İsmail Halis
Köşe Yazarı
İsmail Halis
 

İSTİSMAR NEDEN ARTIYOR?

Son günlerde, aylarda, yıllarda “Çocuk İstismarı” konusu canımızı yakıyor. Çaresiz hissediyoruz. Oranlar tüm dünyada gittikçe yükseliyor. Global Akıl bile bu sorunu önlemeyi veya azaltmayı başaramadı. Ülkemizde ve Dünya’da büyük toplantılar, çalıştaylar yapılıyor. Birçok disiplin bir araya geliyor. Ama ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor. Bu çalıştaylardan birinde yer almıştım. Gösterilen vaka çalışmaları dehşet vericiydi. Size uzun uzun vahşetten, dehşetten bahsetmeyeceğim. Aile Danışmanı ve Çocuk Oyun Terapisti olarak karşılaştığım vakaları da anlatmayacağım. Doğum Psikozu nedeniyle çocuğunu duygusal olarak reddeden annelerden, aşağılayan, çalıştıran ailelerden, her üç çocuktan birinin dayak yediği toplumdan da bahsetmeyeceğim. İstismarın tanımını, kategorilerini ve istatistik verilerini de yazmayacağım. Her birimizin evladı bu rakam ve terimlerin ötesinde öneme sahip. “İstismarı Arttırıcı” bilinçsiz davranışlar sergiliyoruz. Her acı haberden sonra sosyal medyada dehşetli kınamalar paylaşılıyor. Vahşet fotoğrafları, çocuk vücudu esas alınmış reklam bannerları, korkunç kelimeler, küfürler. Toplumu bölücü sözler. Sorulması gereken sorular bence şunlardır: Niyeti olanları böyle korkutuyoruz, ya da faile öfkemizi kusuyoruz. Tamam.  Biraz da farkındalık yarattık. Neden istismar girişimleri daha da artıyor? Madem düşüncemiz çocuklar, bu eylemlerimiz gerçekten çocukların yararına mı? Evde çocuklarımızı değersizlik hissiyle, korkuyla nasıl istismara açık bireyler haline getiriyoruz? O paylaşımlara rastlayan çocuklar duygusal ve düşünsel olarak istismar edilmiş olmuyor mu? Çocuk bedeni üstündeki kocaman elleri bir afişte gören çocuk ne hissediyor? İstismara niyetli olan kişiler bu davranışlarımızla neler hissediyor olabilir? Korktuklarını mı korkulduklarını mı düşünüyorlardır? Belki korkutulmak ya da korkulan olmak egosal tatmin yaratıyor olabilir. Kendini suç eylemine ikna etmesi için bahanesi artıyordur. Birçok insanı böyle de olsa etkilemek heyecan veriyor mudur? Kendini daha güçlü hissedip tahrik olabilirler mi? Hayal dünyası iyice bu konuyla meşgul olup yapacağı eylemi detaylandırıyor olabilir mi? Zaten sağlıklı bir düşünce yapısına sahip değiller. Bizim korktuğunuz şeylerden korkmalarını mı bekliyoruz? Pedofili ya da İstismarcı Psikolojisinin detaylarını uzmanlarımız daha iyi bilirler. Ben Sosyolojik etkilerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Toplum olarak dikkat etmemiz gerekenler şunlardır: İstismar protestolarında hiçbir şekilde çocuk figürü, bedeni, nesnesi, oyuncağı kullanmayın. Küfür kelimeleri ve sansasyonel sözler söylemeyin ve yazmayın. İstismar sadece, bir milletten, bir meslekten, bir sosyokültürel düzeydeki şahıstan kaynaklanmaz. Bölücü ayrıştırıcı kategorize edici konuşmayın. Bu tarz faili veya adayı rahatlatır, toplumu böler. Mağdur kişilerin hayatlarında bundan sonra olacak sıkıntılardan bahsetmek önleyici etki yaratır. İnsanlara istismarın kaçınılmaz, önlenemez olduğunu düşündürecek konuşmalar ve paylaşımlar yapmayın. Çaresizlik hissi teslimiyetin en baş nedenidir. Toplumda güvensizliği değil güvenli davranmayı yaygınlaştıracak eylemler tercih edin. Çocuklarınıza kendini ifade etmeyi ve güvenli davranmayı anlatın. Mahremiyet ve saygı sınırlarını yaşayarak öğretin. Çocuklarımızın beyni, duyguları, kimliği, bedeni onların varlığıdır. Kendilerini koruyacakları yaşa kadar bu varlıklarını zedelemeden büyütün koruyun. Dünyada “Korku Kültürü” ve “Umut Kültürü” hakim olan toplumlar var.  Korku Kültürü arttıkça suç oranı artar. Umut Kültürü ise gelişmenin ve insanca yaşamanın yolunu açar. Siz hiç nefretin iyileştirdiği bir şey gördünüz mü? Umut dolu bir gelecek temennisiyle… Sema Yıldırım Aile Danışmanı – Eğitmen Profesyonel Koç  
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2019 - Perşembe
İsmail Halis

İSTİSMAR NEDEN ARTIYOR?

