26 Sene önce babamı kaybettiğim zaman da bu duygulara sahip olmuştum. Nefes alamaz hale gelmiştim. Allah’a isyan edemezdim, ama gözyaşlarım isyankar hale gelmişti durduramıyordum onları…
Gözlerim tüm renkleri kaybetmişti, her şey siyah ve beyazdı. Aynı duyguları 28 Mayıs akşamı yaşadım. Çünkü Tarık Ağabeyin babacanlığı, nezaketi, tecrübesi ve insanlarla ikili ilişkilerinin yanında; yaptığı yatırımlardan herkesin ders aldığı gibi, bende çok yararlandım.
Beni çok ama çok sevdiğini, her zaman her yerde söylerdi. Ulupark’a bir gün gitmesem ‘neredesin’ diye beni arar ve sağlığımı sorardı. Hatta oğulları Nejat ve Sedat’tan sonra; sanki büyük oğlu benmişim gibi tüm yaşantımı takip ederdi.
Benden başka onu tanıyan pek çok Manisalı da aynı duygularla onun arkasından güzel kelamlar ettiler.
***
Son sözümde şöyle olsun;
Tarih hiçbir zengini hatırlamaz. Tarih ancak Devletine, Milletine ve dinine hizmet edeni hatırlar.
“Kıyamete Kadar Hatırlamak ve Hatırlanmak Dileğimle Mekanın Cennet Olsun Güzel Adam”