Topluma güven vermek ve bunu bireylere aşılamak için her işin başında verilen değer ve saygıya dikkat etmek gerek. Şöyle ki bu gün ekonomik şartlarda bozulma var ise, bugün bombalar masum kişilerin çevresinde patlıyor ise, gelecek kaygısı oluştu ise, devlet yönetim kademesi şahsi konuların peşine düşüp halkı unutmuş ise, bir asgari ücret artışı veya emekli zammı seksen kere konuşulup bir türlü karara bağlanamıyor ise bireylerde, toplumda geleceğe hoş bakmaz ve şüphecilik kanına işler. Kaliteli toplum olmanın yolu ilk önce kaliteli eğitim ve bu eğitimi görmüş seçkin kişilerin toplumu yönetmesi ile olur. Bir çocuk için eğitim ailede ve sonrada okullarda devam eder. İleri yaşlar eğitimin yerini öğretime bırakır. Kişi artık bir kariyer sahibi olmak için mücadele eder ve sonra toplumda yerini alır, çalışmalarına devam eder. Bilimin peşinde koşan, realiteyi arayan başarılı kişiler yetiştirmenin yollarını bulmak gerekiyor. Aptal, cılız, ne söylediğini bilmeyen, aklını kullanmayan, düşünüp okumayan kişilerden bir topluma fayda değil zarar gelir. Son yıllarda özellikle dünya halkları kriz ve sonrası olan olaylar, terörist saldırılar ve savaşlardan bu hale gelmeye başladı. İnsanları gelecek kuşkusu sardı ve kısacası septisist oldular. Şüpheci. Her şey kafalarını karıştırıyor. Aman şunu yemeyelim içinde kanserojen madde var. Aman şu arabayı almayalım hep arıza yapıyor. Aman şu firmanın malı şöyle kötü. Tabi bu tip paranoyalar firmaların kendi ürünlerini daha çok satıp diğer ürünlere de kara çalmakla oluşuyor. Bunu herkes biliyor. Son zamanlarda uyarılar yapılıyor. İşte kapalı olmayan gıdalardan uzak durun. Neden açıklarda kanser mikrobumu var. yediğin zaman çarpılıyor musun ki. Çünkü büyük firmalar öyle istiyor. Kapalı peynir, zeytin, tereyağ, zeytinyağ asla almam. Dışarıdan pazarlardan aldığım veya marketlerden aldığım dökme ürünler daha lezzetli. Bunlar örnek. İşte bu tip yolla halkın kafasını karıştırsanız toplumda her şeyden şüphelenmeye başlar bir noktadan sonra. Alsam mı almasam mı?
Son günlerde ülkemiz kötü olaylar yaşıyor. Devlet ve hükümet elinden geleni yapıyor. Özellikle şu bomba olayından sonra toplum ve partiler kenetlendi gibi. Ufak tefek eleştiriler olsa da. Bu tip olaylar toplumda korku ve panik yaratıyor. Kapalı yerlere gitmeyelim, kalabalık yerlerde durmayalım. Tabi toplum olarak bunu düşünmekte haklıda olsak korkmak çözüm değil. Akıllı olmak ve öyle davranmak çözüm. O zaman şüphe kuyusunun içine düşmeyiz. Daha güzel kenetleniriz. Yanlışları daha iyi çözeriz. Amaç milli birlik ve beraberlik olmalı. Her birey üstüne düşen görevi önce ülkesi sonra kendisi için yaparsa kimse bize bir şey yapamaz.
Ekonomik olarak da bireyleri umutsuzluktan kurtarmak gerekiyor. Fırsatlar ülkesi olmaktan uzaklaşırsak o zaman kötü. Belli kişi ve firmalar işini yürütür diğerleri ağzı açık bakarsa olmaz. Sıfırdan kafasını ve kariyerini kullanarak kişilere fırsat yaratmalıyız. Mesela artık Amerika fırsatlar ülkesi olmaktan çıktı. Halkının %1 ve &99 u olarak iki ayrım yapılır. %1 tüm parsayı toplar. %99 geçinir veya açtır. O zaman toplumun umdu yiter, arkasından olaylar başlar ve şüphe ortaya çıkar. Bu kötü bir durumdur. Gerçekten de krizleri bile çok hissetmedik ki bu da bizim geçmişten gelen bir toplum olmamıza bağlı. Son günlerde başımızdan geçenler dolayı şüphecilik yerine kararlılığı ve akılcılığı seçen bir toplum olmak umudu ile.
Saygılarımla...