Sabah balkona çıktım. Eğer o dakika evden çıkmazsam muhakkak balkona çıkıp saygı duruşunda bulunur ve o havayı koklarım. Her şey durur ve herkes taş kesilirdi. Arabalar dahil. Ama bu sabah çıktığımda bırakın arabaları insanlar bile o anda yürümeye devam ediyorlardı. Köşedeki bir yaşlı bey fark etti ve taş kesildi. Ama özellikle kaldırımda yürüyen öğrencilerin umuru değil. Devam. Nerede mi? Güzelyurt ta. Şehrin içini bilemem. Aslında otobüsler bile durmalı. Diğer büyükşehirlerde böyle. Yani hayat beş dakika için durmalı. Eskiden çalan sirenler bile artık tam çalmıyor. Bu Mustafa Kemal Atatürk'e ve onun yarattığı mükemmel Türkiye Cumhuriyetine de saygı bir yerde. Onun kişiliğinden çıkmış bir eser. Her sene beş dakika taş kesildiğimiz ve her dakika saygı duyup yüreğimizde hissettiğimiz Atatürk nasıl bir kişilikti? Bu ülke için neler yaptı? O durmayan arkadaşlar kendinize bir sorun bakalım.
Atatürk bir kere bu Dünyanın en kutsal cemiyetini kurdu. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti. Daha sonra bunu bir meclise çevirdi. Ve en kutsal olan şeyi yaptı. Halkın egemenliğini kurdu. Ve şöyle dedi: Egemenlik bila kaydu şart milletindir. Sonra bir güzel yedi düvele karşı savaştı ve yedi düveli dize getirdi. Avrupalıların doğu politikasını ters yüz etti ve dünyayı yeniden düşünmeye yöneltti. Yani tüm emperyalist hesaplarını bozup kapattı. Arkasından devrimleri yapıp medeni bir ülke olmamız için çalıştı, çalıştı, çalıştı. Kur'an-ı türkçeleştirmek için bir ömür verdi. Elmalılı Hamdi Yazarın bir lafı ki demiştir Kur'an mealini paşa benden iyi biliyor. Türk Tarih Kurumunu kurdu. Yüzümüzü doğuya dönmemiz gerektiğini ve tarih öncesinde medeniyetin doğuda olduğunu söyledi. Türk Dil Kurumunu kurdu ve öz Türkçe yi halka yayılması için uğraştı. Unutmayalım dil bir hazinedir. O da bunun fazlası ile farkında idi. Etibank ve Sümerbank'ı kurdu ve öz kaynaklarımızı kullanmamız gerektiğini söyledi. Ve en büyük laflarından biri ki asker kökenli olup savaş taktilerini çok iyi bilen biri olmasına rağmen: Yurtta sulh cihanda sulh dedi. Bugün savaş çığlıkları atan milletlere atıf olunur. Bir milletin kaderi yabancıların lütfuna terk edilemez dedi. Şimdi ülkemizin güneydoğu sınırlarının ötesine bakan bu lafın değerini daha iyi anlar. Misak ı milli sınırlarına sadık kalmamızı söyledi. Neler yapmadı neler. 41 yaşında cumhuriyeti ilan etti. Sonra dediğimi yaptım dedi. Bu kadar şeyi 57 yılda yaptı. Tüm dünya ayağına geldi. Önünde eğildi. Ve 10 kasın 1938 de aramızdan ayrıldı. Payidar kalmasını istediği cumhuriyeti bizlere bıraktı. Cumhuriyete olduğu kadar Atamıza da saygılı olmalıyız. 5 dakika için. Alın size bir Cahit Sıtkı Tarancı şiiri:
Yıl otuzsekiz, on kasım perşembe.
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar.
Sarsılıyor İstanbul Yeditepe.
Yaman esmiş Dolmabahçe'de rüzgar.
Gerçek olamaz olsa olsa bir düş.
Dokuzu beş geçe Atatürk ölmüş,
Böyle toptan bir yas nerede görülmüş.
Beraber ağlıyoruz kurtlar kuşlar.
Bu memlekete en çok hizmet eden.
Bu aşk ile dağlara gücü yeten.
On sekiz milyonun omuzunda giden.
Atam Ankara sırtlarında yatar.
Saygılarımla...