Neden böyle bu şehrin trafiği. Efendim çok büyüdü. Büyükşehir oldu. Değil. Efendim araba çok. Değil. Efendim ışıklar kısa yanıyor veya çok. O da değil. Peki ne? Bir kere olmaması gereken yerde olanlar var. Yayalar tarla gibi yolun ortasında. Size yeşil yanarken insanlar geçmeye devam ediyor. Korna çalıyorsun bakışlar kızışıyor. Bekle. Saniyeler geçiyor. Dişler sıkılıyor. Bu sefer kırmızı bile yansa araçlar geçmeye devam ediyor. Karşı yöndekiler korna senfonisi sunmaya başlıyorlar. Bu sefer o araçların saniyesi azalıyor. Aman geçeyim diye gaza dayanıyorlar. Bir kaos. Bir şekilde geçip gidiyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki önünüz yine tıkalı. Yahu ne oldu yine derken göz ucu ile görüyorsunuz ki bir çöp arabası çöpleri topluyor. Çok enteresan. Ya sabah 9 -10 arası veya trafiğin en cafcaflı zamanı olan saat akşam 6 ila 7 arası. Trafik kilit. Işıklara kadar sıkışıyor. Işıkların berisine düşüyor. Aksi taraftakilere yeşil yanıyor. Araçlar yürüyemiyor. Neden? Çöp arabası kamu hizmeti yapar. Kimse gıkını çıkaramaz. İyide gece alınacak çöpler neden hem de sıkışık saatlerde alınır. Bunu kimse bilemez. Büyükşehirlerde çöpler gece toplanıyor. Zaten sorunlu trafik var. gece toplanması daha akılcı.
Sürücüler seri değil. Doğru. Hep yazılarımda yazarım. Bir sinyal noktasından ne kadar çok araç geçerse trafik o kadar az tıkanır. Ayrıca ışıklarda senkronize olmalı. Yani yeşil dalga. Ama sürücülerinde yeşil dalga olması gerek. Bir işi yaparken o işe konsantre olmamız gerekiyor. Araç kullanmakta öyle olmalı. Cep telefonu en kötü etken. Direksiyon başında telefonla konuşmak yanlış. Ama bakıyorum otobüs şoförleri dahil herkes sohbet halinde. Hem dikkati dağıtıyor hem de seriliği yok ediyor. Ceza mı lazım? Bence lazım. Arabamda navigasyon sistemi ve bluetooth var. telefonu bağlıyor ve hoparlörden konuşuyorum. O bile dikkati etkiliyor. Kısa kes Aydın havası olması gerek. Muhabbete gerek yok bence.
Trafiğin akış yönünü tekrar elden geçirmek gerekir. Yani ana arter ve ara arterlerde tekrardan düzeltme gerekebilir. Bu da caddeleri azıcık arşınlamakla ve bir trafik akış sistemi kurmakla başlar. Efendim Manisa bir İzmir veya İstanbul değil deyiceksiniz. Hani Büyükşehirdi. Şimdi elinden tutarsanız bu işin belki beş yıl sonra sorunu çözersiniz. Özellikle yazın bitip okulların açıldığı günlerden sonra sıkışmayan taraf kalmadı gibi. Bence çok büyük otobüslerin şehir içine girmeleri konusu bir elden geçirilmeli. Okul vce işçi servisleri için trafik akış şekli ve yönü elden geçmeli. Dün saat akşam 7 sıralarında eski garaj kavşağında bir sıkıştık ki 20 dakikada kavşağı geçemedik. Işık süresi uzun kısa ayrı konu ama esas olan senkronizasyonu elden geçmeli. Nereden nereye dönüş var veya birbirini tıkama var mı? Bunlar izlenirse olay çözülür. Yok aldırmaz isek bir yıla kalmaz daha kötü olur. Bir zamanlar İstanbul da çok olduğu gibi öyle bir kitlenir ki araçları liftler ile kaldırmak zorunda kalırsınız.
Şehrin giriş ve çıkışları da ayarlanmalı. İzmir den ve İstanbul'dan gelen bir araç hükümet önüne gidemiyor. Daha doğrusu bilmediği için gidemiyor. Tabelalar yetersiz veya yok. Bir bakarsanız Manisalı olarak görürsünüz. Şehrin merkezine giriş direkt olmalı. Bizler köşe yazarları yazıyoruz. Umarım dikkate alınıyordur. Amacımız içinde yaşadığımız bu güzel şehire bir şeyler katmak. Trafik, asal bir problemi Manisa'nın. Yeniden yapılandırma gerekiyor.
Saygılarımla ...