Bülent Orakoğlu
Köşe Yazarı
Bülent Orakoğlu
 

BUGÜN… EĞİTİM DE DOĞAL ORTAM VAR MIDIR?...

Doğal ortam da eğitim yapmak; Öğrencilerimizin yaşadığı sosyal ekonomik ve kültürel çevreyi tanımasına, yaşadığı çevreyle bütünleşmesine ve bu sayede derslerde öğrendiklerine katkı da bulunmayı amaçlayan bir öğretidir eğitim. EĞİTİM; Bireyi duygu, düşünce ve beceri yönünden geliştirebiliyorsa anlamlı kılmaktadır. Bu nedenle eğitim; “BİLGİYİ YAŞAMLA BULUŞTURMAK” zorundadır. Aksi takdir de; Bilgi beceri ve alışkanlıklar davranışa uygulamaya dönüştürülemez. Bu aşama da; Bilgi hamal yükü gibi beyinlerde kalır. Birey üniversiteye bitirse bile geleceğini ve gelecekteki dayatmalarını yaşamaya devam eder. Örgün eğitimi sadece okullarımız da ve ders kitaplarımız da sıkıştırabileceğimiz bir süreç olarak algılamamalı ve de görmemeliyiz. Örgün eğitim; Ancak çevreyle kurulan müfredat programları ile uygulanan sıkı bağlar sayesinde yaşama geçer. Çünkü; Çevre, yaşamın zenginliğini kavramanın en değerli aracıdır. Öğrenme; En kalıcı ve işlevsel olarak gözleyerek, yaparak, yaşayarak gerçekleştirilen eğitim şeklidir. Bugün ülkemiz de; Hızlı gelişen kentleşmeler sonucunda, çocuklarımızı, öğrencilerimizi doğadan kopuk bir yaşama mahkum etmekteyiz. Bu çocuklarımız ve öğrencilerimiz, Sırtlarına giydikleri giysilerin, Sofralarına koyulan gıdaların, Üretim serüvenini bilmeyen On Binlerce genç hücrenin yapısını, DNA’ ları RNA’ ları öğrenerek sınıflarını geçmekte olan çocuklar olarak görüyoruz. ÜRETMENİN değerini bilmeyen öğrencilerden, PAYLAŞMANIN anlamını ve erdemini kavramalarını, biz ebebeyİnler olarak nasıl bekleriz? Bilgi olarak Hektarı, Dekarı öğrenmesine karşın Televizyon da Beş Yüz Dekar veya Hektar ormanın yandığı haberlerini dinlerlerken veya seyrederlerken bu alanın ne kadar büyüklükte ve genişlikte bir yer olduğunu kafasında canlandıramayan nesil geliyor. Orman da yanan bir ağacın, Orman da ölen bir canlının, Hangi halkasının kopmasına yol açtığını kavrayamayan çocuklarımızın yarın, Doğa zenginliklerimizi, Ulusal çıkarlarımızı Korumalarını nasıl bekleyebiliriz? Teknolojinin baş döndürücü gelişimi karşısın da, sanal Dünya insanı gerçek yaşamdan her gün biraz daha uzaklaştırılmaktadır. Kimse de bu teknolojik olanakların öğrenmeye sunduğu olanakları yok sayamaz. Ancak; Bu sanal öğrenmelerin, gerçek yaşamla bire bir örtüşmediğinin kavranması için öğrencilerin doğayla buluşması ve doğanın sunduğu değerleri kavraması gerekmektedir. Genç Cumhuriyetimizin; Genç yaşlarda yitirdiği Mustafa NECATİ’lerin, Hasan Ali YÜCEL’lerin anlayışında, hiç kuşku yok ki, KÖY ENSTİTÜLERİ ile somutlaştırmaya ve hayata geçirmeye çalışmışlardı. Kısacası; Eğitim sistemimiz hedefleri bakımından doğal ortam da eğitimin desteğini kabul etmesine karşın işleyiş ve uygulayış bakımından buna yeterli desteği sağlayamamaktadır. Bugün ülkemiz eğitimin de; Eleyici sınav sistemleriyle, eğitimin önü kesilmeye çalışılmaktadır. Bunun sonucunda da, öğrencilerimizin girdikleri uluslararası sınavlarda tam başarılı olamadıkları görülmektedir. Halbuki; Doğal ortam da yaparak yaşayarak eğitim, çevreyle doğru bilgiler edinilen eğitimdir. Bu eğitimle sınıflarda pekiştirilen bilgilerle, ortaklaşa öğrenilenleri doğaya taşımaktır. Bu münasebetle Eğitim Bakanımıza çağrımızdır. Eğitim DOĞAL ORTAM DA yaparak yaşayarak uygulayarak yapılan eğitimdir. Diyor, Sayın Bakanımızdan Müfredatların bu şekilde hazırlatılmasını öneriyoruz. Esen kalınız efendim.  
Ekleme Tarihi: 19 Kasım 2018 - Pazartesi
Bülent Orakoğlu

BUGÜN… EĞİTİM DE DOĞAL ORTAM VAR MIDIR?...

