Oysa doğa, hayvan ve tarımla iç içe yaşayan Türkler olarak suyun değerini en iyi bizlerin bilmesi gerekmez mi? Dereler üzerine yüzlerce ağıt, türkü, şiirler yazılmış, yazılıyor. İslam inancına göre su, toprak, doğa, daha önemlisi Kuran’ın birçok ayetinde hurma ve zeytin kutsal gıdalar olarak yer alır. Biz hala derelerin akışına, zeytinlerin kesilmesine, tarım alanlarımızın yok edilmesine sadece bakıyoruz.
KUMÇAY ZEHİR SAÇIYOR
Kumçay’ın üzeri kimyasal su köpüğü ile kaplı. Çevreye yaydığı kokudan yanından geçilemiyor. Kumçay’da doğal yaşam alanları yok olan canlılar ölmüşler, sular zehir akıyor, biz bakıyoruz.
BAŞBAKAN’DAN SU SEFERBERLİĞİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '' Dereler akar, Türkler bakar sözü değişecek. Önümüzdeki 5 yılı, Türkiye için gıda ve su konusunda yeni bir seferberlik dönemi olarak ilan ettik. …artık tahammül edemeyiz. Zira petrol bir taraftan nasıl tehdit ediyorsa, bilesiniz ki su ve gıda da aynı şekilde tehdit ediyor”. (14.05 2008)
ORMAN MÜDÜRLÜĞÜNE İHBAR
Manisa'nın Saruhanlı ilçesinden geçen Kumçay'da, ölü balıklar gören vatandaşlar, yetkililere ihbarda bulundu. (07.05.2010)
NE DEĞİŞTİ?
Bizler dönemim Başbakanı’nın başlattığı seferberlik için ne yaptık? Çalışmalar başlatabildik, çalışmalar içerisinde görev ala bildik mi? Bu seferberliğe katılmayan kurumları sorgulaya bildik mi? Bu söylemi takip ederek geldiği noktayı sorgulaya biliyor muyuz?
YETKİLİ KURULAR NEREDE?
Kumçay neden kirleniyor?
Kumçay’a atık bırakan işletme var mı?
Kumçay kenarında kurulu işletmelerin arıtmaları var mı?
Bu işletmeler denetleniyor mu?
Kumçay için yapılan başvurular neden değerlendirilmiyor?
Kumçay’a kim sahip çıkacak?
Kumçay’bu zalimliği yapanların “kılıcı devletin kılıcından daha mı keskin?”
DEĞİŞEN BİRŞEY YOK!
Toprağımızı, İnsanlarımızı, hayvanlarımızı, bitki ve ağaçlarımızı zehirleyen yaşam alanlarımızı yok eden Afrika, Arnavutluk, Sırbistan… Gibi ülkelerden kovulan küresel şirketler Türkiye’yi üs olarak seçtiler. Doğanın ve insanlığın düşmanı küresel güçlere kucak açıktık.
Elbette maden ocaklarımız, petrol kuyularımız, enerji santrallerimiz, ağaç kesimlerimiz olacak. Ama birini diğerine feda ederek küresel şirketlere daha çok kazandırmak için değil. Geleceğimizi, insanlı, doğayı yok etmeyecek yöntemler ile.
Anadolu coğrafyası, Allah’ın tüm insanlığa emaneti değil mi? Bereketli toprakları, çağlayarak akan suları, milyonlarca bitki, ağaç, hayvan böcek, kuş çeşidi ile süslenmiş eşsiz doğamızın, güzel cennet vatanımızın, Manisa’mızın kıymetini biliyor muyuz?
Hadi hayırlısı…