Hataya ne kadar toleransımız var hatta bir başkasını bırakalım kendi hatamıza karşı toleransımız ne kadar? Sadece biraz düşünelim ve en son ne zaman hata yaptığımıza odaklanıp o sahneyi donduralım. O sahnedeki düşüncelerimize odaklanıp iç sesimize kulak verelim. İç sesimiz bizlere neler diyor; eğer ne kadar aptal ve yetersiz gibi sözleri haykırıyor, en küçük hatalarda bile kendimize ve başkalarına tolerans gösteremiyor ve en ağır bedelleri ödüyor isek cezalandırıcılık şeması ile karşı karşıya olabiliriz.
HATA HATADIR VE CEZASI MUTLAKA ÖDENMELİDİR
Cezalandırıcılık her zaman katılığı temsil etmektedir. Bu şema kişinin kendi ve başkalarının hatalarına karşı esnek davranamamasına yol açmaktadır. Hatanın affı yok ve niyet de önemli değildir. Hataya yol açan koşulların affedici hiçbir unsuru yoktur. Her ne olursa olsun hata hatadır ve cezası mutlaka ödenmelidir. Kişinin kendi içerisinde kurduğu mahkeme baştan idam kararını vermiş ve hafifletici unsurların hiçbir önemi yoktur. Bu şemaya sahip bireylerde en belirgin duygu öfkedir. Beklentilerini ve isteklerini karşılamayanlara karşı öfkeli, acımasız ve cezalandırıcıdır.
***
Bu şemanın oluşumunda genellikle ebeveyn tutumları etkindir. Bakımverenlerin sürekli cezalandırıcı bir tutum içerisinde olması, başarısızlığa, hataya, yetersizliğe karşı duyulan sesleri yetişkinliğinde kendi iç sesine dönüşerek bireyi yargılamaya devam eder. Cezalandırıcı ebeveyn modu dediğimiz bu iç ses hatasız kul olmalı der ve bu sesin beklentileri, istekleri hatta verdiği cezalar bir insanın taşıyabileceğinden çok daha fazladır. Bu sese uyum sağlamaya çalışan kişi yorulmaya, tükenmeye ve sürekli kaygılanmaya başlar. Hata yaparsak bütün felaketler bizi bulacakmış gibi konuşan cezalandırıcı ebeveyn tarafımız bizim tek hatamızda kahrolacağımızı, rezil olacağımızı, kimsenin bizi sevmeyeceğini söyler. Biz de bu seslere inanır ve o taraf sayesinde başarılı olduğumuzu düşünürüz. Çoğu zaman hata yapmamak için gösterdiğimiz çaba sayesinde başarılı oluruz ama başarılı olduğumuzda yorulmuş ve yıpranmış oluruz ki başarının ancak anlık tadını alırız. Sonra yine kendimizi yargılayacak bir durum ortaya çıkar ve o ceza döngüsüne gireriz.
BİZİ ELEŞTİREN SESİN SUSMA VAKTİ GELMİŞTİR ARTIK
İçimizdeki yargılama sisteminin adaletsiz olduğunu görmek gerekmektedir. Yıllarca cezalandırılış sonucunda savunacak ve koruyacak iyi bir avukat gerekmektedir. Bu avukata sağlıklı yetişkin diyoruz. Yıllarca bizi eleştiren sesin susma vakti gelmiştir artık. Bu sesin olayları çarpıtması, hatanın tüm sorumluluğunu bize yüklemesi, hata yapmamalısın gibi çarpıtılmış düşünceleri bize inandırarak bizi cezalandırmasına müsaade etmemeliyiz. Yılmadan o sesi tutarlı bir şekilde bastırmak ve sağlıklı tarafı konuşturmak gerekmektedir. Bu sebeple bir uzman eşliğinde ilerlemek daha faydalı olacaktır.