Dostoyevski'ye göre dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur.
İnsanın ait olmadığı yerde yabancılaştığını ne kadar da güzel özetlemiş; Rus yazar Dostoyevski...
İnsan, yakın çevresi ile, toplum geneli ile uyum yaşayamadığı hissine kapılınca kendini o yere ait hissetmez doğal olarak ve her defasında oradan uzaklaşmak, kaçmak, gitmek ister. Böyle bir duygu hali başta kötü gibi algılanılsa bile, bardağın dolu tarafından bakıldığında ise böyle bir duygu içinde olan kişiyi ne çevresindeki insanlar ne de toplum dayatmaları şekillendiremez. Çünkü kişinin ne istediğini bilme farkındalığı, bozuk bir sisteme itaat etmenin kendi özüne, değerlerine ters düştüğünü hatırlatır.
İnsan gerçekten kendini ait hissedebileceği bir yerin olup olmadığını, olup olmayacağını merak eder durur hayatı boyunca. Bu his öyle ki; gölge gibi takip eder bir ömür boyu…ve öyle ki; her şey sizin olabilir, her şeye sahip olabilirsiniz ama siz hiçbir şeye, hiçbir yere ait olamazsınız.
Bu, insanın hayatında oluşan ve kolay kolay doldurulamayan en büyük bir boşluk haline gelir.
GÜVEN İNSANIN ANA VATANIDIR
Güvenin olmadığı bir yere kim kendini ait hissedebilir ki?
Güven, her insanın ana vatanıdır. Her insan güven duyduğu yere kendini ait hisseder. Güvenin bitti, güvenin olmadığı her yer insana yabancılaşır.
Hiçbir konuda gri bölgeleri sevmeyiz. Her şey ya siyahtır ya beyaz. Net olmayı isteriz. Bir cevap ya tamamen doğrudur ya da tamamen yanlış. Durumsal olarak değişen şeyler bize güven vermez. Hap gibi cevaplar isteriz. Ancak, kesin çizgileri bulamamak birçok konuda olduğu gibi, aidiyet eksikliğinin de sorumlusu haline gelir.
Hak ettiğimizi almadığımızı düşündüğümüzde, ki bu maddi ve manevi, bireysel ya da toplumsal her konu için geçerli; bir süre sonra ait olmaktan vazgeçeriz.
Ait hissetmeye dair bir umut kalmadığında ise; artık hiçbir şeyin bir önemi kalmaz. Bu duygunun telafisi de mümkün değildir ne yazık ki.
Kendini bir yere ait hissedemeyen biri ne yöne gideceğini de bilemez. Hep bir belirsizlik, hep bir boşluk hali hataya da sürükleyebilir...ve insan, olmadığı bir yerde hayatın daha iyi aktığını düşünür ve hatta o olmadığı yerlere yelken açar…öylece döner dolaşır, kendini ait hissedebileceği yeri bulmaya çalışır.
ADALETİN OLDUĞU YERE AİTTİR İNSAN
"Adalet kainatın ruhudur" demiş, Ömer Hayyam.
Bu düşünce bireysel, toplumsal her şey için geçerlidir. Adaletin olmadığı yerde güven, güvenin olmadığı yerde aidiyet duygusu olmaz.
"Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta."