Sevgili okurlar;
ABD’de Baptist Kilisesi üyesi olan Emekli Savcı SAMUEL A.WEEMS; TERÖRİST “HIRISTİYAN” ÜLKENİN SIRLARI isimli kitabında olayları, tarihsel bir perspektif ile anlatırken, 500 Yıl boyunca Osmanlı Devletinin bünyesinde barış içerisinde birlikte yaşadıktan sonra, Terörizme baş vuran Ermeni olaylarını uzun araştırmalarının sonunda, çıplaklığı ile anlatıyor.
Tarihsel kanıtlara bakıldığında, 1960’lı yıllarda, birçok ülke dünya da yaşanan gençlik hareketlenmelerinden etkilendiği görülmektedir. Bu durumdan Türkiye, Fransa, Almanya, İtalya, Yunanistan gibi birçok Avrupa ülkesinin de terörden nasibini aldığını söyleyebiliriz.
Özellikle Ülkemizde masumane öğrenci olayları şeklinde başlayarak şiddeti tırmandıran bir terör yapılanmasının önü açılarak, ülkemizde gençlik örgütlenmeleri adı altında Marksist Leninist, Maozim, ideolojiyi barındıran örgütler oluşumu başlamıştı, bunların karşıtı yasal görünümlü Partilerin Gençlik Kollarının örgütlenmeleri süreci hızlandırmıştı.
1970’li yıllarda örgütlenmeye başlayan PKK (Kürdistan İşçi Partisi) terör “bir ilin, bir ilçesini, bir köyünde kurulan örgüt, birdenbire kabak çiçeği misali açılarak yayılmaya başlamış oldu.
ASALA terör örgütü olarak, 1970’li yıllarda Lübnan’da kurulmuş ve faaliyetlere başlamış, Ülkemizde sol bir hareket görümüne sığınarak Gençlik hareketlerinde yerini alan PKK ile ortak provokasyon ve sabotaj harekelere kalkışmışlardır.
ASALA terör örgütü başta Türkiye, İspanya, Fransa, Lübnan, İsviçre, birçok ülkede terörist faaliyetler yürütmüştür. Ülkemizin birçok dış ülkede bulunan diplomatik temsilciliklerimize saldırılarda bulunmuş ve 40 yakın Diplomat temsilcimizi şehit etmişlerdir.
Bu iki örgüt ortak ideoloji olarak Marksist Leninist ideolojiyi benimsemiş, örgütsel yapıları ve eylemleri, birbiriyle örtüştüğü görülmüştür. Ortak çalışmalarında, açık delil ve kaynak bilgileri doğrultusunda tarihsel süreç içerisinde faaliyetlerinde terör örgütsel yapılanmada PKK ve ASALA terör örgütü arasında finansal ve lojistik desteğin yanında, personel ve ortak eğitimlerle ilişkilerini sürdürdükleri görülmekteydi.
Geçmiş dönem içerisinde Taşnak yapılanma ve katliam ve isyan terör faaliyetlerini yürüten ilk Ermeni Terör örgütü Taşnak’ların da içerisinde olduğu NEMESİS adlı Terör örgütüdür. Bu örgütün amacı Ermeni halkını örgütleyerek Osmanlıya karşı isyana teşvik ederek ayrı bir devlet kurmak olarak belirlemiştir. 1923 yılından başlayarak, 15 Mart 1921 yılında dönemin İçişleri Bakanı olan Talat Paşa’yı Berlin’de suikast düzenlemek olmuştur8 . 6 Kasım 1921’de eski Sadrazam Said Halim Paşa Roma’da, Cemal Paşa 21 Temmuz 1922’de Tiflis’te öldürülmüş. Bunlarla yetinmeyen, Ermeni komiteciler Nisan 1925 ve Mayıs 1927 tarihlerinde Mustafa Kemal Atatürk'e de suikast tarzı eylem gerçekleştirmiş ve sonuç alamamışlardır.
Yapılan bu eylemlerle ilgili Türkiye’de bulunan İngiliz Elçisi suikast yapılma sebebini “Türk dış politikasının özelikle Avrupa ülkeleri ile olumlu seyretmesi SSCB’yi rahatsız ettiği için meydana geldiğini” ifade etmişti . Bu tarihlerden itibaren Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı 1965 yılına kadar çok fazla Ermeni terörü yalanlarla yüklü sözde, 24 Nisan tarihi temel alınarak büyük yalanı, 1965 yılında ABD, Fransa, Yunanistan, Lübnan ve Erivan’da bilinçli bir şekilde Türkiye aleyhine yalan yanlış, kanıt ve belgesi olmayan bilgiler çerçevesinde 1973 tarihinde sahneye çıkmaya başlamışlardır.
Ermenistan şimdi bölgemizde ve Güney Kafkasya da dış siyaset, topraksal kaygıları ve ekonomik bakımdan sıkışınca, barış rüzgarına kapılarak Türkiye ile ilişkilerini yumuşatarak çıkış yolu aramaktadır.
Ermenistan Başbakanı N. Pasinyan kurnazlığı elden bırakmayarak; “Önceliğimiz tarihsel haklarımız değil” diyerek sözde soykırım hikayesini rafa kaldırıyor, Temdit pilavı olarak ileride ısıtarak yeniden piyasaya sürebileceğinin işaretini vermiş olduğu bilinmeli.
Günümüzde “Silah bırakma ve PKK Terör örgütünün kendisini feshetmesi” Öcalan’ın, Sayın bahçelinin çağrısından sonra gündeme oturduğu ve “Terörsüz Yaşam” projesi umutları yeşertmeye başladı.
Oysa ela başı bir sabaha karşı Devlet tarafından gizli tutulan bir operasyonla KENYA’dan getirilmişti. Öcalan’ın uçaktaki görüntüleri paylaşılmıştı,
Öcalan PKK’ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı yaptığı basında yer almıştı. Yüzleri maskeli görevlilerin, Öcalan’ın gözleri üzerindeki bandı açarak “Abdullah Öcalan memlekete hoş geldin” sözüyle kısa diyalogda, Öcalan ise, “bir hizmet imkanı varsa yapabileceğim” diyor!
PKK döktüğü kanda boğulacak derken, Öcalan akacak kanların durdurulması çağrısı yapacağını ve örgütün kendini feshetmesini istemiş oldu açıklandı. Acaba, ilk söyleminin üzerinden onca zaman geçerken diyalog kurularak “yapacağın hizmet “ var denilmedi mi?
PKK kendisinin silah bırakarak feshetmesi beklenirken, Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde yeni oyunlar, oynamak için yeni senaryolarla yeni terör örgütlerinin oluşumuna kucak açarlar mı? Bilinemez tabi.
Ülkemiz üzerinde oynanmak istenen oyunlara Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemi olan, “Muhtaç olduğunuz kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözlerini taşıyanlar elbette izin vermeyecekler.
Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.