Başımız sıkıştığında ilk aradığımız polis.
Köyde bir kavga olduğunda ilk müdahale eden jandarma.
Gece biz rahat uyuyalım diye, saatlerce onlarca kilo ağırlıkla ayakta nöbet tutan asker.
Sitelerimizde rahat oturalım, bankalara güvenli girelim diye güvenlikler var.
Bizlerin güvenliği için birçok koruyucumuz var.
Koruyucularımız sayesinde birçok suçlu yakalanıyor.
Peki sonra ne oluyor? Mahkeme salıyor.
Yazık değil mi bu kadar emek veren insanlara?
Bizlerin güvende olması önemli değil mi?
Bakın asker, polis kesinlikle para için yapılacak meslekler değil.
Her ne kadar şu an da atanamayan okuyamayan, kısacık bir eğitim ile asker olabilse de, kesinlikle para için yapılmaz.
Çünkü canını ortaya koyuyorsun, vatanım, Ülkemin iç huzuru diyorsun. Bunun karşılığı da para olamaz.
Hiçbirimiz haklarını ödeyemeyiz.
Ama benim asıl anlatmak istediğim, bu kadar insanın emeği hiçe sayılıyor.
Halkı için soğuk-sıcak, gece-gündüz demeden bu kahramanlar için emeklerini hiçe saymayın.
Ayrıca da biliyorum hepsi çok yakışıklı. Şu üniformanın yakışmayacağı bir tek kişi var oda işte bu kadar şeye sebep oluyor.
Bir yandan da dünya genelinde cezaevleri arasında doluluk oranı en yüksek Ülke Türkiye.
Tabi ki Türkiye. Şu an da cezaevlerinin yarısından çoğunu, düşünce özgürlüğünden dolayı tutsak olan insanlar dolduruyor.
Yanlış insanları tutuklayarak, asıl suçluları gözden mi kaçırıyoruz acaba?
Aslında bazen boşa yazıyorum gibi geliyor.
Çünkü bu Ülkede 45 çocuğa tecavüz edildiğinde, bir kereden bir şey olmaz denildi.
45 çocuğun hayatı ne olacak ya da ailesi ne durumdadır kimse düşünmedi.
Bu Ülkenin anı defteri gibi düşünün yazılarımı. Bir iç döküş.
Çok ama çok sinir olduğum bir konudur, özel ekiplerle yakalanıp mahkemede salınma durumu.
Suç işlemiş bir kişinin mahkemeye çıkana kadar ki sürecinden bahsedeyim.
155 aranıyor ve ihbarda bulunuluyor. Daha sonra polis gelip olayı kontrol ediyor. Şikayet edilen kişi eğer olay yerindeyse, gözaltına alınıyor daha sonra evrak işlemleri bittikten sonra mahkemeye gönderiliyor.
Bu kadar kısa değil ama süreç.
Polis şanslı ise, zanlı olay yerinde oluyor. Eğer ki değilse, bulana kadar irtibat kurabileceği herkes takip altına alınıyor. Adım adım izleniyor. Yeri belirlenene kadar büyük bir çaba sarf ediliyor. Daha sonra operasyon hazırlığına giriliyor. Kaç polis ne ile karşılaşacağını belki de bilmeden adalete teslim etmek için takdire şayen bir çaba sarf ediyor.
Peki sonra? Belki birkaç ay cezaevinde kalıp sonra aramızda dolaşmaya devam ediyorlar.
Kadir Şekeri bilmeyen yoktur. Onun olayının ses getirmesinin ve uzun tutukluluğunun ardından, kimse şiddete cesaret ederek yaklaşamadı.
Size bir örnek haber paylaşıp yazımı sonlandıracağım.
İşlediği bir suç sebebiyle Asayiş Büro Amirliği ekiplerince yakalanan U.O., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adli mercilerce tutuklanarak Alanya cezaevine teslim edildi.
Manavgat Asliye Ceza Mahkemesince “Ruhsatsız Ateşli Silahlar ve Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma” suçundan 1 Yıl, yine aynı suçtan 1 Yıl 6 Ay, Antalya Ağır Ceza Mahkemesince “Kasten Öldürme“ suçundan 15 Yıl hapis cezası olmak üzere toplam 17 Yıl 6 Ay hapis cezası bulunan U.O. isimli şahıs, Manavgat Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekiplerince yakalandı. U.O., Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından çıkarıldığı adli merciler tarafından tutuklanarak cezaevine teslim edildi.
Sonra ne mi oldu?
şartlı tahliyeden salıverilen U.A.’nın infazını yaktığı için hakkında yakalama kararı çıkarıldığı belirlendi.
Burada yazıldığı gibi basit şekilde yakalanmıyor bu adamlar.
Büyük emek var. Canlarını ortaya koyuyorlar daha ne olsun. Sonrasında koruyucularımızın içi soğuyor mudur sizce? Ben yakalayacağım, ama mahkeme salacak. Canımı bunun için mi ortaya koyuyorum demez miyim? Görevimi hevesle yapma isteği kalır mı içimde?
Kalmaz.
Söylenecek çok şey var. Hangi birinden bahsetsem diye düşünürken bu aklıma geldi. Sizlerle de paylaşmak istedim. Vesselam.