Bülent Orakoğlu
Köşe Yazarı
Bülent Orakoğlu
 

GENÇ KUŞAKLARIMIZIN İÇİNDE BULUNDUĞU ORTAM

Genç kuşaklarımızı tanımak ve anlamak için, Doğdukları günden günümüze kadar içinde yaşadıkları, geliştikleri, büyüdükleri Türk toplumunun geçirdiği kültür değişmelerini ve bugün içinde bulunduğu durumu değerlendirmekte yarar vardır. Bu gün ülkemiz kavram ve değer kargaşası çatışması içinde olup; Bundan kurtulabilmenin savaşımını gençlik olarak vermekte midir? Bunun yanı sıra, bugün; Herkes bu kargaşa ve kaostan yakınmakta mıdır? Buna karşın bilerek yahut bilmeden bu kargaşayı ve kaosu artıran bir davranış veya eylem de bulunmayan bir gençlik mi? Oluşturulmaktadır. Bu ortamın en belirgin özelliği ise; Kişilerin karşılıklı ya da toplumsal ilişkilerde hiçbir kural ya da yasanın tanınamaz hale gelmesinden kaynaklanmaktadır. Günlük yaşantımız içerisin de; Sokakta, çarşıda, pazarda, okulda, işyerinde, gezmede, eğlencede bu kargaşanın kural ve yasa tanımazlığın değişik örneklerini görmekte, hatta kendimiz bile yaşamaktayız. Çoğunlukla bütün bunlara karşı tepki göstermeden, ya umursamazlık, ya da çekinme ve korku nedeniyle “ ADAM SENDE” denilip yıllarımızın geçilmekte olduğunu görüyoruz. Yollarda tüm trafik kurallarını çiğneyen sürücüler, Aklına gelen her yere arabasını bırakıp yolları ve kaldırımları kapayan araba sahipleri, Fazla değerle mal satışı yapan bakkal ve market sahipleri, Sattığı malın değerini istediği gibi oynayan bakkal, market, kasap ve manav işletenler, Görevine geç gelen memur, amir ve müdürler, Elindeki olanakları kullanmayan ya da kötüye kullanan görevliler, teker teker konuşulduğunda kargaşadan yakınan kişiler olmalarına rağmen kendilerinin bu tip kargaşalara yarattığının bilincinde olmadıklarını sanıyorlar. Günlük yaşantımızda sıklıkla görülen bu kargaşalar yanında, toplum yaşantımızı daha derinlerden etkileyen faktörlerde var olduğunu görüyoruz. Son yıllarda gittikçe arttığı görülen adam kayırmacılığı, ihale yolsuzlukları bunların başına çekmektedir. Yolsuzluğun girmediği hiçbir devlet kurumu kalmamıştır. Alınan yöntemler, söylenenlere bakılırsa, yönetimin çeşitli kesimlerdeki bazı kişilerin becerisi ve başarısı, topladıkları kaynaklarla ölçülebilmektedir. Bunun yanında yasal yönden kazanılmış, vergisi ödenmiş gelir sahiplerinin azlığı yanında, ülkemizi vergi kaçakçılarının cenneti duruma getiren görülmemiş refah, bolluk ve lüks içinde yaşayan ve sayıları gittikçe artan kapitalist bir grup yaratılmaktadır. Bugün; Kargaşa ve kaosa yaratanları, ya da bu ortamları hazırlayanları sayısal olarak gösteren, bunlara bakarak yorum yapma olanağını veren verilerden yoksun olduğumuzu düşünüyorum. … varsa bile bu yorumcularımızın yazılı ve görsel basında azınlıkta kaldığını inananlar grubun da olduğumuzu inanıyorum. Ülkemizin bu yaşadığımız günlere kadar, gerçekçi hiçbir önlem alınmadan geldiği, ya da getirildiği bu kargaşa ortamına girişi, yılların birikimi sonucu ortaya çıkan kültür çatışmalarından doğmuştur. Genç kuşağımızın üst sınırı olan 25 yaşındakilerin doğduğu yıllardan başlamak üzere, bu sistem 1950’li yıllara kadar uzanmaktadır. Bu gün ülkemiz de; Önce ekonomik dengesizlikler başlatıldı. Toplumumuzun beklentilerine, değişime, gelişme isteklerine, kırsal alanlarda çözüm aramadan, programlı, planlı sanayileşme yapamadan, Kentleşmeyi özen göstererek kalkınma süreci başlatıldı. Tarımdan karınlarını doyuramayanların akın akın kentlere gelmesi, kentlerde bu kargaşayı ve kaosu yaşamamıza sebep oldu. Bu göçlere siyasilerimiz sanki bu göçlerin bir demokrasiymiş gibi olmasının önüne açtılar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız gelsinler” görüşü içinde sağlıksız bir kentleşme belirli kurumlara ve onların yarattığı kural ve değerlere bağlı olmadan yaşam savaşını sürdürmeye çalışan, sayıları milyonları bulan insanlarımızın türemesine sebep oldular. Şunu iyi bilelim ki; Gençlik sosyal bir sınıf değildir. Ama her zaman önemli bir toplumsal güç ve beyin olmuştur. Üretemeyen bir toplumun gençliği, üretmeden tüketmeye alıştırılır hale getirilmiştir. Bu tüketmede de lüks harcamalar, göz önünde bulundurulursa marka değerleri ortaya çıkmaktadır. Halbuki; Eğitim üretim içinde bir gelişmedir. “Yanlış mı?” diye düşünüyorum. Esen kalınız efendim.
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2019 - Pazartesi
Bülent Orakoğlu

GENÇ KUŞAKLARIMIZIN İÇİNDE BULUNDUĞU ORTAM

Genç kuşaklarımızı tanımak ve anlamak için,

Doğdukları günden günümüze kadar içinde yaşadıkları, geliştikleri, büyüdükleri Türk toplumunun geçirdiği kültür değişmelerini ve bugün içinde bulunduğu durumu değerlendirmekte yarar vardır.

