Demokrasi tüm insanlara eşit davranılmasını amaçlar. Bazı insanların hayatlarının doğa gereği diğerlerinden daha değerli olduğu şeklindeki aristokrat görüşe saldıran hukuk teorisyeni herkes bir sayılmalıdır, kimse birden fazla sayılmamalıdır. Eşitlik prensibi sadece hükümet politikaları ile insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını değil, aynı zamanda görüşlerinin de eşit sayılmasını gerektirir. Demokrasinin eleştirmenleri, insan kalabalıklarının kamu politikalarının belirlenmesinde rol alabilmek için çok cahil, çok eğitimsiz ve çok dar görüşlü oldukları gerekçeleri ile demokrasiye karşı olmuşlardır.
***
Buna demokratların cevabı şudur. İnsanlar demokrasiyi anlamak için tabii ki bilgiye ve bu bilgiyi kullanacak zamana ihtiyaç duyacaklardır; insanlar ancak sorumluluk gerektiren durumlarda sorumlu hareket etmeye yeteneklidirler. Tüm yetişkinler, kendi kişisel hayatlarının yönlendirmesinde sorumluluk almalarını beklediğimiz gibi, kendi toplumlarının hayatını etkileyen kararların alınmasında söz sahibi olmaya da ehliyetlidirler.
***
Demokratik hükümetin sıradan insanların ihtiyaçlarını diğer hükümet tiplerinden daha fazla karşılama ihtimali söz konusudur.
***
Politikanın yönü hakkında insanlar ne kadar söz sahibi ise politika o denli insanların endişe ve taleplerini yansıtacaktır. Eski Atinalıların bir özdeyişinde belirttiği gibi, “Ayakkabıyı ayakkabı tamircisi yapar ancak onun nereden vurduğunu sadece giyen söyleyebilir.“ Hükümet politikalarının pratikteki etkilerini yaşayanlar sıradan insanlardır, eğer aşağıdan tutarlı, etkin baskı ve etki kanalları varsa hükümet politikaları halkın tecrübelerini yansıtır.
***
Kamu makamları ne kadar iyi niyetli olursa olsun eğer onlar halkın etkilemesine ve denetimine karşı bağışık iseler onların politikaları insanların ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu gibi sadece kendilerine hizmet edici ve yozlaşmış olacaktır. Demokrasi açık tartışmaya, ikna ve uzlaşmaya dayanır.
***
Bizde maşallah hiç biri yok ne açık konuşabiliyor, ne de tartışabiliyoruz. Sözü emeklilerimize getirmek istiyorum. 30 yılını çalışarak devlete emanet para vererek yaşlılığında o emanet parası ile geçimini sağlamak ve bu ülkede yaşıyorsa bu ülkenin sorunlarına çözüm bulmak ve tüm platformlarda temsil edilebilme haklarının olması gibi haklar demokrasinin onlara öngörüsüdür. Kimsenin lütfu değildir.
***
Maalesef ülkemizde Emekli dediğiniz zaman işi bitmiş bir işe yaramaz ver eline üç beş kuruş kahvelerde parklarda ömrünü tamamlasın gözüyle bakılıyor. Oysa o kahvelere parklara ittiğimiz insanlar yıllarca bu ülkeye hizmet vermiş katma değer üretmiş analarınız, babalarınızdır.
***
Onların tecrübeleri ve donanımlarından istifade etmek gerekmez mi? 13 milyon emeklisi olan bir ülkede emekliyi yok saymak ona asgari ücretin de altında bir ücret hakkı görmek hangi evladın vicdanını rahatlatır?
***
Geçmişine bakmayanlar geleceklerini tayin edemezler. Emekli 4.500 lira maaşla ne yapabilir soruyorum. Emekli dernekleri de ne yazık ki siyasi parti temsilcilikleri gibi işlevlerini sürdürüyor. Üyelerinin menfaatlerin kollama adına hiç bir etkin hareketleri yok. Aklımızı başımıza alıp emekliye sadaka verir gibi bakmadan onun size emanet verdiğini kendisine iade edin lütfen.
Tüm emekliler bir platform altında birleşebilirse haklarını da söke söke almasını bilir.