Dünya küçülüyor…
İstesek de, istemesek de ülkelerin sınırları artık haritada ki kadar keskin çizgilerle ayrılamıyor.
Özellikle;
Teknolojide ilerlemiş ülkelerin;
-Dilleri,
-Ekonomik yaklaşımları,
-Kültürel ve düşünce sistemleri
Geri kalmış ve kalkınmak için uğraş veren ülkelere aktarılmaya çalışılıyor.
Kimler tarafından emperyalist ve kapitalist güçler tarafından.
Bugün Dünyada;
Ülkelerin sınırlarını tutsanız, uyduları tutamıyorsunuz.
Ülkelerin gazetelerini sansürleseniz, internetlere engel olamıyorsunuz.
Yani;
Hoşlarına gitse de gitmese de teknolojiyi iyi kullanabilen ülkeler anlatacaklarını, uygulayacaklarını, yapacaklarını rahatça yapabiliyorlar.
İşte bu uygulamalara;
Dünya da “KÜRESELLEŞME” diyoruz.
Dünyanın en zahmetsiz işi, doğru ve yanlış her şeyi sineyi çekmek anlamına geliyor.
“Ne yapalım zaman sana uymazsa, sen zamana uy” fikri aklımıza geliyor.
Bu teslimiyetçi kişiliksiz fikir ve tavır günümüz de bazı kişiler ve kurumlar tarafından benimsenmiş durumda.
Hatta, bazıları da çaresizlikten değil, bilinçli olarak yapıyor ve uygulamaya çalışıyorlar.
Bugün millet olarak bizlere tarihimizden gelen kültürümüz davranışlarımız, örf ve adetlerimiz gün geçtikçe yozlaştırılmaktadır.
İnsanlarımız kendilerini dünyanın vatandaşı gibi görmeye başladılar bile.
Ülkemizin vatandaşı olmak başka;
Dünya vatandaşı olmak başka;
Bugün ülkemiz coğrafyasındaki yurttaşlarımız başka ülkelere giderek, yurt dışına kaçarak başka bir ülkeye kapağa atmak gibi bir gerçek yaşantı ile karşı karşıya gelmenin duygusu içindedirler.
Türkiye de hiçbir şeyi beğenmeyip;
Köyünü, su içtiği pınarını, koyun, davar güttüğü merasını, değirmen de öğüttüğü ununu küçümseyenler,
Başka bir ülke de yaşamanın güçlüklerini ve zorluklarını bilmelidirler.
Asıl yorumlamak istediğim konu ise;
“Küreselleşmektir”
Milli Kültür ögelerimizi silip süpürmesini öge sayan bu küreselleşmeyi nasıl durdurabileceğimizdir.
Bugün ülkemizde;
-Sosyal yaşam,
-Ekonomik boyut,
- Eğitim sorunumuz,
-Hukuk sorunumuz,
-Sanayileşme sorunumuz,
-Üreticilerimizin üretim değerlerindeki karşılaştıkları zorluklar,
Bunlar ülkemizdeki dengesiz gelir dağılımının ölçütleri değil mi?
Bunları çözdüğümüz zaman KÜRESELLEŞME denilen bu rüzgarı biz TÜRK HALKI olarak yenmesini biliriz.
Bu rüzgarı kim yapacak derseniz, ülkemizi yöneten ve yönetmek isteyen tüm siyasi erkler ve güçlerdir.
Bu da Emperyalizmle ve kapitalizmle değil emeğe verilen değerle olur.
Emek en yüce değerdir.
Küreselleşme rüzgarının sökemediği fidanları dikebilirsek, geleceğimizin haşlanmış kurbağa olmasına izin vermeyiz.
Yazıma bir şiirimle bitirmek istiyorum.
Havalar soğudu kışlar geliyor
Gökleri bürüdü kar yorganları
Çoluk çocuk bir yatağa giriyor
Yüzü yoktur yırtık dar yorganları.
Fakir bu yokluğa nasıl atacak
Akşam oldu yarım karın yatacak
Döşek, kendir yastık çuldan batacak
Uyuyamaz batar har yorganları.
Esen kalınız efendim.