Doğal ortam da eğitim yapmak;
Öğrencilerimizin yaşadığı sosyal ekonomik ve kültürel çevreyi tanımasına, yaşadığı çevreyle bütünleşmesine ve bu sayede derslerde öğrendiklerine katkı da bulunmayı amaçlayan bir öğretidir eğitim.
EĞİTİM;
Bireyi duygu, düşünce ve beceri yönünden geliştirebiliyorsa anlamlı kılmaktadır.
Bu nedenle eğitim;
“BİLGİYİ YAŞAMLA BULUŞTURMAK” zorundadır.
Aksi takdir de;
Bilgi beceri ve alışkanlıklar davranışa uygulamaya dönüştürülemez.
Bu aşama da;
Bilgi hamal yükü gibi beyinlerde kalır.
Birey üniversiteye bitirse bile geleceğini ve gelecekteki dayatmalarını yaşamaya devam eder.
Örgün eğitimi sadece okullarımız da ve ders kitaplarımız da sıkıştırabileceğimiz bir süreç olarak algılamamalı ve de görmemeliyiz.
Örgün eğitim;
Ancak çevreyle kurulan müfredat programları ile uygulanan sıkı bağlar sayesinde yaşama geçer.
Çünkü;
Çevre, yaşamın zenginliğini kavramanın en değerli aracıdır.
Öğrenme;
En kalıcı ve işlevsel olarak gözleyerek, yaparak, yaşayarak gerçekleştirilen eğitim şeklidir.
Bugün ülkemiz de;
Hızlı gelişen kentleşmeler sonucunda, çocuklarımızı, öğrencilerimizi doğadan kopuk bir yaşama mahkum etmekteyiz.
Bu çocuklarımız ve öğrencilerimiz,
Sırtlarına giydikleri giysilerin,
Sofralarına koyulan gıdaların,
Üretim serüvenini bilmeyen On Binlerce genç hücrenin yapısını, DNA’ ları RNA’ ları öğrenerek sınıflarını geçmekte olan çocuklar olarak görüyoruz.
ÜRETMENİN değerini bilmeyen öğrencilerden,
PAYLAŞMANIN anlamını ve erdemini kavramalarını, biz ebebeyİnler olarak nasıl bekleriz?
Bilgi olarak Hektarı, Dekarı öğrenmesine karşın Televizyon da Beş Yüz Dekar veya Hektar ormanın yandığı haberlerini dinlerlerken veya seyrederlerken bu alanın ne kadar büyüklükte ve genişlikte bir yer olduğunu kafasında canlandıramayan nesil geliyor.
Orman da yanan bir ağacın,
Orman da ölen bir canlının,
Hangi halkasının kopmasına yol açtığını kavrayamayan çocuklarımızın yarın,
Doğa zenginliklerimizi, Ulusal çıkarlarımızı
Korumalarını nasıl bekleyebiliriz?
Teknolojinin baş döndürücü gelişimi karşısın da, sanal Dünya insanı gerçek yaşamdan her gün biraz daha uzaklaştırılmaktadır.
Kimse de bu teknolojik olanakların öğrenmeye sunduğu olanakları yok sayamaz.
Ancak;
Bu sanal öğrenmelerin, gerçek yaşamla bire bir örtüşmediğinin kavranması için öğrencilerin doğayla buluşması ve doğanın sunduğu değerleri kavraması gerekmektedir.
Genç Cumhuriyetimizin; Genç yaşlarda yitirdiği Mustafa NECATİ’lerin, Hasan Ali YÜCEL’lerin anlayışında, hiç kuşku yok ki, KÖY ENSTİTÜLERİ ile somutlaştırmaya ve hayata geçirmeye çalışmışlardı.
Kısacası;
Eğitim sistemimiz hedefleri bakımından doğal ortam da eğitimin desteğini kabul etmesine karşın işleyiş ve uygulayış bakımından buna yeterli desteği sağlayamamaktadır.
Bugün ülkemiz eğitimin de;
Eleyici sınav sistemleriyle, eğitimin önü kesilmeye çalışılmaktadır.
Bunun sonucunda da, öğrencilerimizin girdikleri uluslararası sınavlarda tam başarılı olamadıkları görülmektedir.
Halbuki;
Doğal ortam da yaparak yaşayarak eğitim, çevreyle doğru bilgiler edinilen eğitimdir.
Bu eğitimle sınıflarda pekiştirilen bilgilerle, ortaklaşa öğrenilenleri doğaya taşımaktır.
Bu münasebetle Eğitim Bakanımıza çağrımızdır.
Eğitim DOĞAL ORTAM DA yaparak yaşayarak uygulayarak yapılan eğitimdir.
Diyor, Sayın Bakanımızdan Müfredatların bu şekilde hazırlatılmasını öneriyoruz.
Esen kalınız efendim.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.