Öğretimle eğitimi karıştırmamak gerek. Atatürk gelecek kuvvetli ve akıllı nesiller üzerinde yükseleceğini söylemişti. Ve kahraman komutanalrımız kazandığı savaş eğitim ordularımızın kazanacağı savaş yanında hiç kalır demişti. Kast ettiği eğitim savaşı ve cehaleti yenme asıl konu oluyor. Çünkü bu savaşı kazanır ve doğru bir toplum inşaa ederseniz hiçbir devirde sizi ve toplumu kandıramazlar. Asıl amaç budur.
Eğitim ailede başlar ve ergenliğe kadar sürer. Sokakta yürümekte bir eğitimdir, aileye ve topluma saygıda. Ahlaklı ve adaletli olmasını bilmekte bir eğitimdir. Öğretim ise bilgiyi yükseltmek demektir. Onbeş onaltı yaşındaqn sonra istesenizde eğitim seviyesi zorlayamayız. Çünkü öğretimin oranı yani yüzdesi artmıştır. Üniversite ise ilim yuvasıdır. Kısacası kademe kademe ve yıllar alan bir iştir bu. Zamana ait bir iştir eğitim ve öğretim. Sabır ister. İpin ucu kaçarsa toplaması çok zordur. Bu nedenle kalıcı ve mantıklı bir eğitim öğretim sistemi şarttır.
Tecrübe sürücü ise eğitimde attır. Eski bir laf. Özellikle bir filimde geçiyor. The teacher's pat. Clark Gable ve Doris Day in oynadığı bir Film. Herkesin seyretmesini isterim konu enteresan. İlkokul mevzunu bir yazı işleri müdürü ve üniversitede profesör olan bir kadının hikayesi. Konu gazetecilik. Adam okulda öğrenilmez diyor. Kadın profesör okulsuz gazeteci olunmaz diyor. Bir kavga çıkıyor. Adam makaleyi yazar geçerim diyor, profesör ise olayların altında yatan sebepler toplum için önemlidir diyor. Sonunda barış yapıyorlar ve adamı yani yazı işleri müdürünü bir dizi konferans vermek üzere çağırıyor ve akademik nişan vermek için teklifte bulunuyorlar. Şimdi buradan ne çıkar. Demek ki eğitimde ve öğretimde tecrübeli kişilerden faydalanmak gerekir. İlkokul mevzunu bile olsalar. Çünkü yıllara vakıf eğitim tecrübeleri vardır ve onu yeni nesile aktarabilirler bir öğretmen gibi. Ülkemizde bu tip uygulamalar özellikle üniversite düzeyinde olmalı. Çünkü gerek meslek seçimi gerek gelecek için şarttır. Tecrübeyi bilgi ile buluşturmanın şekli.
Birde biraz bahsedeyim Finlandiya modeli var. bu çok değişik bir şekil. Her seviyede öğrenciler için farklı bir sistem. Şöyle ki sınıfta 3 ders geçiyorsa, dışarıda ve laboratuarda 5 saat geçiyor. Yani elleyerek, görerek, deneyerek eğitim ve öğretim. Beyaz zambaklar ülkesinde diye bir kitap vardır ki bunu herkesin okuması gerekiyor. Finlandiya nın kuruluşu. Atatürk bu kitabı liseler ve askeri liselerde okunmasını mecbur kılmıştı. Bataklıktan bir ülkeye nasıl dönülür ve eğitimi, öğretimi nasıl oluşturulur. Her konuda eğitim ve öğretimin ne şekilde olacağı anlatılıyor. Gerçektende herkesin okuması gereken bir kitaptır bu.
Eğitim ve öğretim üzerine biraz fikirler vermeye çalıştım. Herşeyden önce sınavlarda insan elemeyi esas almayalım. Doğru insanları doğru şekillere oturtmaya çalışalım. Atatürk ün lafını unutmayalım: Türk öğün çalış güven. Evet güven sistemini oluşturmak için eğitim şart. Eğitimsiz bir toplumda güven tesis edilemiyor çünkü ahlak sistemi çökünce güven tesis edilemiyor. Ahlak sisteminin çöktüğü toplumlarda eğitimsiz toplumlar. Analiz bu şekilde kurulmalı. Sınavlar için at yarışı yaptırıyoruz ve evladımız başarılı olsun diye durmadan yükleniyoruz. Sonuç olumlu veya olumsuz olması önemli değil. Evladınız doğru yerde mi yoksa yanlış yerde mi? Esas olan bu. Yani kabiliyeti olan bir yerde mi yoksa hiç istemediği bir yerde mi? Sınav ve başarıdan daha önemli olan nokta bu. İşte yukarıda bahsettiğim kitabın bir konusu da bu. Yani bir başka deyişle: Adama göre iş mi, işe göre adam mı? Yetenek devreye girdiğinde sınav geçersiz kalıyor. Bilmem anlatabildimmi. O zaman eğitim ve öğretim sistemini buna göre oluşturmak gerekiyor. Ağacı yaş ken eğmek gerekiyor. Geleceğe kaygı ile bakmamak gerekiyor.
Saygılarımla..
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 694+ kez okundu.
EĞİTİM ÖĞRETİM VE GELECEK ÜZERİNE....
