Ülkemizde, temmuz ayının son günleri ile ağustos ayının ilk günleri en sıcak olduğu dönem. Bu dönem eskiden halk arasında "Eyyam-ı bahur” olarak adlandırılıyordu."Eyyam-ı bahur”, en sıcak günler anlamına gelmektedir. Yaz mevsimi boyunca Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası'ndaki çöl bölgeleri aşırı ısınıyor ve etki alanı zamanla genişliyor. Kuzeye doğru genişlediğinde, aşırı ısınan çok sıcak çöl havası kuzey bölgelere taşınarak ülkemizi etkisi altına alıyor.
Eyyam-ı bahur ismi yerini günümüzde "çöl sıcakları", "cehennem sıcakları" ve "Afrika sıcakları" gibi terimler aldı. Sıcak zamanlarda yerden yükselen buhar anlamına da gelen eyyam-ı bahurda yakıcı bir rüzgarın estiği ve eskilerin bu tarihlerde insan vücudunda beyaz lekeler yapan “Ala” düştüğüne inanması nedeniyle, denize girerken ve güneşlenirken daha dikkatli davrandıkları biliniyor.
***
Şehirleşme ile beraber artan bina, asfalt ve betonlaşma, kentin üzerinde etrafına göre daha sıcak bir alan oluşturuyor. Bu alana “kentsel ısı adası” diyoruz. Asfalt, beton ve çatılar güneş radyasyonunu sürekli emiyor ve ısınıyor. Şehirlerin üzerinde oluşan “ısı adası”, gündüz yer seviyesinin daha fazla ısınmasına neden oluyor. Aynı şekilde gece saatlerinde ise soğumayı geciktiriyor. Böylece yerleşim yerleri ile etrafındaki kırsal bölge arasındaki sıcaklık farkı artıyor. Kentler daha sıcak hale geliyor. Yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.
Bugünlerde yaz mevsiminin en sıcak (eyyam-ı bahur) günlerini yaşıyoruz. Son bir hafta içerisinde Manisa merkez ve ilçelerinde 40 derecenin üzerinde sıcaklık değerleri ölçülüyor. Bu sıcak havanın hafta sonuna kadar devam etmesi bekleniyor.
***
Hasta ve yaşlılar için kritik bir dönem
Yazın en sıcak dönemi olan eyyam-ı bahur günleri kalp hastaları için riskli dönemdir. Bu dönemde kişilerde aşırı stres ve asabiyet görülebilir. Vücut ısısını dengeleyen en önemli faktör kan dolaşımıdır. Sıcak havalarda genişleyen kan damarları vücudun sıcaklığını düşürmeye çalışır. Ancak bu durum kalbi yormaya başlar.
Vücudumuz terleme ile sıcağa karşı kendini korumaya çalışır. Ter deriden buharlaşırken cilt de soğumaya başlar. Bu durumda sıvı ve elektrolit denilen tuz ve mineraller kaybedilir. Damarlarda dolaşan sıvı azalır. Bunun sonucunda kanın akışkanlığı ve böbreklerden geçen kan miktarı azalır. Eğer yeterli sıvı almazsak ve su içmezsek böbrek fonksiyonları bozulmaya başlar. Bunu dengelemek üzere böbrek ve böbreküstü bezlerinden salgılanan maddeler damarların büzüşmesine ve ani tansiyon yükselmeleri ile kalp yetersizliği bulgularının artmasına neden olabilir.
***
Bu sıcak havaların sağlığımızı olumsuz etkilememesi için güneş ışınlarının en dik geldiği 10.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarına maruz kalınmamalı. Açık renkli ve bol giysiler giyilerek vücudun güneş ışınlarından korunmalı. En önemlisi de bol su içmeliyiz. Yaz mevsiminde günlük sıvı ihtiyacı 2-3 litreye çıkmaktadır. Yazın en sıcak dönemini yaşadığımız bugünlerde günlük 2-2.5 litre su tüketmeliyiz. Ayrıca bu dönemde soda ve maden suyu tüketirken dikkat etmeliyiz. Aşırı, kontrolsüz maden suyu ve soda tüketimi tansiyonu yükselteceği gibi, kalp yetmezliğinin ortaya çıkmasına ya da daha ağırlaşmasına neden olabilir.