Pazartesi sabahı bir kahve içmek için  Manisa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzman Dr.  Ayhan Korkmaz ’a uğradım. Tam genel sekreterin makamına girecektim ki kapıda,  Op. Dr. Mazhar Eserdağ ile karşılaştım.  Yaşadağım sağlık problemini ayak üstü anlatarak; 3 günden beri karnımda bir ağrı olduğunu, saunadan yararlanmam  ve sıcak su koymama rağmen hala ağrının devam ettiğini söyledim.  Bu anlattıklarımdan sonra Mazhar Beyin yüzünün renginin değiştiğini fark ettim.  Ancak  biz yine de  Sayın Ayhan Korkmaz ile tatlı bir sohbetin yanında kahvemizi yudumlamaya başladık. Bu sırada Mazhar Bey tekrar odaya geldi ve “çok acele sizi hastaneye sevk etmeliyiz veya götürmeliyiz” deyince şok oldum.  Ayhan Bey’e durumumu anlatınca, O’da ısrarcı oldu ve beni Muradiye Devlet Hastanesi’ne gönderdiler.         Hastaneye geldiğimde Başhekim Kadir Bey, Dahiliye Uzmanı Dr. Kadir Bey ve Radyoloji uzmanı Mehmet Bey; 5 dakika içinde bana teşhislerini koydular.   Doktorlar çok acil olarak apandist ameliyatı olmam gerektiğini ısrarla anlatınca, kendimi 10 dakika içinde Grand Medical Hastanesi Başhekimi Dr. Mümtaz  Kayhan’ın karşısında buldum. “Teşhiste hata yok. Hemen yatmalısın. Yoksa geç kalıyoruz”  deyince bende hiç itiraz gücü kalmadı.  Doğruca ameliyathaneye gittik ve başarılı bir ameliyat  sonucu sağlığıma kavuştum. Ayıldığımda doktorun ilk cümlesi şu oldu “ameliyata başladığım an apandist patladı. 5 dakika ile olayın büyümesini önledik” deyince bu yazıyı yazmak benim için mecburiyet oldu. Nedenmi ; *Ağrıların ve sancıların insanlar için bir nimet olduğunu kesin unutmamalıyız. *Ağrıyan yerimizi muhakkak bir hekime göstermeliyiz. *Doktorumuza güveniyorsak  ameliyattan kaçmamalıyız. ***           Evet dönelim tekrar kahveye . Düşünüyorum da eğer bir kahve içmek için hastaneler birliği binasına gitmeseydim, acaba ne olurdu ? Gerçekten kahvenin kerametinin olduğunu görmek mecburiyetindeyiz. Ben bu senaryonun başından sonuna kadar isimleri geçen herkese teşekkür ediyorum. Tüm okurlarıma sağlıklı günler diliyorum. ***                                      MUSTAFA BAŞGÜLŞEN’İN CEBİNDEKİLER O’nu kendi televizyonumuz ETV’de  ana haber spikeri olarak görev yaparken, daha iyi tanıma imkanı buldum. Mükemmel diksiyonu, bilgiyle dolu beyni, beyefendiliği, saygısı, sevgisi, vatan sevdası ve Atatürkçülüğü ile hep gurur duydum.   Mustafa Başgülşen’den bahsediyorum. CHP’nin Manisa 4. Sıra adayı. Ben Mustafa’yı çok severim. Mustafa’yı sadece ben değil, tüm Manisa sever. Zira yüreğindeki temizliği ve insan sevgisini,  karşısındakine çok  rahat hissettirebiliyor Mustafa. Bir Manisa sevdalısı ve Ziraat Mühendisi olması nedeniyle de, özellikle çiftçinin sorunlarına  çok hakim.  Sorunların çözüm önerileri de Mustafa’nın cebinde.  En çok ta Manisa’da ki;  İstihdam, tarım ve gençliğin sorunları için çalışma yapıyor Mustafa.  Manisa’da ki  bu sorunların ortadan kaldırılabilmesi için; atılması gereken adımlar ve yapılması gereken yatırımların neler olduğu ve yatırımlar için kaynağın nasıl bulunacağına kadar, hepsinin çözümü var  Mustafa’nın cebinde. Mustafa o cebindekileri sık sık çıkarıp anlatıyor yanında, yöresinde toplananlara, halka, seçmenlerine.  Cebindekileri bir bir hayata geçirecekte Mustafa, fırsat verilirse.  Mustafa’nın sırası 4 ama... Seçmen’in Mustafa’yı Meclise  göndermesi gerektiğini savunuyorum. Yoksa böyle genç ve zehir gibi bir beyine yazık olacak.