Karbon ayak izi, insan faaliyetlerinde kullanılan enerji, taşıt ve eşyaların üretimi ve kullanımı sırasında salgılanan sera gazlarının karbondioksit (CO2) cinsinden miktarını ifade eder. Bu miktar aynı zamanda çevreye verdiğimiz zararı göstermektedir.
Sera gazları, dünyadan yansıyan güneş radyasyonunu emerek tekrar dünyaya geri yansıtıyor ve sıcaklığı yükselterek küresel ısınmaya neden oluyor. Küresel ısınma sonucunda buzullar eriyor, subtropikal kuşak genişleyerek yağışlarda azalma ve kurak alanlar artış görülüyor. Okyanuslarda ile denizlerde biriken enerji ve yüksek sıcaklık ile artan buhar basıncı hortum, fırtına ve sağanak yağışların şiddetini artırıyor.
Son 150 yılda sanayi ve enerji üretimi sonucunda atmosfere önemli miktarda sera gazı salgılandı. Bu sera gazlarının en önemlileri, karbondioksit başta olmak üzere metan ve nitrikotsit'tir. Geçmiş dönem iklim araştırmalarının sonuçlarına göre atmosferdeki sera gazı miktarı 180 ppm ile 280 ppm arasında değişiyor. Bu miktar günümüzde 420 ppm değerindedir.
Atmosferde çok yüksek miktarlara ulaşan sera gazlarını azaltıcı çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Düşük karbonlu üretime teşvik ve belli sınırları aşan yüksek karbonlu üretim ve faaliyetlere de kısıtlama ve yaptırımlar getirilmesi bu mekanizmaların başlıcalarıdır. 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü ile ölçülebilir bir karbon sistemi için "karbon ayak izi" kavramı getirilmiştir.
**
Karbon ayak izi kişisel ve kurumsal olarak 2 bölüme ayrılır:
1- Kişisel Karbon Ayak İzi: Kişilerin faaliyetlerinde doğaya salınan emisyondur. Birincil ayak izi ve ikincil ayak izi olarak iki bölümden oluşur. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşımda kullandığımız fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin imalatında açığa çıkan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.
2- Kurumsal Karbon Ayak İzi: Kurumların, ısınma, üretim ve araçlarında kullandığı fosil yakıtların oluşturduğu emisyonlar ile tükettiği elektrik enerjisinin neden olduğu emisyonlardır.
**
Karbon emisyonlarını azaltmak için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Yeşil altyapı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve geri dönüşüm bunların en önemlileridir. Enerji verimliliği yöntemleri ile ticari binalarda %33, endüstriyel tesislerde %40 oranında enerji tasarrufu sağlanabilmektedir. Bu sayede daha az karbon salınımı gerçekleştiği gibi maliyet olarak tasarruf sağlanmış olur.
Günümüzde sera gazlarının salınımı en fazla enerji sektöründe gerçekleşmektedir. Karbon emisyonlarını azaltmanın en önemli yolu temiz enerji kullanmaktır. Yaklaşık olarak tükettiğimiz elektriğin kwh’i başına 0,6 kg CO2 salınmaktadır. Güneş ve rüzgar enerjisinde yatırım maliyetinin düşmesi ve getirilen teşvikler yenilenebilir enerjiyi cazip hale getirmektedir.
**
Karbon emisyonlarını azaltmanın diğer bir yolu da yeşil altyapı ve yeşil çevre yatırımlarını artırmaktır. Yeşil altyapı ile yerleşim yerlerindeki parklar, yollar, göletler, akarsular ve boş meydanlar birbirine ağaç ve yeşil bitkilerle bağlanarak oluşturulan ekosistem sayesinde karbondioksitin emilmesi sağlanır. Ağaçlar fotosentez yoluyla havadaki CO2’i absorbe ederek yaşamları için gereken besini oluşturur. Her ağaç yılda ortalama 12 kg karbondioksit emilimi gerçekleştirmektedir.
Günlük hayatta kullandığımız cam, kağıt, alüminyum gibi atıkların geri dönüşümü sayesinde emisyon azaltımı sağlanmaktadır.1 ton kağıdın geri dönüştürülmesi ile 36 ton CO2 emisyonu atmosfere salınması önlenmektedir. Bu konuda yerel yönetimlere kamu kurumlarına önemli görevler düşüyor. Geri dönüşüm kutularını yaygınlaştırarak karbon salınımını azaltabiliriz.