Ülke topraklarının geri alındığı işte o büyük gün; 30 Ağustos 1922... Dumlupınar'da Atatürk'ün başkumandanlığında zafer ile sonuçlanan Büyük Taarruz... Dünya tarihine altın harflerle kazınan, kahramanlık destanı yazdıran zaferin, kurtuluşun günü.
BÜYÜK İSKENDER VE ATATÜRK
Sivas Kongresi günlerinde Mustafa Kemal'i ziyarete gelen Amerikalı general Harbord, paşayı Büyük İskender'e benzetir ve "Aynı yerde doğmuşsunuz zaten" der.
Mustafa Kemal "Benzerlik bundan ibarettir general" cevabını verir. " O, dünyayı fethetmeye çalışıyordu, bense vatanımı savunuyorum...”
Bir mehtaplı gecede İsmet Paşa, Sivrihisar'ın kayalıklarında "İzmir'de görüşürüz" demişti.
Mustafa Kemal "Bugün, yarın, fakat mutlaka, mutlaka İzmir' e gireceğiz" dedi.
İZMİR'İN KURTULUŞU İLE ZAFERE AÇILAN KAPI
Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur.
Girdikleri her yeri yakıp yıkan cani Yunan askerleri en sonunda İzmir denizine döküldü.
İzmir'in de geri alınması ile 3-4 gün içerisinde bir başka dünya doğdu. Ülkecek esaretten, sefaletten, yokluktan, özgürlüğe, bağımsızlığa, aydınlığa, varlığa kavuştuğumuz muazzam bir zafer yaşadık.
Bütün dünyanın dili tutuldu!
Mustafa Kemal başkomutanlığında Türk ordusu bizzat, tarihin sayfalarından hiç silinemeyecek eşsiz bir kahramanlık destanı yazdı.
Bu destan öyle bir destan ki; hiç kimsenin bunu unutturmaya gücü yetmeyecek. Çünkü Türk milleti; milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya, canı pahasına bağlıdır. Her ne kadar da değerleri bozmak için türlü dolaplar dönse bile,
Ulu Önder Atatürk'ün; "Türk milleti zekidir," dediği gibi bu millet, milli şuuru ile asla oyunlara gelerek değerlerinden vazgeçmez.
Ebedi başkomutan ve büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürt'ü, silah arkadaşlarını, ismi bilinen ve bilinmeyen isimli, kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.