Genel seçimin etkisini henüz atlatmadan, yerel seçimler kapımızı çalmaya başladı. Yerel seçimlerin en sevdiğim tarafı çıkan adayların ve aday adaylarının bir anda Manisa sevdalısı ya da aşığı oluvermeleri. 4 yıldır halkın içinde üç beş defa görülen Sayın Cengiz Ergün bile bir bakmışın köyleri geziyor, çarşılarda pozlar veriyor, uyuyan bir şehir merkezinin caddelerini, sokaklarını adeta yeniden inşa ediyor. Büyükşehir olunca bazı beklentiye düşen vatandaş hayal kırıklığına uğramaktan öteye gidemiyor.
***
Oysa Manisa'nın kronik sorunları belli. Trafik, otopark, imar yasası, şehir düzenlemesi, alt yapı… Peki soruyorum değerli halkıma, bu sorunlardan hangisi net olarak çözüme kavuştu? Cevap vereyim hepsi yarım yamalak kaldı. Bu sorunları çözmeden, parkları caddeleri ışıl ışıl yapmanın bir yararı olmadığı gibi devletin kasasına da büyük yük.
MANİSA SEVDALISI OLAN YETERİNCE SİYASİMİZ VAR
Manisa'ya hizmet etme adına siyasete soyunan yeterince siyasimiz var bence. Sonuçta aday olan her siyasi afilli cümlelerle, sıradışı vaatlerle geliyor. Ama kazanınca ya kendi vizyonu yetmiyor ya da partisinin baskısı yüzünden radikal ve kalıcı kararlar alamıyor. Alamadığı için de Manisa’da hiçbir şey değişmiyor. Etrafımdan duyuyorum. Yok karadeniz turuna katıldık, yok Nevşehir gezisine gittik, yok Eskişehir’e gittik, Antalya, Urfa, Kars vs, ama bir grup yerli turistin Manisa'ya gezmeye geldiğini ya da tur şirketlerinin tur düzenlediğini görmedik. Göremeyiz tabi neresini gezdireceğiz ki.
***
Elimizde olan o kadar değerli yerlerimiz var ki aslında. Eskilerin dediği gibi, "Dağlarından yağ, ovalarından bal akan" şehirlerin başında gelen bir şehiriz. Tabi buna son zamanlarda sanayiyi de eklediğimizi düşünürsek marka şehirlerarasında ilk sıralarda yer almalıyız. Her zaman övündüğümüz yere göğe koyamadığımız sanayi şehri olmanın da hoş kaymağını yiyemiyoruz. Kendi halinde olan insanımız adeta bir robot hayatı sürmekte. Vardiyalı sistem çocukları anne babasından karı kocayı birbirine hasret bırakmaktan öteye gidemiyor.