"Her şeye doğru demek aptallıktır.
Her şeye yanlış diyen zorbadır" demiş, evrensel düşünür Mevlana.
Geçmişten bugüne, doğruyu ve yanlışı hep sorgulamışızdır. İnsanlar kendi değerlerine, anlayışına, bakış açısına göre bir şeylere 'doğru' ya da 'yanlış' gibi bir değer yüklemesi yapmıştır. Birinin doğrusu, bir diğerinin yanlış saydığı bir durum olarak ortaya çıkabiliyor. Elbette bu, olması gereken bir şey. Ancak; bu durum karşısında asıl sorun kişinin kendi doğrularını başkalarına dikte ederek kabul ettirmeye çalışmasıdır. Aynı fikirde olunmadığında, karşıt fikirdeki kişiyi reddeder bir tutumla, güç savaşına girebilecek kadar yıkıcı olabiliyor insan.
Unutmamak gerekiyor ki; farklı fikirler insanı geliştirir, yaratıcılığını artırır ve yeni bakış açısı kazandırır. Karşıt fikirlere karşı çıkmadan önce iyi dinlemek ve anlamaya çalışmak çok daha sağlıklı iletişimlere kapı açmaz mı?
DOĞRU VE YANLIŞ ALGISI
Şunu iyi bilmek gerekiyor ki; mutlak doğru ya da mutlak yanlış yoktur. Hiç olmadı olmayacak da. Doğru ya da yanlış tanımının çıkışı sadece yozlaşmadan ibarettir. Hangisini bir diğerinden ayırıp hüküm verebilirsin? Hiçbir şey doğru ya da hiçbir şey yanlış değildir. Çinli Taoizm felsefecisi Çuang Tzu'nun şöyle bir örneklemesini paylaşmak isterim.
**
Diyor ki; ''Eğer bir kimse rutubetli bir yerde uyursa önce sırtı ağrımaya başlar sonra da sanki yarı felç inmiş gibi hareket edemez olur. Pekiyi ama bu, çamur balığı için de böyle midir? Eğer bir kimse ağaç üzerinde yaşamak zorunda kalırsa aşağı düşmek korkusuyla sürekli dehşet içindedir. Ama bu, maymun için de böyle midir? Şimdi bu üçünden yani insandan, çamur balığından ve maymundan acaba hangisi, yaşaması gereken yeri mutlak surette doğru ya da isabetli bir şekilde bilir? İnsan sığır eti de yer, geyik de yer ot yer; kırkayaklar da yılanları pek lezzetli bulurlar; baykuşlar da fareden hoşlanırlar. Mutlak lezzetin ne olduğunu bunlardan acaba hangisi bilmektedir? Bir maymunun arkadaşı yine bir maymundur; bir geyiğin arkadaşı yine bir geyiktir. Çamur balığı ise başka balıklarla birlikte yaşamaktan hoşlanır. Mao Ç'iang ile Li Çi ise bütün erkeklerin indinde ideal olarak güzel kadınlardır. Ama eğer bir balık onlar gibi bir güzel kadın görse suyun dibine dalacak; kuşlar yukarılara uçacak ve geyik de herhangi bir yöne doğru dört-nala kaçacaktır. Peki, bu, dördünün arasında mutlak güzellik idealini hangisi biliyordur acaba?" Doğru ve yanlış ayrımını ne güzel anlatmış değil mi?
***
Sürekli ahlak, insanlık, doğru, yanlış gibi anlamsız tartışmalara yaşıyor insanlık.
Oysa 'yalancılık, zeka ve beceri arttığında vuku bulur. Toplumda aile ilişkileri bozulduğunda 'evlat saygısı', 'baba şefkati' gibi konular vurgulanır. 'Namuslu insan' kavramı da toplumda ahlaksızlık çoğaldığında önem kazanır. 'İnsanlık' kavramı toplum merhametsizleşince öne çıkar. Görgü kuralları, dürüstlük gibi kavramlar toplum yozlaştığında önem kazanır. Yani bu konuları doğru ya da yanlış olarak savunmak beyhudedir...Ne kadar ayrışıp bu doğru bu yanlış dersek; gerçeklikten uzaklaşırız... çünkü her şey birbirinin zıttı ile bilinir.
Ne diyordu bunu fark etmiş olan bir başka evrensel düşünür?
'Gel, gel her ne olursan yine gel...'