Öğretimle eğitimi karıştırmamak gerek. Atatürk gelecek kuvvetli ve akıllı nesiller üzerinde yükseleceğini söylemişti. Ve kahraman komutanalrımız kazandığı savaş eğitim ordularımızın kazanacağı savaş yanında hiç kalır demişti. Kast ettiği eğitim savaşı ve cehaleti yenme asıl konu oluyor. Çünkü bu savaşı kazanır ve doğru bir toplum inşaa ederseniz hiçbir devirde sizi ve toplumu kandıramazlar. Asıl amaç budur.
Eğitim ailede başlar ve ergenliğe kadar sürer. Sokakta yürümekte bir eğitimdir, aileye ve topluma saygıda. Ahlaklı ve adaletli olmasını bilmekte bir eğitimdir. Öğretim ise bilgiyi yükseltmek demektir. Onbeş onaltı yaşındaqn sonra istesenizde eğitim seviyesi zorlayamayız. Çünkü öğretimin oranı yani yüzdesi artmıştır. Üniversite ise ilim yuvasıdır. Kısacası kademe kademe ve yıllar alan bir iştir bu. Zamana ait bir iştir eğitim ve öğretim. Sabır ister. İpin ucu kaçarsa toplaması çok zordur. Bu nedenle kalıcı ve mantıklı bir eğitim öğretim sistemi şarttır.
Tecrübe sürücü ise eğitimde attır. Eski bir laf. Özellikle bir filimde geçiyor. The teacher's pat. Clark Gable ve Doris Day in oynadığı bir Film. Herkesin seyretmesini isterim konu enteresan. İlkokul mevzunu bir yazı işleri müdürü ve üniversitede profesör olan bir kadının hikayesi. Konu gazetecilik. Adam okulda öğrenilmez diyor. Kadın profesör okulsuz gazeteci olunmaz diyor. Bir kavga çıkıyor. Adam makaleyi yazar geçerim diyor, profesör ise olayların altında yatan sebepler toplum için önemlidir diyor. Sonunda barış yapıyorlar ve adamı yani yazı işleri müdürünü bir dizi konferans vermek üzere çağırıyor ve akademik nişan vermek için teklifte bulunuyorlar. Şimdi buradan ne çıkar. Demek ki eğitimde ve öğretimde tecrübeli kişilerden faydalanmak gerekir. İlkokul mevzunu bile olsalar. Çünkü yıllara vakıf eğitim tecrübeleri vardır ve onu yeni nesile aktarabilirler bir öğretmen gibi. Ülkemizde bu tip uygulamalar özellikle üniversite düzeyinde olmalı. Çünkü gerek meslek seçimi gerek gelecek için şarttır. Tecrübeyi bilgi ile buluşturmanın şekli.
Birde biraz bahsedeyim Finlandiya modeli var. bu çok değişik bir şekil. Her seviyede öğrenciler için farklı bir sistem. Şöyle ki sınıfta 3 ders geçiyorsa, dışarıda ve laboratuarda 5 saat geçiyor. Yani elleyerek, görerek, deneyerek eğitim ve öğretim. Beyaz zambaklar ülkesinde diye bir kitap vardır ki bunu herkesin okuması gerekiyor. Finlandiya nın kuruluşu. Atatürk bu kitabı liseler ve askeri liselerde okunmasını mecbur kılmıştı. Bataklıktan bir ülkeye nasıl dönülür ve eğitimi, öğretimi nasıl oluşturulur. Her konuda eğitim ve öğretimin ne şekilde olacağı anlatılıyor. Gerçektende herkesin okuması gereken bir kitaptır bu.
Eğitim ve öğretim üzerine biraz fikirler vermeye çalıştım. Herşeyden önce sınavlarda insan elemeyi esas almayalım. Doğru insanları doğru şekillere oturtmaya çalışalım. Atatürk ün lafını unutmayalım: Türk öğün çalış güven. Evet güven sistemini oluşturmak için eğitim şart. Eğitimsiz bir toplumda güven tesis edilemiyor çünkü ahlak sistemi çökünce güven tesis edilemiyor. Ahlak sisteminin çöktüğü toplumlarda eğitimsiz toplumlar. Analiz bu şekilde kurulmalı. Sınavlar için at yarışı yaptırıyoruz ve evladımız başarılı olsun diye durmadan yükleniyoruz. Sonuç olumlu veya olumsuz olması önemli değil. Evladınız doğru yerde mi yoksa yanlış yerde mi? Esas olan bu. Yani kabiliyeti olan bir yerde mi yoksa hiç istemediği bir yerde mi? Sınav ve başarıdan daha önemli olan nokta bu. İşte yukarıda bahsettiğim kitabın bir konusu da bu. Yani bir başka deyişle: Adama göre iş mi, işe göre adam mı? Yetenek devreye girdiğinde sınav geçersiz kalıyor. Bilmem anlatabildimmi. O zaman eğitim ve öğretim sistemini buna göre oluşturmak gerekiyor. Ağacı yaş ken eğmek gerekiyor. Geleceğe kaygı ile bakmamak gerekiyor.
Saygılarımla..
Ekleme
Tarihi: 16 Ekim 2017 - Pazartesi
EĞİTİM ÖĞRETİM VE GELECEK ÜZERİNE....
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.