Mış gibi yaşayan bireyler gerçek halleri çevrelerine uymadığında uygun olan başka bir kişilik yaratırlar. Çevrelerine uyumlu oldukları için fark edilmesi zordur ve ihmal edildiğinden klinik müdahale gerektiren bir durumdur. Dışarıdan bakıldığında normal görünürler, bir problem veya bozukluk düşündürmezler, davranışları anormal değildir, duygu ifadeleri duruma uygundur. Tüm bunlara rağmen kişinin çevresi ile arasında dile dökülemeyen şeyler girmiştir. Bu eksiklik çoğunlukla birey tarafından fark edilmez ancak yakın çevresi veya uzman tarafından fark edilebilir. İnsanlarla sıcak ilişkiler kuramazlar, duygudan kopukturlar. Bu kopukluk sosyal ilişkileriyle kalmaz aynı zamanda kendileri, bedenleri ve duyguları ile de kopukturlar. Herhangi bir hisleri olmasa dahi hissediyormuş gibi davranırlar. Yarattıkları izlenim normalliktir, genellikle de iyi işler çıkarırlar fakat yaptıkları süreksiz, yaratıcılığın olmadığı şekilde devam eder.
HER ORTAMA HIZLICA UYUM SAĞLAYABİLİRLER
Mış gibi kişiliklerin bir özellikleri de çok kolay etki altına alınabiliyor olmalarıdır. Her duruma pasif bir hazırbulunuşlukları vardır, her ortama hızlıca uyum sağlayabilirler. Sosyal, etnik ve dini gruplara kolayca bağlanma ve içsel boşluklarını doldurma eğilimleri vardır. Diğer bir özelliklerinden biri de saldırganlıklarını maskeliyor olmalarıdır. Negatif bir iyilik havaları vardır, öfkeli gibi gözükmezler ve çok anlayışlı gibi davranırlar fakat iyilik halleri kolayca saldırganlığa dönüşebilir. Aynı şekilde kolayca bağlandıkları grup ve kişileri de birden bir başkasıyla değiştirebilirler.
***
Bu tablonun çıkış nedenleri çoklu özdeşim ve taklitlerdir. Toplum ve çevrenin kendisine uyum göstermemesi halinde kişi çoklu özdeşim ve taklitleri savunma olarak topluma uyum için kullanmaya çalışır. Bu yolla kişi çevresindekileri içselleştirerek mış gibi davranır. Mış gibi davrandığı için içten ve doğal değil, kopuk ve sıcaklıktan yoksun ilişkiler geliştirirler.
GERÇEK HİSLERİNİ GİZLİ TUTARLAR
Çocuklar dış dünyaya uyumlanmak için inşa ettikleri sahte kendiliğin gölgesinde gerçek hislerini ayrı bir benlik halinde gizli tutarlar. Gölgede kalan kendilik görülmediği ve aynalanmadığı için gelişemez. Gerçek kendilik kendisi olarak toplum içinde suçluluk, utanç gibi zorlayıcı duygular yaşandığı için bastırılır veya tersine çevrilir. Bu durumda kişi zorluklarla nasıl mücadele edebileceğini bilmeyebilir. Bu bozukluk hali için bir psikoterapi süreci başlatarak bir uzmanla ilerlemesi gerekir.