Son yıllarda bölgemizin en büyük sorunu kuraklık.Gediz Havzası Türkiye’de su potansiyeli en az olan havzalar arasında. Aslında Ege bölgesindeki Büyük ve Küçük Menderes ile Gediz Havzaları ülkemizin en az su potansiyeline sahip havzaları. Bununla beraber yağış rejimindeki değişkenlikler ve yağışlardaki düşüşte eklenince kuraklık kendini hissettirmeye başladı.
YAĞIŞ REJİMİ DEĞİŞİYOR
Suya olan talep arttı. Barajlardaki su seviyeleri çok düşük. Diğer taraftan baktığımızda nisan ayı ile beraber yağışlı bir periyoda girdik. Önümüzdeki günlerde de yağışların devam etmesi bekleniyor. Yağış miktarına baktığımızda nisan ayının uzun yıllar ortalamalarını geçiyor. Yağışlardan sonra sahaya baktığımızda su ihtiyacını karşılıyor mu? Ya da yağan yağışları bir yerde biriktirebiliyor muyuz? Anlatmak istediğimiz konuda tam burada başlıyor. Yağış rejimi değişiyor. Sonbahar ve kış mevsiminde yağışlarda azalma, ilkbahar mevsiminde de artış görülüyor.
YAĞMURLAR SU AKIŞINI HIZLANDIRDI
Bölgemiz yarı kurak bir bölge. Yağışlar daha çok sonbahar ve kış mevsiminde gerçekleşiyor. Yağışların şekli ve toprak yapısı da buna uygun olarak yeraltı suyunun beslenmesine müsaade ediyor. Sonbaharda başlayan ve kış mevsiminde devam eden düzenli yağışlar toprağa nüfus ediyor ve gözenekleri açık olan toprak yapısı da bu yağışın düzenli olarak yeraltı suyunu besliyor. Bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Sonbahar ve kış mevsiminde yağışlar azaldı ve kuraklık kendini hissettirmeye başladı. İlkbahardaki sağanak ve ani şiddetli yağışlar faydadan çok zarar vermeye başladı. Çünkü kısa sürede yağan yağış hızla akışa geçiyor ve sel afetine dönüşüyor. Son zamanlarda daha sık görmeye başladık. Şehirleşmenin artması, kent merkezlerinin daha geniş alanlara yayılması bununla beraber asfalt ve beton kaplı alanların artması şiddetli yağmurlardan sonra su akışını hızlandırdı.
DÜNYANIN YÜZEY SICAKLIĞI ARTIYOR
Sonuçta şehirlerde daha çok sel afeti görülmeye başladı. Bu olayların en büyük nedenleri arasında küresel ısınma karşımıza çıkıyor. İklim değişikliği ile yapılan çalışmalar 2100 yılına kadar küresel ısınmasının ortalama 2 derecenin üzerinde olacağını söylüyor. Bunun da en büyük sorumlusu fosil yakıtlar. Atmosferde biriken sera gazları. Artan sera gazları güneş ışınlarını daha fazla tutuyor ve güneş radyasyonunun dünya yüzeyinde daha fazla kalmasını sağlıyor. Bu durumda da dünyanın yüzey sıcaklığı artıyor. Tropikal kuşak genişliyor ve Türkiye olarak da bu kuşağın etkisine girmeye başlıyoruz. Sonbahar ve kış mevsimindeki yağışlı hava kütleleri eskisi gibi güney enlemleri etkilemediği için yağışlarda düşüş oluyor.
ÇİFTÇİLERİMİZİN BİLGİLENDİRİLMESİ GEREKİYOR
Su politikalarının değişen bu duruma göre planlama yapması gerekiyor. Suyu daha fazla biriktirip, akıllı sulama sistemlerinin özendirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce kamuoyunun ve özellikle çiftçilerimizin bilgilendirilmesi gerekiyor.