14 Ağustos’ta Gördes’in Boyalı ve Kayacık mahallelerinde başlayan yangın, kısa sürede kontrol altına alınamayarak, 16 Ağustos’ta Salihli’nin Kale mahallesine sıçradı. Kurttutan, Hacıhıdır ve Kemer mahallelerinin tahliye edildi. Beş gün süren bu yangın, Karayakup Mahallesi’ni tamamen küle çevirdi ve 18 Ağustos Pazar günü kontrol altına alınabildi. Bölgede daha önce böylesine büyük çaplı bir orman yangını yaşanmadı. Bu durum, herkesin aklına aynı soruları getirdi: Yangınların sayısı ve etki alanı neden artıyor? Neden bu kadar geniş alanları etkiliyor ve neden söndürülemiyor?
SICAK, KURU HAVA, DÜŞÜK NEM VE ŞİDDETLİ RÜZGÂR ORMAN YANGIN RİSKİNİ ARTIRIYOR
Orman yangınlarının sayısının ve etkilediği alanların artmasının birçok nedeni var. İklim değişikliği ve buna bağlı sıcak hava dalgaları bu nedenlerin başında geliyor. Sıcak, kuru hava, düşük nem ve şiddetli rüzgâr orman yangın riskini artırıyor. Ancak yangınlar sadece doğanın bir sonucu değil; insan faktörü de büyük rol oynuyor. Özellikle yaz aylarında anız yakmak, ormanlık alanlarda bilinçsizce yapılan piknikler, bırakılan cam şişeler ve atılan izmaritler yangın çıkma ihtimalini artırıyor.
***
Bölgedeki yangınların çıkış nedeni hakkında resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, sabotaj ihtimali de göz ardı edilmiyor. Aynı anda birkaç bölgede yangın çıkması, bu teoriyi güçlendiriyor. Yangının çıkış nedeni ne olursa olsun, sonuçları son derece yıkıcı oldu. Manisa’da bu çapta bir yangın daha önce yaşanmamıştı ve bu durum, bölgedeki yangın müdahale kapasitesini de sorgulattı.
Marmara Gölü’nün kuruması, sadece ekosistemi değil, orman yangınlarını da etkiliyor
Son zamanlarda orman yangınlarının artmasının başlıca sebeplerinden biri kuraklık, sıcak hava dalgaları ve yanlış su politikalarıdır. Marmara Gölü’nün kuruması bu duruma örnek teşkil ediyor. Göl çevresindeki flora değişti. Göl çevresinde ve ormanlık alanın toprak yüzeyindeki kuru materyal arttı. Bu kuru otlar, dallar ve yapraklar, yangının hızla yayılmasına neden oluyor. Orman dışı çalılık alanlarda ve tarlalarda da yangınların artışı, kuraklığın bir sonucudur ve bu durum, su yönetimi politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor. Marmara Gölü’nün geniş yüzeyi ve buharlaşma sıcak hava dalgalarının etkisini azaltıyor. Bu durum sıcaklığa bağlı orman yangını artışını azaltıyor. Ne yazık ki bu durumdan şimdi bahsedemiyoruz. Çünkü göl eski göl değil. Olmadığı için de sıcak havanın etkisinin azalması yerine arttığını görüyoruz. Yeni durum sıcaklığın etkisini ve kuraklığı artırıyor. Yangınların artışının arkasındaki tek sebep iklim değişikliği ve sıcak hava dalgaları değil. Bu durumun öngörülemeyip buna göre yeterli önlem alınmamasıdır.
ORMAN KÖYLÜSÜ AZALIYOR
Yangınlardan en çok orman köylüleri etkileniyor. Onlar hem yangınların doğrudan etkisine maruz kalıyor hem de geçim kaynaklarını kaybediyorlar. Eskiden orman köylüleri ormanda çıkan yangına müdahale etmekle sorumluydu. Aslında bu durum yasal bir zorunluluktu. Her yıl yangın mevsiminden önce 18-50 yaş arası orman köylüsü erkeklerin isim listeleri köyün kahvesine asılır ve duyuru yapılırdı. Yangına ilk müdahale için de ihtiyacı olan malzeme kendilerine verilirdi. Bu köylüler ormanı iyi tanıdığı için ve geçim alanları ormancılık faaliyetleri olduğu için yangına çabuk müdahale edebiliyorlardı. Bu müdahale yangının büyümemesi için hayati önem taşıyordu. 2012 yılında Büyük Şehir Yasasında yapılan değişiklik ile köyler mahalleye dönüştürüldü. Ormandaki işçilik faaliyetleri, ihale usulü müteahhitlere yaptırılmaya başlandı. İş arayışı içerisinde olan gençler geleceğini kentte gördü. Nüfus azaldı. Geride kalan orman köylülerinden yeterince destek alınamayınca 2018’de orman köylüsünün mükellefiyetliği de kaldırıldı.
YANGININ YARALARI BİRAN ÖNCE SARILMALI
Yangın sonrası yaraların sarılması için acil olarak harekete geçilmesi gerekiyor. Vatandaşlar, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybettikleri için devletin ekonomik destek sağlamasını, geçici konut imkanları sunmasını ve yeniden yerleşim için yardım etmesini bekliyor. Yangından zarar gören yerler için “AFET BÖLGESİ” ilan edilmeli, konut ve işyerleri zarar gören, hayvanları telef olan, ürünleri ve zeytinlikleri yanan vatandaşlara yardım yapılmalıdır.
YENİ DURUMLARA KARŞI YENİ STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ
Orman yangınlarına etki eden faktörler değişiyor. Sıcaklığın artması, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve düşük nem aynı zamanda birçok noktada yangın çıkma ve çok kısa sürede geniş bir alana yayılma riskini artırıyor. Böyle bir ortamda rüzgarın kuvvetli esmesi ve yön değiştirebilmesi yayılma hızı ve yönü hakkındaki belirsizliği arttırıyor. Yangının seyrini tahmin etmek zorlaşıyor. İlk müdahale daha çok önem kazanmaya başlıyor. Tabii ki tüm afet türlerinde ilk müdahale çok önemli. Şöyle düşünelim; eskiden orman yangınlarının çıkış nedenleri biliniyor ve yangının seyri öngörülebiliyordu. Gördes kırsalında yangın devam ederken İzmir yangınında olduğu gibi yakın bölgelerde de yangınların olması müdahalede gücünün bölünmesine neden oluyor. Bu durum yangına karşı mücadeleyi zayıflatıyor. Eskiden orman köylüsünün ilk müdahalesi yerinde ve etkili oluyordu. Diğer ekipler ve söndürme araçları gelinceye kadar yangının yayılmasını yavaşlatıyordu. Bu durum yangını kontrol altına almada önemli bir işlev görüyordu. Son yıllarda bu durumun değiştiğini görüyoruz. Karadan ilk müdahalenin yerini uçak ve helikopterler aldı. Yangın stratejilerindeki eleştirilerde konu hep hava araçları oldu.
***
İklim değişikliği ve yüksek sıcaklık, kuraklık, düşük nem ve kuvvetli rüzgar yangının oluşmasında ve büyümesinde etkili bir faktör haline geldi. Değişen durumlara karşı yeni müdahale yöntemleri geliştirmemiz gerekiyor. İklim değişikliği mazeretinin arkasına sığınarak eksikleri göz ardı edemeyiz.