Harun Ülger
Köşe Yazarı
Harun Ülger
 

DOĞDUĞUN EV KADERİN Mİ?

0-2 yaş aralığında annesiyle bağlanma stilini oluşturan çocuğun ileride yaşayacak olduğu tüm ilişkileri ve yaşayış tarzı anne-çocuk arasında kurulan bağlanma şekliyle çok yakından ilgilidir. Anne rahminden ayrılan çocuğun doğduğu anda farklı bir sıcaklıkla karşılaşması ve güvenli alandan çıktığını hissetmesi bebeği kaygılandırır ve huzursuz eder. Bu huzursuzluk anne ve bebeğin kucaklaşmasıyla son bulur. Hızlı şekilde gelişim gösteren çocuk emeklemeye ve daha sonrasında yürümeye başlar. Konuşmaya başladığında her şeyi sormaya başlar. Çok meraklıdır ve dünyayı keşfetmeye çalışır. Aslında çocuk aile içerisinde hayatın bir demosunu yaşar. Bir yetişkin koca bir hayatla baş başa kalırken çocuğun dünyası ailesiyle kısıtlıdır. Tamamen olgunlaşıp büyüyene kadar nasıl bir yaşam sürmesi gerektiğini ve dışarıda neler yapacağını ailesi içerisinde test eder ve kendini dünyaya hazırlar. İşte tam bu aşamada aile çocuğunun kaderini çizer. Anne çocuğuyla ilgili sürekli kaygılı ise çocuk annesinin yüz ifadelerinden bu kaygıyı okur ve kaygıyı öğrenir. Yetişkin olduğunda kaygılı şekilde yaklaşır hayata. ***  Anne-baba tutumları çocuğun hayatını ne şekilde idame ettireceğinin temel belirleyicisidir. Çok tutucu aile tutumu yani çocuğunu sürekli koruyan, aşırı şekilde üstüne düşen, su içmesine dahi izin vermeyip kendi eliyle içiren vb. şekilde davranan ailelerin çocukları hayatın bu şekilde ona hazır sunulduğunu öğrenir ve yetişkin olup gerçek hayata adımlarını attığında hayattan istediklerini ona sunmasını bekler ama sonuç hüsrandır. Ailenin aşırı ilgisizliği de çocuğun şefkat ve sevgiden yoksun kalmasına sebep olur hatta çocuk kendi iç dünyasında üvey evlat olup olmadığını sorgulamaya başlar. Bu ilgisizlik çocuğun hayata karşı güven duygusunu zedelerken çocuk dünyayı güvensiz bir yer olarak algılar. Bu tür ilgisiz büyüyen çocuklar ya dışarıda yoksun kaldığı şefkati aramakla hayatını geçirir ya da çocukluğunda yaşadığı yoksunluğunun öfkesiyle hayata yaklaşır. *** Aile içerisinde anne ve babanın birbirine yaklaşımı çok önemlidir. Bu ilişkiyi gözlemleyen ve kendi ilişkilerinde de bu şekilde davranacak olan çocuk kendi cinsiyetinden olan ebeveynini rol model alır ve radarında sadece o vardır. Şefkatten yoksun kalmış çocukları anlatırken onların büyüdüklerinde bu yoksunluğu kapatmak için çeşitli stratejiler geliştirdiğini ve kimisinin narsist (insanlara karşı yıkıcı ve aşağılayıcı davranırken amaçları dikkat çekmek ve fark edilmektir.) , kimisinin takvim yaşının gerisinde olan duygusuyla çocuk gibi şefkat ve sevgi arayışıyla hareket ettiğini, kimisinin de sevgi ve şefkati koşullara bağlamış bir ailede büyüdüğünden dolayı yetişkinliğinde insanlara sürekli iyi davranarak hatta kendinden önce onları düşünerek hareket ettiğini anlatmıştım. İşte bu yaşayış tarzının belirleyicisi bizim ailemizdir. Babamız şefkatten uzak şekilde büyümüş ve çocuk duygularıyla hayat sürmeye hatta şefkati evlendiği kadından sömürmeye başlamış olabilir. Çocuğun hakkı olan şefkatten baba da pay sahibi olmak istemiş ve çocuklar yeterli miktarda şefkat görememiş olabilir. Daha sonra o çocuk, şefkatten yoksunluğunu babası gibi olarak tamamlayacaktır. Veya bir kız çocuğu kendi yaşının üstünde sorumlulukları üstlenmek zorunda kalarak erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalmış olabilir. ***  Toplumumuzun kültürüne bakıldığında kız çocuklarının birer anne gibi büyütüldüğünü görüyoruz. Bu şefkat açığıyla olgunlaşmak zorunda kalan çocuklar evlendiklerinde kurdukları ilişkide sürekli ilgi ve şefkat göstermekte ve partnerinden az da olsa şefkat beklemektedir. Kurulan ilişki şefkat odaklı bir ilişkidir. Bu evliliğe şahit olan kız çocuğu da annenin sorumlulukları üstlendiğini, babasına dahi annelik yaptığını ve koşulsuz şekilde davranışlar sergilediğini görerek rol modelinden hayatı öğrenmektedir.
Ekleme Tarihi: 21 Mayıs 2022 - Cumartesi
Harun Ülger

DOĞDUĞUN EV KADERİN Mİ?

