Dünyada açlık tehlikesi ile beraber aynı zamanda obezite de artıyor. Gıda kaybı ve israfı çok fazla.Bir yanda gıdaya erişememe sorunu diğer tarafta gıda israfı ve obezite sorunu yaşanıyor. Bu tam bir tezat oluşturuyor ama yaşanan gıda krizi ile ilgili gerçeğin bir fotoğrafı bu şekilde. Dünya nüfusundaki artış da gıda krizi üzerinde baskı oluşturan unsurlar arasında dikkat çekiyor.1970 yılında 4 milyar olan dünya nüfusu günümüzde 7,8 milyar oldu ve son 50 yılda iki kat arttı. Artan nüfus gıdaya olan talebi de artırıyor ve doğal kaynakların da azalmasına neden oluyor.
Aynı zamanda küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin artırdığı afetler ve iklimdeki değişkenlikler de gıda üretimini olumsuz etkiliyor. Ürün rekoltesindeki değişim fiyat istikrarını bozuyor. Bu durum ileriye dönük gıda arzını ve planlamasını sağlıksız hale getiriyor yani ileriye dönük sağlıklı planlama yapamıyoruz. Yaşanan bu gelişmeler dirençli gıda sistemini gündeme getiriyor.
***
Manisa'da 2020 yılında mayıs ayında ilk defa 40 derecenin üzerinde sıcaklık değerleri ölçüldü. Üzüm bağlarında yanma ve uç kurmalarına neden oldu. Önemli rekolte kayıpları yaşandı. Sıcak hava dalgasının etkili olduğu zaman gerçekleşen sıcaklık değerleri daha önce bu ay da hiç ölçülmemişti. Bağlarda yanma ve uç kurumaları tarım sigortaları sisteminde sigorta kapsamında değildi. İlerleyen zamanda bağlardaki bu yanma olayı da sigorta kapsamına dâhil edildi. Tarımsal rekolteyi etkileyen bu olay tarım sektöründeki yetkililer tarafından beklenmeyen bir durum olarak değerlendirildi. Halbuki küresel ısınmanın etkisinin artacağı ve daha çok sıcak hava dalgalarına maruz kalınacağı geleceğe yönelik beklentiler arasında yer almaktaydı. Sadece sıcak hava dalgalarının periyotlarındaki artış değil aynı zamanda yağış düzensizliklerinin görüleceği ve kuraklığın daha çok etkili olacağı beklentiler arasında yer alıyor.
Küresel ısınma ile artan sıcaklık sonucu bitkilerin uyanma, çiçeklenme ve hasat zamanlarında değişim oluyor. Vejetasyon dönemi uzuyor. Çiçeklenme daha erken başlamakta ve büyüme dönemi uzamaktadır. Erken uyanma bitkileri ilkbahar don olayına karşı savunmasız bırakmaktadır.Hasattan sonra bitkiler sonbahar ve kış döneminde soğuklama ihtiyacı hissederler.Bu dönemdeki gece minimum sıcaklık değerlerindeki artıştan dolayı bitki soğuklama ihtiyacını karşılayamamakta ve strese girmektedir.Bu durum ürün kalitesi ve verimini düşürüyor.Küresel ısınmanın bitkiler üzerindeki bu olumsuz etkileri azaltmak için sıcağa, kuraklığa, hastalık ve zararlılara dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi gerekiyor.
***
İklim değişikliğinin etkilerinden birisi de biyoçeşitlilikteki azalmadır. Toprak yapısının barındırdığı biyoçeşitlilikteki azalma hem iklim değişimine bağlı olarak hem de ilaç ve kimyasallar nedeniyle devam ediyor. Tarımda kimyasal ilaçların kullanımı toprak, su ve hava kirliliğine neden oluyor ve biyoçeşitliliği azaltıyor. Azalan biyoçeşitlilik tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor.
Su eksikliği de toprak yapısını olumsuz etkiliyor. Kurak zamanlarda toprak yapısında bozulmalar meydana geliyor. Toprağın katı bileşenleri ve hava boşlukları arasındaki olağan denge bozuluyor. Toprak yapısında sıkışması ve yüzeyde kabuk bağlama oluşuyor. Su geçirgenliği (infiltrasyon) azalıyor. Sıkışan toprakta bitkilerin kök gelişimi ve derinliği azalıyor, köklerin su ve besini alması yavaşlıyor, toprağın havalanması ve sıcaklığı azalıyor. Suyun derine süzülmesi azaldığı içinde yüzey akışı artıyor. Kurak zamanlardan sonra yağışlar toprağa sağlıklı bir şekilde nüfus edemiyor. Bozulan toprak dengesinin yeniden eski halini dönmesi çok uzun zaman alıyor. Ayrıca sulama yöntemindeki yanlışlar topraktaki tuzluluğu yüzeye çıkarıyor.
***
Bir yanda “dirençli gıda sistemi” arayışları sürerken diğer taraftan da sağlıklı ve dengeli beslenme talepleri de artıyor. Teknolojik gelişmeler özellikle son 10 yıldaki dijital gelişmeler tarımdaki gelişmelerin seyrini değiştirdi. Avrupa Yeşil Mutabakatı olarak adlandırılan Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararlardan “Tarladan Sofraya” başlıklı yol haritası, gıda sistemlerini, sağlıklı ve çevre dostu hale dönüştürmeyi amaçlıyor. Doğal kaynakları aşırı şekilde tüketen, ekosistemi tahrip eden, biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan ve sağlık üzerinde olumsuz etkileri olan günümüz endüstriyel gıda sisteminin yeniden tasarlanması zorunlu hale geldi.