Karadeniz bölgesi, Türkiye’nin en özel köşelerinden biri ve son yıllarda turizmde giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Burası, yüksek dağları, yeşilin bin bir tonunu barındıran yaylaları, serin havası ve el değmemiş doğasıyla adeta cennetten bir köşe. Özellikle yayla turizmiyle ünlenen bu bölge, Arap turistler için bir çekim merkezi haline gelmiş durumda. Arap turistlerin ilgisi, Karadeniz'in ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. İnsanlar, yaylalarda huzur buluyor, temiz havada doğayla iç içe olmanın tadını çıkarıyorlar. Bu güzellikler, her geçen yıl daha fazla turistin ilgisini çekiyor ve bölgeyi ziyaret edenlerin sayısı giderek artıyor. *** Ancak, Karadeniz sadece yayla turizmiyle sınırlı kalmamalı. Burası, doğal güzellikleriyle olduğu kadar zengin tarihi ve kültürel mirasıyla da dikkat çekiyor. Bölgedeki tarihi kaleler, köprüler, manastırlar ve eski yerleşim yerleri, ziyaretçilere adeta geçmişe bir yolculuk sunuyor. Bunun yanı sıra, Karadeniz’in muhteşem sahilleri ve plajları da henüz yeterince keşfedilmemiş durumda. Oysa bu sahiller, deniz turizmi için büyük bir potansiyele sahip. Bölgedeki plajların geliştirilmesi ve tanıtılması, Karadeniz’i dünya çapında bir turizm destinasyonu haline getirebilir. *** Düşünün ki bir yanda serin yaylalar, diğer yanda Karadeniz’in maviliği… Bu çeşitlilik, bölgeyi benzersiz kılıyor. Üstelik Karadeniz mutfağını da unutmamak gerek. Hamsi, mısır ekmeği, kara lahana sarması gibi lezzetler, bölgeyi ziyaret edenlerin damaklarında unutulmaz tatlar bırakıyor. Gastronomi turizmi de Karadeniz’in öne çıkarılabilecek bir diğer önemli yönü.  TÜRKİYE’NİN HER KÖŞESİ BİR CENNET Bunların hepsi bir araya geldiğinde, Karadeniz’in sadece Türkiye için değil, dünya turizmi için de ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Ancak, bu potansiyeli tam anlamıyla kullanabilmek için daha çok çalışmamız gerekiyor. Türkiye’nin her köşesi bir cennet, ama bu cennet vatanın hak ettiği yere ulaşması, bizlerin elinde. Karadeniz’i ve ülkemizin diğer güzel bölgelerini, dünya turizminin gözbebeği haline getirmek için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Türkiye, sadece coğrafi olarak değil, kültürel ve tarihî zenginlikleriyle de Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir köprü… Bu köprünün değerini bilmek ve onu en iyi şekilde değerlendirmek, hepimizin sorumluluğu.