacağını hepimiz anlayacağız günün birinde. Hayat, hepimize gerçekleri anlatmamız konusunda öyle derin ve anlamlı dersler veriyor ki; bir durup düşündüğümüzde ancak bunun farkına varabiliyoruz. Mesele bu kadar da basit değil tabii. İçe, öze dönmedikten sonra, o derin bağlar; sevgiyle-saygıyla gerçekten 'aşk'la kurulmadıktan sonra her ne yaparsak yapalım, durmadan başa dönüp dururuz...
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2021 - Perşembe
Ayşe  Yıldız

SEVİLME İÇGÜDÜSÜ İLE KURTARICI MI ARIYOR, İNSAN DENİLEN VARLIK!

Her insanın doğasında, bir şeyleri alabileceği insanlara çekilme içgüdüsü vardır. Yani ihtiyacı olan sevgiyi ve ilgiyi alabilme isteği gibi...

Aslında olgun insan, sadece aldığı şeyi sevmez. O, insanda bulduğu özü sever.

Karşısındakine de bulduğu öze duyduğu şefkat ve saygı ile muamele eder.

Tüm varlıkların bizim gibi değerli ve anlamlı olduğunu idrak etsek, sevgi anlayışımız, sevgide beklentimiz değişir miydi acaba?

Hiç kendinize sordunuz mu; olgun bir sevgi anlayışına sahip miyim diye?

Olgun bir sevgi anlayışına sahip olmayan insan, sadece sevilmeyi sever ve sevildikleri zaman bunun kıymetini de bilmezler.

Sevgiyi akıtan kişiyi bir şekilde hayatlarında tutar ama dengi olacak türden bir sevgi ile besleyemezler.

Zira sevilme ihtiyaçları giderildiği zaman odakları tamamen kendilerine kayar.

Bu sevilme hissinin kaynağından mahrum kaldıklarında, yine büyük bir yoksunluk hissederek geri döner... ve bu kısır döngü sürüp gider.

SEVGİ DE MUTLU ETMEZ İNSANI, KENDİ ÖZÜNÜ BİLMEDİKTEN SONRA!

Sevgiliye kavuşmuş nice insan görürüz değil mi? Peki, her sevgi, her sevgili mutlu eder mi insanı? …kendi özünü ve ne istediğini bilmedikten sonra? Eğer sevgili, seni sana, seni öteye, seni karşıya taşıyan değilse; ki genelde de pek öyle olmuyor, o zaman o doyumsuzluk devam etmiyor mu? Ya gerçek doyum?

Gerçek doyum ve huzur insan kendisiyle bütünleşmeye başladığında, ruhu ile içsel bir bağlantı kurmaya, yüreğinin derinliklerini görmeye, hissetmeye başladığında oluşmaz mı?

Ve sen kendinden memnun değilsin, kendinle barışık değilsen, ne istediğini bilmez isen, sevgili sana ne yapsın? Neyini tamamlasın? Böyle bir tamamlanma yok ki... Belki de bu yüzden boşanmalar artıyor, ilişkiler dejenere oluyor, duygular erozyona uğruyor.

"Ah, eski insanlar," diyorum var gücümle, iç sesimle… Eski insanların hiç olmazsa sabrı vardı, şimdilerde sabır da demode oldu. Çağ hızlı, herkes her şeyi çabucak tüketmeye alıştı... Her şeyi hızla tüketme mantığı ile bir yere varılamayacağını hepimiz anlayacağız günün birinde. Hayat, hepimize gerçekleri anlatmamız konusunda öyle derin ve anlamlı dersler veriyor ki; bir durup düşündüğümüzde ancak bunun farkına varabiliyoruz. Mesele bu kadar da basit değil tabii. İçe, öze dönmedikten sonra, o derin bağlar; sevgiyle-saygıyla gerçekten 'aşk'la kurulmadıktan sonra her ne yaparsak yapalım, durmadan başa dönüp dururuz...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.