Dünyada artan çevre sorunlarına çözüm arayışları için 1972 yılında Stockholm’de “Dünya Çevre Konferansı” düzenlendi. Konferansın sonunda “İnsan ve Çevresi Bildirgesi” yayınlandı. 1972 yılında ilk defa çevre ile ilgili sorunlar uluslar arası bir platforma taşındı ve ortak bir çözüm önerileri oluşturuldu. Ayrıca “çevre hakkı” kavramı ilk defa insan hakları kavramının içine alındı. 5 Haziran 1972 günü başlayan konferansa atıfta bulunmak ve çevre kirliliğine dikkat çekmek için 5 haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kutlanmaktadır. *** Aslında kutlanacak bir durum yok. Bölgemizde ve Gediz Havzasında kirlilik her geçen gün artıyor. Alınan tedbirler yeterli gelmiyor. İlk çevre konferansının üzerinde 54 yıl geçti. Bugün çevre sorunları hem çeşitlilik olarak hem de sayı olarak arttı. 1972 de dünya gündeminde olmayan “küresel ısınma”, “iklim değişikliği”, “biyoçeşitliliğin azalması” ve “ekolojik tahribat” bugün çevre ve ekolojik problemlerin ilk sırasında yer almaktadır. *** Bugün itibari ile bölgemizde bir çok çevre problemleri var. Jeotermal enerji santrallerinin (JES) tarım alanlarını ve yer altı suyunu kirletmesi, Gediz Nehrinin kirliliği, Marmara Gölü’nün kuruması, arıtması olmayan OSB’lerin oluşturduğu kirlilik, tarımda kullanılan kimyasalların toprağı kirletmesi, küresel ısınma, sıcak hava dalgaları ve kuraklık riski bölgemizdeki çevre sorunlarının başlıcalarıdır. JEOTERMAL ENEERJİ SANTRALLERİ (JES) TARIM ALANLARINA ZARAR VERİYOR, YERAALTI SUYUNU KİRLETİYOR jeotermal enerji Manisa’nın gündemine ilk defa 2009 yılında Alaşehir’de girdi. Açılan 2 kuyu ile enerji üretimi başladı. Belediye başkanı Alaşehir’i jeotermal enerjinin başkenti ilan etti.Alaşehir’de ovasında açılan JES kuyuları zamanla Sarıgöl, Salihli, Ahmetli ilçelerine yayıldı. Bugüne kadar  bölgemizde 172 adet jeotermal kuyusu açıldı. Manisa genelinde 17 adet JES işletmesi devam ediyor. Bugün de Salihli, Akhisar, Alaşehir, Sarıgöl, Ahmetli, Demirci, Kula, Saruhanlı ve Şehzadeler ilçelerinde toplam 12 adet ruhsat sahası ihale edilecek. Bugün, 5 haziran çevre gününde uygulamadaki hatalar, dikkatsizlikler ve yetersiz denetim sonucu tarım alanlarına zarar vermeye başlayan jeotermal kuyularına yenilerinin eklenmesi için ihale yapılması manidardır. Çünkü bu durum uygulamadaki hataların ve yetersizliklerin oluşturduğu zararları yetkililerin dikkate almadığını gösteriyor. ÇİFTÇİLERİMİZ ZARAR GÖRÜYOR Alaşehir ovasında bugün sayıları her geçen gün artan onlarca jeotermal kuyu var. Bu kuyulardan enerji üretimi için yerin 100-200 m yi bulan derinliklerinden sıcak su çekiliyor. Jeotermal Enerji arama ve üretim aşamalarında sulama suyu ve toprak kirliliğine bağlı olarak tarımsal üretimde azalma ve kalitesinde düşüş oluyor. Bu durum, ihraç edilen ürünün geri dönmesine ve ihracatın azalmasına yol açıyor. *** JES’lerin Tarım alanlarına verdiği zararlar, özellikle de bağlarda oluşturduğu zararlar tenik raporlarla kamuoyuna açıklanmış durumda. İzmir Ticaret Borsası (İTB) tarafından 2016/2017, 2017/2018, 2018/2019 üretim sezonları EGE BÖLGESİ ÇEKİRDEKSİZ KURU ÜZÜM REKOLTE TAHMİN RAPORLARI’nda  JES’lerin kuru üzüm üzerinde yaptığı olumsuz etkiyi: “Özellikle Alaşehir ilçesinin Piyadeler, Örnekköy ve Alkan bölgelerinde yer alan jeotermal tesislerin artmasından kaynaklı, bağ alanlarında verim ve kalitenin olumsuz etkilendiği ve yapraklarda bor fazlalığı zararı olduğu gözlenmiştir.” Şeklinde ifade etmektedir. *** TMMOB Şubat 2021’de “BÜYÜK MENDERES HAVZASNDA JES GERÇEĞİ” başlıklı rapor yayınladı. 113 sayfalık Rapor, JES’lerin çevresel etkilerini sağlık, tarım, planlama, enerji ve ekonomik boyutları ile ele alıyor. *** Yer seçimindeki hatalar, işletme sırasında meydana gelen kazalar, tarım alanındaki ve yeraltı sularındaki bor oranındaki artış, üzüm bağlarındaki etkileri, ÇED süreçlerinde yaşanan sıkıntılar dikkate alınarak JES’lerin masaya yatırılması gerekiyor. Yeni jeotermal kuyular açılmadan önce çiftçilerin ve kamuoyu hassasiyetinin gözetilmesi gerekiyor.