Bülent Orakoğlu
Köşe Yazarı
Bülent Orakoğlu
 

AL GÜLÜM VER GÜLÜM… EĞİTİMİ…

Ülkemiz de yıllardan bu yana eğitim de, eğitim deyip duruyoruz. Kimilerimiz de eğitimimize bir türlü rayına oturtamadık, oturtmaya da bir türlü caba gösteremiyor diye söyleniyoruz. Ben de bu ikinci şıktaki kavramın içinde olanlardan biriyim. Çünkü; Rahmetli dedem bir eğitimciydi. Babam da yarım asırlık eğitimcilerden biridir. Bu iki çınarın anlattıkları, Bu iki çınarın söyledikleri, Bu iki çınarın bizlere ışık saçan düşünceleri ve bilgileri, Bu gün uygulanmakta olan eğitimimizin doğru yolda olduğunu göstermiyor. Göstertilmiyor. Çünkü; Dedem ve babamın anlattıklarını bakacak olursak; Geçmişimiz de Eğitim KÖY ENSTİTÜLERİ ve ÖĞRETMEN OKULLARI ile uygulanan eğitimdi. Çaput bezler içinde okula gelen, kıçlarında yarım yamalak donlarıyla, yalın ayak başıkabak çocukların kul olarak geldikleri KÖY ENSTİTÜLERİNDE, Üretim içindeki eğitimden geçerek nasıl aydınlık birer vatandaş ve yurttaş olduklarının kanıtıdır. Bugün bu eğitim sistemi sürdürülebilir olsaydı TÜRKİYE’miz bambaşka bir yerde olurdu. Sürdürülemediler. Kimler tarafından, emperyal güçler ve onların işbirlikçileri yalakaları ve köy ağaları tarafından. Bu enstitüler sürdürülmek istenmediler. Sürdürülemediler ama; Köy Enstitülerinden, öğretmen okullarından mezun olan o yiğit cengaverleri   o cengaverlerin ateşini de söndüremediler. Bugün bu eğitim sistemimizden, o zaman ki uygulanan eğitim devriminden hiç mi hiç ders çıkartmayacağız?... KÖY ENSTİTÜLERİNİN kurulduğu yıllarda, köylerde yaşayan insan nüfusumuz elbette çoğunluktaydı. Şimdi ise, KENT KÖYLERİMİZ var. Kent köylerimizin nüfusu çoğunluk durumuna geçirildi. Bu nüfusumuz kentli olmuş, olmamışlar demeden, bu kez çözümlerimizi kentlerimize, varoşlarımıza yöneltmiş duruma getirildik. O varoşlarda yaşayan nice beyinlerimiz yok mu? Elbette birçok beyin var. Bu kez aydınlanmayı amaçlayan devlet güçleri yok arkalarında bu çocukların. Ne var? Kimler var? Eğitimi anımsayan, geleceği eğitimde gören bir avuç aydın dediğimiz sivil toplum güçlerimiz var. Aydınlanmayı inanmış örgütlü insanlarımız var. Borç öder gibi çalışmamız gerekmiyor mu? Aydınlanmanın önemini, bizim de bir şeyler yapmamız gerektiğini kavramadıkça daha neler olabilir neler? Kimilerimiz bugün hala; Neden? Niçin? Diye tartışıp duruyoruz. Son yıllarda kentlerde lüks okullar yapılıyor. Her ilimiz de üniversitelerimiz kuruluyor. Ama bunlarda ne tam tedrisatlı öğretim görevlileri var, ne de kırsal kesimlerdeki okullarımızda öğretmenlerimiz var. Bu lüks dediğimiz okullarda paralı zengin aile çocukları eğitim öğretim görüyor dersek sanıyorum yanlış söylememiş olurum. Bu paralı eğitim gören çocuklar da bu gün ülkemizin ve gelecekteki ülkemizin yönetimlerini  ile geçiyor, Sonuçta ver gülüm al gülüm eğitimi gerçekleşiyor. Kıyıda köşede kalan köylerde, varoşlarda kalan diğer çocuklarımız da, TEST ve TOST çocukları olup yaşam savaşı veriyorlar. Ondan sonra da; Ezilmişler, ezilenler çıkıyor ortaya. Kimler ezilmiş? Kimler ezmiş? İşte bunları hep görüyor ve yaşamaya devam ediyoruz. Bugün köylerimizde okullarımız var mı? Bugün köylerimiz de öğretmenlerimiz var mı? Taşı baba taşı. Nereye kadar taşıyacağız? Taşıma su ile değirmen dönmüyor. Taşıma su ile değirmenin çarkı dönmüyor. Köylerde yaşayan, kırsal bölgelerde yaşayan çocuklarımız kıt kanaat okullarına gidebiliyorlar. Ama eğitimimiz çağ atladı diyoruz. Öyle mi? Laik eğitim sistemimizin korunması ve geliştirilmesi için; Çağdaş bir eğitim, herkese eşit bir eğitim, Herkese eşit ulaşan bir sistemin olması gerekmiyor mu? … ve böylece hem eğitim, hem sağlık, hem de ekonomik kalkınmanın birlikte gerektiğini öğrenmeyecek miyiz? Bunun için geleceğimizle ilgili karar mekanizmalarımızın bilgili, donanımlı gençlerle olması, o gençlerimizin önüne açmamız gerekmiyor mu? Ülke sorunlarımızın çözümünde; Halkını milletini dinleyecek, Halkını milletini anlayacak, Halkını milletini dokunacak, Halkının ve milletinin gözünün içine bakacak gençler ve bu inançtaki insanlar yetiştirmeyecek miyiz? Son sözüm şu. Eğitim üretim içindir. Eğitim varsa biz varız. Esen kalınız efendim.  
Ekleme Tarihi: 21 Ocak 2019 - Pazartesi
Bülent Orakoğlu

AL GÜLÜM VER GÜLÜM… EĞİTİMİ…

Ülkemiz de yıllardan bu yana eğitim de, eğitim deyip duruyoruz.
Kimilerimiz de eğitimimize bir türlü rayına oturtamadık, oturtmaya da bir türlü caba gösteremiyor diye söyleniyoruz.
Ben de bu ikinci şıktaki kavramın içinde olanlardan biriyim.
Çünkü;
Rahmetli dedem bir eğitimciydi.
Babam da yarım asırlık eğitimcilerden biridir.
Bu iki çınarın anlattıkları,
Bu iki çınarın söyledikleri,
Bu iki çınarın bizlere ışık saçan düşünceleri ve bilgileri,
Bu gün uygulanmakta olan eğitimimizin doğru yolda olduğunu göstermiyor. Göstertilmiyor.
Çünkü;
Dedem ve babamın anlattıklarını bakacak olursak;
Geçmişimiz de Eğitim KÖY ENSTİTÜLERİ ve ÖĞRETMEN OKULLARI ile uygulanan eğitimdi.
Çaput bezler içinde okula gelen, kıçlarında yarım yamalak donlarıyla, yalın ayak başıkabak çocukların kul olarak geldikleri KÖY ENSTİTÜLERİNDE,
Üretim içindeki eğitimden geçerek nasıl aydınlık birer vatandaş ve yurttaş olduklarının kanıtıdır.
Bugün bu eğitim sistemi sürdürülebilir olsaydı TÜRKİYE’miz bambaşka bir yerde olurdu.
Sürdürülemediler.
Kimler tarafından, emperyal güçler ve onların işbirlikçileri yalakaları ve köy ağaları tarafından.
Bu enstitüler sürdürülmek istenmediler.
Sürdürülemediler ama; Köy Enstitülerinden, öğretmen okullarından mezun olan o yiğit cengaverleri   o cengaverlerin ateşini de söndüremediler.