Son günlerde, aylarda, yıllarda “Çocuk İstismarı” konusu canımızı yakıyor. Çaresiz hissediyoruz. Oranlar tüm dünyada gittikçe yükseliyor. Global Akıl bile bu sorunu önlemeyi veya azaltmayı başaramadı. Ülkemizde ve Dünya’da büyük toplantılar, çalıştaylar yapılıyor. Birçok disiplin bir araya geliyor. Ama ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.
Bu çalıştaylardan birinde yer almıştım. Gösterilen vaka çalışmaları dehşet vericiydi. Size uzun uzun vahşetten, dehşetten bahsetmeyeceğim. Aile Danışmanı ve Çocuk Oyun Terapisti olarak karşılaştığım vakaları da anlatmayacağım. Doğum Psikozu nedeniyle çocuğunu duygusal olarak reddeden annelerden, aşağılayan, çalıştıran ailelerden, her üç çocuktan birinin dayak yediği toplumdan da bahsetmeyeceğim. İstismarın tanımını, kategorilerini ve istatistik verilerini de yazmayacağım. Her birimizin evladı bu rakam ve terimlerin ötesinde öneme sahip.
“İstismarı Arttırıcı” bilinçsiz davranışlar sergiliyoruz. Her acı haberden sonra sosyal medyada dehşetli kınamalar paylaşılıyor. Vahşet fotoğrafları, çocuk vücudu esas alınmış reklam bannerları, korkunç kelimeler, küfürler. Toplumu bölücü sözler.
Sorulması gereken sorular bence şunlardır:
Niyeti olanları böyle korkutuyoruz, ya da faile öfkemizi kusuyoruz. Tamam.  Biraz da farkındalık yarattık. Neden istismar girişimleri daha da artıyor?
Madem düşüncemiz çocuklar, bu eylemlerimiz gerçekten çocukların yararına mı?
Evde çocuklarımızı değersizlik hissiyle, korkuyla nasıl istismara açık bireyler haline getiriyoruz?
O paylaşımlara rastlayan çocuklar duygusal ve düşünsel olarak istismar edilmiş olmuyor mu?
Çocuk bedeni üstündeki kocaman elleri bir afişte gören çocuk ne hissediyor?
İstismara niyetli olan kişiler bu davranışlarımızla neler hissediyor olabilir?
Korktuklarını mı korkulduklarını mı düşünüyorlardır? Belki korkutulmak ya da korkulan olmak egosal tatmin yaratıyor olabilir. Kendini suç eylemine ikna etmesi için bahanesi artıyordur. Birçok insanı böyle de olsa etkilemek heyecan veriyor mudur? Kendini daha güçlü hissedip tahrik olabilirler mi? Hayal dünyası iyice bu konuyla meşgul olup yapacağı eylemi detaylandırıyor olabilir mi? Zaten sağlıklı bir düşünce yapısına sahip değiller. Bizim korktuğunuz şeylerden korkmalarını mı bekliyoruz? Pedofili ya da İstismarcı Psikolojisinin detaylarını uzmanlarımız daha iyi bilirler. Ben Sosyolojik etkilerine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Toplum olarak dikkat etmemiz gerekenler şunlardır:
İstismar protestolarında hiçbir şekilde çocuk figürü, bedeni, nesnesi, oyuncağı kullanmayın.
Küfür kelimeleri ve sansasyonel sözler söylemeyin ve yazmayın.
İstismar sadece, bir milletten, bir meslekten, bir sosyokültürel düzeydeki şahıstan kaynaklanmaz. Bölücü ayrıştırıcı kategorize edici konuşmayın. Bu tarz faili veya adayı rahatlatır, toplumu böler.
Mağdur kişilerin hayatlarında bundan sonra olacak sıkıntılardan bahsetmek önleyici etki yaratır.
İnsanlara istismarın kaçınılmaz, önlenemez olduğunu düşündürecek konuşmalar ve paylaşımlar yapmayın. Çaresizlik hissi teslimiyetin en baş nedenidir.
Toplumda güvensizliği değil güvenli davranmayı yaygınlaştıracak eylemler tercih edin. Çocuklarınıza kendini ifade etmeyi ve güvenli davranmayı anlatın.
Mahremiyet ve saygı sınırlarını yaşayarak öğretin.
Çocuklarımızın beyni, duyguları, kimliği, bedeni onların varlığıdır. Kendilerini koruyacakları yaşa kadar bu varlıklarını zedelemeden büyütün koruyun.
Dünyada “Korku Kültürü” ve “Umut Kültürü” hakim olan toplumlar var.  Korku Kültürü arttıkça suç oranı artar. Umut Kültürü ise gelişmenin ve insanca yaşamanın yolunu açar. Siz hiç nefretin iyileştirdiği bir şey gördünüz mü?
Umut dolu bir gelecek temennisiyle…
Sema Yıldırım
Aile Danışmanı – Eğitmen
Profesyonel Koç
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.