Hayatımızın kıstasları ve her an bizimle olan iki kavram. Bir şey doğru mu yanlış mı olduğunu tespit etmek için ha bire kafa patlatırız. Mutlak doğrular ve mutlak yanlışlar dışında tabii. Aslında zamana ve olaylara göre doğrular yanlış, yanlışlarda doğru olabiliyor. Esas olan bunu bulup çıkarabilmek. Hayatımızdaki yanlışları doğruya nasıl çeviririz diye uğraşıp dururuz.
*******
Ünlü Alman felsefe profesörü Karl Popper'ın yanlışlamacı teorisi der ki: Ne kadar çok yanlışı tespit edersek o kadar çok doğrulara ulaşabiliriz ve bulduğunuz doğrular bir gün yanlışlar olabilir. Bu konuda tümdengelim uygulayarak ana ögelere inebilir ve yanlışın nereden kaynaklanabildiğini bulabiliriz. Günlük hayatımızda her zaman karşılaştığınız olayların veya konuların doğru mu yanlış mı olduğunu tartışıp duruyoruz. Özellikle normatif yani değişebilen konular hakkında. Mesela siyaset, ekonomi, hukuk, sosyoloji ve hatta tıp üzerine. Yıllardır koyun eti yemeyin yağlıdır, yumurta çok yemeyin kolesterolü yükseltir denildi. Şimdi günde 3 yumurta ve koyun etinin sağlıklı olduğundan bahsediliyor.
*******
Bazı şeyler değişmez. Bunlara realite yani gerçeklik denir. Mesela pi sayısı sabittir ve tüm evrende değişmez bir sayıdır. Matematik bir realitedir. Değişmez ve değiştiremezsiniz. Geometri olsun, cebir olsun nettir. Değişmez. Matematik bir gerçekliktir. 2 2 daha 5 etmez. Ama normatif konular realiteye girmez. Her an değişebilir ve bugün doğru dediğiniz yarın yanlış olabilir. İşte maharet yanlışları bulup gündelik doğrulara ulaşabilmektir. O zaman kendimizi başarılı sayabiliriz.
*******
Peki bunu nasıl yaparız? Okuyan, dinleyen ve araştıran bir kişi olarak. Merak insanoğlunun tutkusudur. Okur, düşünür, yargılar ve sonuca ulaşmaya çalışır. Yani tez, antitez ve sentez. Sonuçta bir uğraş verir ve kafa patlatır. Bunu yapmayan insanlar çevremizde dolu var. Onların ne doğrusu doğru, ne yanlışı yanlıştır. Bilmeden düşünmeden kafadan atar ve sen yanlışsın der. Ama neden olduğunu söyleyemez çünkü bilmez. Uydurmuştur.
*******
Yanlışları doğrulayan kişilere güven duyarsınız. Neden? Çünkü doğruları tespit etmekle insanlara hizmet etmiş olur. Yani güvenilir bir kişiliktir o. Çabalamadan doğrulara ulaşamazsınız. Yoksa yerinizde sayarsınız. İnsanın en büyük vergisi akıl, yetisi de düşüncedir. Düşünmeden insan olunamaz. Saygılarımla…