"Cenneti ahirette arama, dünyanı cennete çevir" diyerek başlamak istiyorum bu haftaki köşe yazıma. Bir şeylere inanmak tabii ki mutlu eder insanı. İnançlar insana huzur verir. Her insan istediği bir dine, bir şeylere inanabilir. Bu en insani bir seçim elbette. Ancak biz, insanlar olarak yaşadığımız bu dünyayı cehenneme çevirerek, cenneti ahirette yaşamak istercesine, kötülükte yarış halindeyiz adeta. İnsan öncelikli bir dünyada yaşmak bu kadar zor mu? İnsan odaklı bir yaşamda neler olması gerekir mesela? Biraz hatırlayalım mı? Ne dersiniz? *** Öncelikle yaşadığımız ülkede, şehirde güven içinde yaşamanın yöntemlerini artırmalıyız. Her bir bireye bu noktada iş düşüyor. Çok büyük bir iş de değil üstelik. Mesela yaşadığımız, başımızı soktuğumuz evlerin güvenilir, sağlam, dayanıklı olması için vicdanlı, aklı hür, etik kurallarla işini yapan insanlara ihtiyacımız var. Para odaklı bir yaşam, kısa vadede insanı mutlu eder. Ancak hakkıyla kazanılmamış kazanç, insana bir süre sonra ağırlık olur. Nasıl mı? Ülkemizde yaşanan depremlerden sonra bunu çok iyi öğrendik ki; çok para kazanmak için yapılan binalardan, haksız kazanç sağlayanlar şu anda kazandıklarının hesabını hem vatandaşa hem de hukuk karşısında veremiyor. ÖNCELİK PARA OLMAMALI Birçok insanın hayatını cehenneme çeviren para odaklı kişiler yüzünden onlarca binalar yıkıldı ve çok canlar gitti. "Cennetten bir köşe" diye satılan, satışa sunulan yapıların mezar olduğunu gördük deprem felaketi sonrasında. Evet, insan odaklı bir yaşam için öncelik para olmamalı. Elbette para kazanacağız ancak, birilerinin hayatını çalarak, birilerinin hayatını kabusa çevirerek, mutluluklarını alarak değil! İNSAN ODAKLI BİR YAŞAMDA MALZEME EKSİKTİ İnsan odaklı bir yaşam için empati şart! Enkaza dönüşen evleri kendi ailenizden birinin, en sevdiğiniz insanların oturacağını ya da kendinizin oturacağını düşerek yapsaydınız, nasıl yapardınız o evleri diye düşündünüz mü? Diye sormak istiyorum müteahhitlerimize, mühendislerimize vs. Empati mi eksikti o binaların yapımında acaba? Evet, malzeme eksikliğinden söz ediyor konunun uzmanları. Empatinin, vicdanın, merhametin, sevginin, etik ahlak kurallarının olmadığı yapılarda evet, malzeme çok eksikti! BU FELAKETTEN DERS ALMA ZAMANI Ülkece bu felaketten ders alma zamanı. Yaşadığımız şehirde rahat, huzurlu ve güvenli hissetmek için ayağa kalkarak, şehir planlamasını tekrar gözden geçirmeliyiz. Müteahhitler, mühendisler, mimarlar, STK'lar, yerel yönetimler ve tüm vatandaşlar olarak hepimizin birlik ve beraberlik içerisinde, el birliği ile yaşadığımız şehri cennete çevirmeyi hedefleme zamanı. Başka Türkiye yok! Her insanın güvenli olarak yaşadığı tek yer vatanıdır. İnsan odaklı yaşam, vatanı sevmekten geçer. *** "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır," diyen Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözü temel düsturumuz olursa; daha yaşanılır bir coğrafyada olduğumuzdan hiç şüphemiz olmayacak. Güven ve huzur dolu günlere... Esen kalın.