0-2 yaş aralığında annesiyle bağlanma stilini oluşturan çocuğun ileride yaşayacak olduğu tüm ilişkileri ve yaşayış tarzı anne-çocuk arasında kurulan bağlanma şekliyle çok yakından ilgilidir. Anne rahminden ayrılan çocuğun doğduğu anda farklı bir sıcaklıkla karşılaşması ve güvenli alandan çıktığını hissetmesi bebeği kaygılandırır ve huzursuz eder. Bu huzursuzluk anne ve bebeğin kucaklaşmasıyla son bulur. Hızlı şekilde gelişim gösteren çocuk emeklemeye ve daha sonrasında yürümeye başlar. Konuşmaya başladığında her şeyi sormaya başlar. Çok meraklıdır ve dünyayı keşfetmeye çalışır. Aslında çocuk aile içerisinde hayatın bir demosunu yaşar. Bir yetişkin koca bir hayatla baş başa kalırken çocuğun dünyası ailesiyle kısıtlıdır. Tamamen olgunlaşıp büyüyene kadar nasıl bir yaşam sürmesi gerektiğini ve dışarıda neler yapacağını ailesi içerisinde test eder ve kendini dünyaya hazırlar. İşte tam bu aşamada aile çocuğunun kaderini çizer. Anne çocuğuyla ilgili sürekli kaygılı ise çocuk annesinin yüz ifadelerinden bu kaygıyı okur ve kaygıyı öğrenir. Yetişkin olduğunda kaygılı şekilde yaklaşır hayata.

***

 Anne-baba tutumları çocuğun hayatını ne şekilde idame ettireceğinin temel belirleyicisidir. Çok tutucu aile tutumu yani çocuğunu sürekli koruyan, aşırı şekilde üstüne düşen, su içmesine dahi izin vermeyip kendi eliyle içiren vb. şekilde davranan ailelerin çocukları hayatın bu şekilde ona hazır sunulduğunu öğrenir ve yetişkin olup gerçek hayata adımlarını attığında hayattan istediklerini ona sunmasını bekler ama sonuç hüsrandır. Ailenin aşırı ilgisizliği de çocuğun şefkat ve sevgiden yoksun kalmasına sebep olur hatta çocuk kendi iç dünyasında üvey evlat olup olmadığını sorgulamaya başlar. Bu ilgisizlik çocuğun hayata karşı güven duygusunu zedelerken çocuk dünyayı güvensiz bir yer olarak algılar. Bu tür ilgisiz büyüyen çocuklar ya dışarıda yoksun kaldığı şefkati aramakla hayatını geçirir ya da çocukluğunda yaşadığı yoksunluğunun öfkesiyle hayata yaklaşır.

***

Aile içerisinde anne ve babanın birbirine yaklaşımı çok önemlidir. Bu ilişkiyi gözlemleyen ve kendi ilişkilerinde de bu şekilde davranacak olan çocuk kendi cinsiyetinden olan ebeveynini rol model alır ve radarında sadece o vardır. Şefkatten yoksun kalmış çocukları anlatırken onların büyüdüklerinde bu yoksunluğu kapatmak için çeşitli stratejiler geliştirdiğini ve kimisinin narsist (insanlara karşı yıkıcı ve aşağılayıcı davranırken amaçları dikkat çekmek ve fark edilmektir.) , kimisinin takvim yaşının gerisinde olan duygusuyla çocuk gibi şefkat ve sevgi arayışıyla hareket ettiğini, kimisinin de sevgi ve şefkati koşullara bağlamış bir ailede büyüdüğünden dolayı yetişkinliğinde insanlara sürekli iyi davranarak hatta kendinden önce onları düşünerek hareket ettiğini anlatmıştım. İşte bu yaşayış tarzının belirleyicisi bizim ailemizdir. Babamız şefkatten uzak şekilde büyümüş ve çocuk duygularıyla hayat sürmeye hatta şefkati evlendiği kadından sömürmeye başlamış olabilir. Çocuğun hakkı olan şefkatten baba da pay sahibi olmak istemiş ve çocuklar yeterli miktarda şefkat görememiş olabilir. Daha sonra o çocuk, şefkatten yoksunluğunu babası gibi olarak tamamlayacaktır. Veya bir kız çocuğu kendi yaşının üstünde sorumlulukları üstlenmek zorunda kalarak erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalmış olabilir.

***

 Toplumumuzun kültürüne bakıldığında kız çocuklarının birer anne gibi büyütüldüğünü görüyoruz. Bu şefkat açığıyla olgunlaşmak zorunda kalan çocuklar evlendiklerinde kurdukları ilişkide sürekli ilgi ve şefkat göstermekte ve partnerinden az da olsa şefkat beklemektedir. Kurulan ilişki şefkat odaklı bir ilişkidir. Bu evliliğe şahit olan kız çocuğu da annenin sorumlulukları üstlendiğini, babasına dahi annelik yaptığını ve koşulsuz şekilde davranışlar sergilediğini görerek rol modelinden hayatı öğrenmektedir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.