Ülkemizin bütün kurumları, demokrasiye inanan, demokrasi yanlısı olan bütün kurumlar, kişiler…
Düşünce akımlarını ileriye yönelik, geleceğe yönelik hazırlamak zorundadırlar.
Ülkemizdeki iktisatçılar, sosyologlar, eğitimciler, sağlık çalışanları, akademisyenler, işçiler, köylüler…
Ülkemizde yaşayan tüm yurttaşlarımız,
Geleceğimizin önünde hazırlıklı olmak zorundadırlar.
Gerek uluslararası koşullar, gerekse ülkemizin yaşamakta olduğu tercihler, ulaşmak istediği gelişmişlik düzeyi düşünüldüğünde,
Artık güzel sözlerle kısa vadeli kolay başarılara kapıları kapama zamanı gelmiştir.
Bundan sonra başarı;
Ya uzun vadeli köklü olması gerekir.
Ya da tuğla üzerine tuğla koyarak, çok düşünüp çok çalışarak elde edilecek başarılara imza atmak gerekir.
Ya da düpedüz bir başarısızlık ortamında yaşamaya mecbur kalınacaktır.
Toplumumuzun bütün alanlarını kapsayıcı tavır getirmesi gereken düşünce akımlarını sonraya bırakarak, sadece kendi alanında sorumlu kurumların durumunu irdelemek gerekirse;
Bu gün işveren ve işçi kuruluşlarında;
Geçmişte;
Bir işveren kuruluşu, üyelerinin kredi, enerji, sosyal haklarını ve özlük haklarını savunarak ilgilenme yollarını aramaktaydılar.
Hükümetlerden kolaylık sağlayacak girişimleri, temasları düzenleyerek, üyelerinin kısa vadeli yararını savunarak görevini yapabiliyorlardı.
İşçi sendikaları, kendi işlevlerinin ücret artışı sağlamakla bitmediğini, daha iyiyi görerek, çok daha geniş boyuttaki bir katkıyı düşünerek ve planlayarak, geleceğin Türkiye’sine kendilerini hazırlayabiliyorlardı.
Toplumun bütün alanlarını kapsayan düşünce akımlarının gelecek önündeki sorumlulukları çok daha büyüktü.
Geçmişte nispeten hazırlıksız, plansızlık, biraz da el yordamıyla oluşturulmuş çözümler, o günlerin kolaylığında bir ölçüde başarılı olabilmiştir.
Ama bugün;
Benzer yöntemlerle yaratılmış çözümlerin geleceğin zorlu koşullarında sonuç vermesi söz konusunun bile olmadığını şimdiki sistemle bilmeliyiz.
Bugünkü düşünce akımları;
Ekonomiden kültüre uzanan araştırma ve bilime dayalı projeleriyle, her allan da adım adım gerçekleştirmeyi öngördüğü planlarla,
Her konudaki açık hedefleri ve uygulama tasarılarıyla,
Amaçlardan başlayıp ayrıntılara inen,
Ayrıntılardan hareketle bütüne ulaşan stratejisiyle, toplumun önüne çıkmak zorundadırlar.
Kurumlarımızın, düşünce akımlarımızın ve toplumumuzun artık ancak zor ulaşılabilecek başarıların eşiğinde bulunması,
Bir 'gelişme projesi' olmaktan başka ne anlam taşıdığının farkında olması gerekir.
Bu gün bilmeliyiz ki örgütlü bir toplum ve demokrasiye inanan, emperyalizme ve diktacı rejimlere bayrak açan bir toplum düzenine gereksinim vardır.
Cumhuriyet sistemine de yakışan budur.
Cumhuriyet yurttaşı olmak da buna gerektirir.
Yoksa bu dünya düzeninde kaybolur gideriz.
Esen kalınız efendim.