Bugün bu eğitim sistemimizden, o zaman ki uygulanan eğitim devriminden hiç mi hiç ders çıkartmayacağız?...
KÖY ENSTİTÜLERİNİN kurulduğu yıllarda, köylerde yaşayan insan nüfusumuz elbette çoğunluktaydı.
Şimdi ise, KENT KÖYLERİMİZ var.
Kent köylerimizin nüfusu çoğunluk durumuna geçirildi.
Bu nüfusumuz kentli olmuş, olmamışlar demeden, bu kez çözümlerimizi kentlerimize, varoşlarımıza yöneltmiş duruma getirildik.
O varoşlarda yaşayan nice beyinlerimiz yok mu?
Elbette birçok beyin var.
Bu kez aydınlanmayı amaçlayan devlet güçleri yok arkalarında bu çocukların.
Ne var?
Kimler var?
Eğitimi anımsayan, geleceği eğitimde gören bir avuç aydın dediğimiz sivil toplum güçlerimiz var.
Aydınlanmayı inanmış örgütlü insanlarımız var.
Borç öder gibi çalışmamız gerekmiyor mu?
Aydınlanmanın önemini, bizim de bir şeyler yapmamız gerektiğini kavramadıkça daha neler olabilir neler?
Kimilerimiz bugün hala;
Neden?
Niçin?
Diye tartışıp duruyoruz.
Son yıllarda kentlerde lüks okullar yapılıyor. Her ilimiz de üniversitelerimiz kuruluyor.
Ama bunlarda ne tam tedrisatlı öğretim görevlileri var, ne de kırsal kesimlerdeki okullarımızda öğretmenlerimiz var.
Bu lüks dediğimiz okullarda paralı zengin aile çocukları eğitim öğretim görüyor dersek sanıyorum yanlış söylememiş olurum.
Bu paralı eğitim gören çocuklar da bu gün ülkemizin ve gelecekteki ülkemizin yönetimlerini  ile geçiyor,
Sonuçta ver gülüm al gülüm eğitimi gerçekleşiyor.
Kıyıda köşede kalan köylerde, varoşlarda kalan diğer çocuklarımız da,
TEST ve TOST çocukları olup yaşam savaşı veriyorlar.
Ondan sonra da;
Ezilmişler, ezilenler çıkıyor ortaya.
Kimler ezilmiş?
Kimler ezmiş?
İşte bunları hep görüyor ve yaşamaya devam ediyoruz.
Bugün köylerimizde okullarımız var mı?
Bugün köylerimiz de öğretmenlerimiz var mı?
Taşı baba taşı.
Nereye kadar taşıyacağız?
Taşıma su ile değirmen dönmüyor.
Taşıma su ile değirmenin çarkı dönmüyor.
Köylerde yaşayan, kırsal bölgelerde yaşayan çocuklarımız kıt kanaat okullarına gidebiliyorlar.
Ama eğitimimiz çağ atladı diyoruz. Öyle mi?
Laik eğitim sistemimizin korunması ve geliştirilmesi için;
Çağdaş bir eğitim, herkese eşit bir eğitim,
Herkese eşit ulaşan bir sistemin olması gerekmiyor mu?
… ve böylece hem eğitim, hem sağlık, hem de ekonomik kalkınmanın birlikte gerektiğini öğrenmeyecek miyiz?
Bunun için geleceğimizle ilgili karar mekanizmalarımızın bilgili, donanımlı gençlerle olması, o gençlerimizin önüne açmamız gerekmiyor mu?
Ülke sorunlarımızın çözümünde;
Halkını milletini dinleyecek,
Halkını milletini anlayacak,
Halkını milletini dokunacak,
Halkının ve milletinin gözünün içine bakacak gençler ve bu inançtaki insanlar yetiştirmeyecek miyiz?
Son sözüm şu.
Eğitim üretim içindir.
Eğitim varsa biz varız.
Esen kalınız efendim.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.