Bu gün ülkemiz kavram ve değer kargaşası çatışması içinde olup;

Bundan kurtulabilmenin savaşımını gençlik olarak vermekte midir?

Bunun yanı sıra, bugün;

Herkes bu kargaşa ve kaostan yakınmakta mıdır?

Buna karşın bilerek yahut bilmeden bu kargaşayı ve kaosu artıran bir davranış veya eylem de bulunmayan bir gençlik mi? Oluşturulmaktadır.

Bu ortamın en belirgin özelliği ise;

Kişilerin karşılıklı ya da toplumsal ilişkilerde hiçbir kural ya da yasanın tanınamaz hale gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Günlük yaşantımız içerisin de;

Sokakta, çarşıda, pazarda, okulda, işyerinde, gezmede, eğlencede bu kargaşanın kural ve yasa tanımazlığın değişik örneklerini görmekte, hatta kendimiz bile yaşamaktayız.

Çoğunlukla bütün bunlara karşı tepki göstermeden, ya umursamazlık, ya da çekinme ve korku nedeniyle “ ADAM SENDE” denilip yıllarımızın geçilmekte olduğunu görüyoruz.

Yollarda tüm trafik kurallarını çiğneyen sürücüler,

Aklına gelen her yere arabasını bırakıp yolları ve kaldırımları kapayan araba sahipleri,

Fazla değerle mal satışı yapan bakkal ve market sahipleri,

Sattığı malın değerini istediği gibi oynayan bakkal, market, kasap ve manav işletenler,

Görevine geç gelen memur, amir ve müdürler,

Elindeki olanakları kullanmayan ya da kötüye kullanan görevliler, teker teker konuşulduğunda kargaşadan yakınan kişiler olmalarına rağmen kendilerinin bu tip kargaşalara yarattığının bilincinde olmadıklarını sanıyorlar.

Günlük yaşantımızda sıklıkla görülen bu kargaşalar yanında, toplum yaşantımızı daha derinlerden etkileyen faktörlerde var olduğunu görüyoruz.

Son yıllarda gittikçe arttığı görülen adam kayırmacılığı, ihale yolsuzlukları bunların başına çekmektedir.

Yolsuzluğun girmediği hiçbir devlet kurumu kalmamıştır.

Alınan yöntemler, söylenenlere bakılırsa, yönetimin çeşitli kesimlerdeki bazı kişilerin becerisi ve başarısı, topladıkları kaynaklarla ölçülebilmektedir.

Bunun yanında yasal yönden kazanılmış, vergisi ödenmiş gelir sahiplerinin azlığı yanında, ülkemizi vergi kaçakçılarının cenneti duruma getiren görülmemiş refah, bolluk ve lüks içinde yaşayan ve sayıları gittikçe artan kapitalist bir grup yaratılmaktadır.

Bugün;

Kargaşa ve kaosa yaratanları, ya da bu ortamları hazırlayanları sayısal olarak gösteren, bunlara bakarak yorum yapma olanağını veren verilerden yoksun olduğumuzu düşünüyorum.

… varsa bile bu yorumcularımızın yazılı ve görsel basında azınlıkta kaldığını inananlar grubun da olduğumuzu inanıyorum.

Ülkemizin bu yaşadığımız günlere kadar, gerçekçi hiçbir önlem alınmadan geldiği, ya da getirildiği bu kargaşa ortamına girişi, yılların birikimi sonucu ortaya çıkan kültür çatışmalarından doğmuştur.

Genç kuşağımızın üst sınırı olan 25 yaşındakilerin doğduğu yıllardan başlamak üzere, bu sistem 1950’li yıllara kadar uzanmaktadır.

Bu gün ülkemiz de;

Önce ekonomik dengesizlikler başlatıldı.

Toplumumuzun beklentilerine, değişime, gelişme isteklerine, kırsal alanlarda çözüm aramadan, programlı, planlı sanayileşme yapamadan,

Kentleşmeyi özen göstererek kalkınma süreci başlatıldı.

Tarımdan karınlarını doyuramayanların akın akın kentlere gelmesi, kentlerde bu kargaşayı ve kaosu yaşamamıza sebep oldu.

Bu göçlere siyasilerimiz sanki bu göçlerin bir demokrasiymiş gibi olmasının önüne açtılar.

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız gelsinler” görüşü içinde sağlıksız bir kentleşme belirli kurumlara ve onların yarattığı kural ve değerlere bağlı olmadan yaşam savaşını sürdürmeye çalışan, sayıları milyonları bulan insanlarımızın türemesine sebep oldular.

Şunu iyi bilelim ki;

Gençlik sosyal bir sınıf değildir.

Ama her zaman önemli bir toplumsal güç ve beyin olmuştur.

Üretemeyen bir toplumun gençliği, üretmeden tüketmeye alıştırılır hale getirilmiştir.

Bu tüketmede de lüks harcamalar, göz önünde bulundurulursa marka değerleri ortaya çıkmaktadır.

Halbuki;

Eğitim üretim içinde bir gelişmedir.

“Yanlış mı?” diye düşünüyorum.

Esen kalınız efendim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.